İlköğretim öğrencilerine(Antep Savunması Öyküleri)BEN YAPARIM KOMUTANIMDüğmeci Mahallesi Semt Reisi Araptarlı Hasan atıldı:“Ben yaparım bu işi...”Özdemir Bey:” Ben kendi aramızdan fedailer istiyorum manasında toplamadım arkadaşlar sizleri!…Amma semt reislerimizin fedai olarak bu işe girişmeleri muafık değildir…Genelde de itirazlar yükseldi :“Olmaz!,Her bir fert bizim için değerli ama,sen semt reisisin,komuta bakımından bize lâzımsın…”Ev sahibi Dayı Ahmet Ağa da:”Evet,doğru söyler arkadaşlar bir başka kişi bulmalı…"Araptarlı Nuh deyip peygamber demeyenler cinsinden.”Yok ağam!Siz bu işi bana bırakın...Aha ben kapı komşum Çulha Mehmet’i de alırım yanıma..Evel Allah hallederiz bu işi...” Israrlar boşuna.Sabah daha gün doğmadan Araptarlı Hasan,komşusu Çulha Mehmet’le yanlarına da bir teneke gazyağı alarak daldılar bostanların içine. Sessiz, sinerek bir ilerleyiş.Alleben deresinin hafif şırıltısından başka bir ses yok...Arada bir de bir kuş sesi,böcek fısıltısı.Kurbağaların ezeli ve ebedi konserleri…Kiremithanenin duvarlarına iyice yaklaştılar sessizce.Fransız nöbetçinin ayak sesleri duvarın arkasından,bir yaklaşıp bir uzaklaşarak, duyuluyor.Hasan, Mehmet’in elinden gaz tenekesini alıp,kulağına fısıldadı:”Sağol Mehmet,sen artık sessizce geri dön!”“O nasıl hanek* Hasan Ağa?Beraber geldik beraber gederiz!…”“Uzatma Mehmet bu iş böyle!Emir demiri keser! Reis benim! Geri döneceksin yoksa bak çeker vururum seni…Vazifeyi de yapmamış olur ikimiz de pota yere* gitmiş oluruz.Haydi işin rast gelsin…”*İmha :Yok edilme,berhava edilme.Yıkılma.* Kilit noktalardan biri : ÖnemliFısıltı tehlikeli şekilde devam ediyor:“Sen de hiç ısrar etme! Beni carıs* mı edeceksin yav ? Peki aha ben de burda ,duvarın dibinde seni bekliyorum ,madem yalnız gideceksen git,ama ben seni burda bekleyeceğim...”Fazla oyalanmaya çene çalmaya gelmez. Bir Fransız nöbetçi daha geldi ,gâvurca bişeyler konuşuyorlar...Fan fin fon…Gaz tenekesini alıp,kiremithanenin duvarlarının alçak bir yerinden,nerdeyse yere yapışarak içeri sessizce süzülüyor Hasan.Fransız nöbetçilere gözükmeden gazı depo gibi olan yerin olabilen en yakın yerlerine döküyor ivediyle, gene de yavaş yavaş,ihtiyatlı,sağa sola bakınarak…Bu arada gömleğinin kolu da gazdan nasibini aldı ne yazık ki….Hemen oracıkta çekip gömlek kolunu yırtıyor,usulca ve kibriti çakıp ,yerin alev aldığını görünce fırlıyor geldiği yerden dışarı ve aynı zamanda bağırıyor duvardan atlarken:”Mamed gaç , canını gurtar!”Kiremithane alevler içinde.Az sonra ardı ardına patlamalar kükreyen alev fışkırmaları,daha sonra bostanlara doğru,sesin geldiği yöne, yağdırılan yağmur misali kurşunlar...Çulha Mehmet sabahleyin Heyet-i Merkeziye’ye geliyor,anlatıyor olayı:“Kiremithaneyi yaktık...yaktı… Duvardan atlarken gördüm,sonra daldık bostanlara… Arkamızdan verettiler kurşunu.Ağaçların arkasından, suların içinden gaçtım.Gurşunlar vızır vızır gulaamın dibinden geçip gediy……Bi daha göremedim Hasan ağayı..Herhalde vuruldu Allah rahmet eylesin...Herkes. çok üzüldü.. Ağlayanlar, vahlayanlar, ululayanlar.. *Hanek : Söz,lâf. *Carıs : Mahcup,utanılacak durum. ”Gaderi buymuş ne desek boş!”“Onca da getme,etme,dutma dedik!”“ Akacak gan damarda durmazmış!”Babayiğit arkadaştı,Allah rahmet eylesin!”Akşam serinliğini ve gölgesini saldı kentin üstüne. Hasan”ın acısı yüreklerde. İlerden bir adam geliyor.Bacağı,kolu,yüzünün bir yanı sarılı… Heyet-i Merkeziye odasına girdi. Önce kimse tanıyamadı. “Selâmın Aleyküm!” “Ve aleyküm Selâm!” demeye kalmadan baktılar ki -La yorum bu bizim Hasan?! “Yav geciktim kusura kalmayın,diyor Hasan,kolumdan bacağımdan yaralanmışım,Alleben’e zor attım kendimi,sinlene sinlene Tabakhaneye ulaştım...Sağ olsun arkadaşlar yaramı maramı sarıp beni biraz dinlendirdiler … Onun iiçin geç kaldım!...”