Oldum olası iki şeyi yadırgayıp, eleştirdim.Biri yaşayan siyasetçinin adının bir yere verilmesini...Bir de siyasetçi ve sendikacının Hacca Umreye gitmesini...Yaşayan daha doğrusu aktif siyaset içinde olan birinin isminin bir sokağa, caddeye, parka verilmesini, birkaç açıdan doğru bulmuyorum. Çünkü bugün ülkede ya da partisinde popüler olan bir siyasetçi, yarın bu gücünü kaybettiğinde adını değiştirip daha popüler birinin adı veriliyor.En çok yaşanan ise ola ki parti değiştirdi, rakip partiye geçip karşı mahallede siyaset yapmaya başladı ihanet edenden tutun haine kadar ithamlarla ilk önce adını koyanların hışmına uğrayabiliyor.Celal DOĞAN ismi Gaziantep'te bu hususta çok tartışıldığı için güzel bir örnek.Diğer husus daha önemli tabi, adam aktif siyaset içinde hacca gidiyor, geliyor siyasete devam .Siyaset çok acımasız. Kendi HACI olmanın sorumluluklarını yerine getirmeye çalışsa da şartlar haline bırakmıyor.Hacca gidip de hacılığın hakkını veren, yalandan, dolandan, iftiradan, siyasetin kabul edilmeyecek yanlarını reddeden kaç siyasetçi var.Düşünseniz hacı abiye genel başkanı bir talimat veriyor, biliyor ve görüyor külliyen haram, alenen yanlış, nasıl aksini yapacak nasıl haram helal ayırt edecek ? Kaç kişi vardır ikisi bir arada olmaz deyip siyasetten vazgeçen.Tabi bir de bu işin gitme koşulları var, devlet kesesinde hacı olanlar, umreden resim paylaşanlar var. Yok öyle bedavadan ibadet !Siyasetçi birde sendikacı demiştim,.. Son yıllarda moda, anasının babasının izinden gitmeyenler tabi oldukları ağababalarına şirinlik edercesine hac umre yolunu tutuyor.Hem de kendi alın teri, helal parası ile değil hesap vermeye ihtiyaç duymadığı, içselleştirdiği kurumların paraları ile.Bu şartlarda Hacca ya da umreye giden sendikacı hacı abi geldiğinde ya hacıyım diye gezmeyecek ya da yaptığı işi bırakacak.Gerçekten ikisi bir arada olmaz. Kendi nefsine hâkim olamayan, her türlü dedikodunun içinde yer almış, boğazınca pisliğe batmış, helali haramı bir tarafa bırakıp her şeyi kendine hak saymış, kendi konumunu korumak için çevirmediği film fırıldak kalmamış, bu işleri yaparken Allah'tan korkmamış insanlardan kabeyi tavaf ederken yüzü kızarır mı hiç sanmıyorum.Yine rol yapmaya devam eder, yine her şeyi mükemmel yaptığını sanmaya, herkesi haşa Allah'ı dahi kandırdığını sanır ama burada sadece kendini ve yancılarını kandırabilir, Allah'ı da kandıracak değil ya.!Neyse fazla uzatmayayım, toplumumuzda gelenektir hacca umreye giderken aile ve konu komşu başta olmak üzere çevre ile helalleşilir.Değil rakiplerine birlikte yol yürüdüğü insanlara binlerce yanlış yapıp, bilerek veya bilmeyerek onlarca ve hatta yüzlerce insanın vebaline giren birinin kimden nasıl helallik alacağını Allah bilir. "Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!” (Buhârî, Mezâlim, 10; Rikâk, 48) "Elbette Allahın kapısı herkese açık, elbette O kendisine yapılan bütün kusurları affetmeye muktedir, ancak kul hakkı ile ilgili ; "Benim yanıma her şey ile gelin affederim. Fakat kul hakkı ile gelmeyin, onu ben değil, kulum affeder. " demiştir. Allah'ın bu günahı bağışlayabilmesi için hakkı yenen kula danışacağı bilinmektedir. Eğer hakkı yenen hak sahibi kişiyi bağışlamazsa Allah bu günahı affetmeyecektir. O yüzden hacca umreye gitmekten daha önemlisi helalleşmektir....Hesaplaşma olmadan helalleşme olur mu ? Olur, ama gıyapta olmaz onun içinde huzurda olmak gerekir. Baş öğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere, İlkokuldan ortaokula, liseye, açık öğretimde olsa üniversiteden iş hayatına kadar üzerimde emeği olan tüm öğretmenlerimin ve uzun yıllar hak mücadelesi verdiğim eğitim camiasının fikri hür, irfanı ve vicdanı hür öğretmenlerinin, 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun. Kapitalist sistem hangi koşulda olursak olalım, para harcayıp kendi istediklerini yapmamız için bizleri kandırmaya devam ediyor. Her şeyin alıp başını gittiği , teş pahası olduğu bu günlerde ihtiyacımız olmayan şeylerde sözde indirimler, kampanyalar yaparak alıp stok yapmamızı sağlamaya çalışıyor. Bizlerde alışveriş çılgınlığı içinde bu tuzağa düşüyoruz, hiç ölmeyecekmiş gibi yaptığımız ihtiyaç fazlası alışverişlerinde israf olduğu kanaatindeyim. Bizler sistemin ÇILGIN Cumalarına değil, Mübarek Cumalarına devam edelim, yiyelim içelim ama israf etmeyelim Hayırlı Cumalar...