İlköğretim öğrencilerine(Antep Savunması Öyküleri)Antep nasıl gazi oldu ?ZAVALLI MEHMET KAMİLNe Fransızlar çekip gitti, ne de kan dökülmesi durdu.Düşman düşmanlığını yaptı!”Geçen bu zaman arasında,Antep ahalisinin ileri gelenleri,aklı başında olan adamları,Ermenilerin yaşlı,güngörmüş,aklıselim* sahiplerine davranışlarının yanlış olduğunu, eğer burayı kendi memleketleri biliyorlarsa burayı Fransızlara karşı savunmanın görevleri olduğunu,kendileriyle şimdiye dek yıllardır dostça,kardeşçe yaşadıklarını anlatan heyetler,yazılar gönderdiler. Ermenilerin yaşlıları Türklerle birlik olmayı istiyorlarsa da,özellikle düşmanın dolduruşuna gelen gençler ‘özgürlük bağımsızlık’diye tutturmuşlardı sanki Osmanlı tebaası* olarak tutsaklarmış gibi…UTANMAZLIK DİZ BOYUAntep’te ıssızca bir yol.Bir kadın geliyor.Henüz uzakta ama,çarşaflı olduğu kapkara görünümünden belli.O zamanki giyim böyle.İkisi Ermeni asıllı ,üç Fransız askeri, kadını gördüler. Kadın yaklaşınca ,Ermeni’nin birisi sırıtarak kadına gayet düzgün bir Türkçe ile:“Aç hele de şu güzel yüzünü görelim kadın!”Aklıselim : Mantıklı düşünme,aklıbaşındaTebaa :Uyruk,Kadıncağız bu terbiyesizliğe şaşırmakla birlikte sırnaşık askere:-Git be adam işine! dedi ve adımlarını hızlandırıp geçmek istedi.. Peşini bırakmadı sırıtkan Ermeni. Öteki ikisi de sırıtmaya,eğlenmeye,lâf atmaya başladılar Fransızca . Fransız olan, öncekine seslendi::: “Laisse-la tranquille Serkis.” (Rahat bırak kadını Serkis!)-Toi, d’abord tu me laisses tranquille, tu vas voir maintenant!.” (Önce sen beni rahat bırak,şimdi göreceksin…)Serkis denilen Ermeni, kadının arkasından yetişip çarşafına asıldı. Kadın direnince çarşafın üst kısmı Ermeni askerin elinde kaldı. Kadın yüzünü göstermekten utanırcasına elleriyle yüzünü saklayarak uzaklaşmak istedi ivediyle.O sırada orada bulunan Türklerden birisi durumu yakındaki karakola haber verdi ve Türk Polisler yetişti. Gelen polisleri görünce saldırgan Ermeni asker, Türkçe bildiği halde,kendini Fransız diye yutturmaya kalktı Türk polislere:”Je ne vous comprends pas! Hah hah ha ha! Mais qu’est-ce que vous dites monsieur?”(Sizi anlamıyorum! Hah!Hah!Ha!Ne diyorsunuz bayım?”Polisler doğrudan bişey yapamıyorlar. Çünkü karşılarında silâhlı işgâl askerleri var.Yabancı askerler söylenenleri anlamazlığa geliyorlar.-Yahu bunlar Fransız askeri nasıl anlaşacağız?Orada bulunanlardan ve olayın öncesini görenlerden bir Antepli ,kendi kendine söylenirmiş gibi söylendi;-Lan bunların hepsi mi Fransız?Kadın kendisine sarkıntılık edeni göstererek:-Yok polis kardaşım yok aha şu var ya, bana sarkıntılık eden ahlâksız bu. Bal gibi Türkçe biliyor, bu Türk Ermenisi..Bizim polisler diklenecek gibi oldu biraz Ermeni askerine karşı;-Niye terbiyesizlik ediyorsun kadına,ayıp değil mi ? -Sen ne karışıyorsun lan!,dedi Ermeni., hadi çek git buradan karnını kurşunla doldurmadan!Ne yapsın Türk Polisi, Üç tane işgâlci asker ellerinde tüfekler,bellerinde tabancalar, boynunu büktü!? “Ayıp ayıp””gibi laflar etti.Öteki polisimiz biraz daha yürekli galiba.“Hiç değilse doğru konuş kardeşim!,”dedi .Ermeni bozuntusu asker elindeki silâha güvendiğinden olsa gerek: “Konuşmayı senden mi öğreneceğim lan!”dedi,elini silâhına atarak, hem ben senin kardeşin falan değilim,o eskidendi;şimdi sen benim düşmanımsın, gün bizim, devran bizim.Sizler bizim kardeşimiz falan değil esirimizsiniz. “Polis ^Türk hiçbir zaman tutsak olmaz!”dedi. Sağdan soldan gelenlerle bir hayli Türk toplanmıştı olay yerineÜç Ermeni asker kalabalığın geldiğini görünce uzaklaştılar oradan.”