Dünkü yazımızda süne ve Keklik arasındaki farkları öğreneceğiz demiştim. İlk olarak süne denen bu böceği tanıyalım. "Süne çiftçilerin korkulu rüyası. Ekmeğimizin ortağı. Buğdayda yokluk ve kıtlıkların ana faktörü. Yani ekmeğin midenize gitmemesi için uğraş veren birisi en acımasız birisi. Önce süneyi tanıyalım. "Süne hububatın en önemli zararlısıdır. Kışı dağlarda değişik bitki örtüsü altında geçiren süneler, havaların ısınmaya başladığı Nisan sonu, Mayıs başlarında ovalara göç ederler. Ovalara göç eden süneler, beslenmeye ve bir süre sonra, çiftleşmeye başlar. 12 ya da 14 adetten oluşan yumurta paketlerini genellikle bitkinin yapraklarının alt yüzeyine, bazen de sap veya başaklara bırakırlar. Bir dişi bir yıllık ömrü süresinde yaklaşık 80 yumurta bırakır. Yeni bırakıldığında filiz yeşili olan yumurtalarda, 3-4 gün sonra kahverengi noktalar belirir. Bundan yaklaşık 1 hafta sonra kırmızı renkli çapa şeklinde bir leke oluşur ve yumurtanın rengi sarıya döner. Yumurtanın bu haline "çapa dönemi" denir ve bundan yaklaşık 5-6 gün sonra yumurtalar açılır, nimfler çıkış Yumurtadan çıkan nimfler, genellikle 5-6 gün ara ile 5 gömlek değiştirerek 5 nimf dönemi geçirirler. İlk dönem nimfler beslenmezler. İkinci dönemde beslenmeye başlarlar ve dördüncü nimf döneminden sonra "yeni nesil erginler" ortaya çıkar. Bunlar, kışlama sırasında gerekli olan yağı depolayabilmek için hububatta 15-20 gün süreyle oburca beslenirler. Bu nedenle de yeni nesil erginler hububatta çok zarar veririler. Havaların iyice ısınması ve hububatın hasat olgunluğuna gelmesiyle birlikte, yeni nesil erginler bulundukları tarlalarda daha yüksekteki hububat alanlarına göç etmeye başlarlar ve kışlaklarına çekilirler
Zarar Şekli: Kışlamış erginler bitkinin kardeşlenme döneminde hububatı kök boğazı üstünden emerek "kurt boğazı" zararını oluştururlar. Bu şekilde zarar gören bitki başak bağlayamaz. Yine kışlamış erginler, başaklanma dönemindeki bitkinin sapını emmek suretiyle "akbaşak" zararını meydana getirirler. Ancak en önemli zararı nimfler ve yeni nesil erginler meydana getirir. Bunlar, daneleri delip emmek suretiyle büyük oranda ağırlık kaybına neden odukları gibi diğer taraftan sertleşen daneleri yumuşatabilmek için salgıladıkları bazı protein parçalayıcı enzimlerle, bunlardan elde edilen unun ekmeklik vasfının kaybolmasına neden olurlar. Bu zararlar üst üste konduğunda, 4. ve 5. dönem nimf ve yeni nesil ergin yoğunluğunun fazla olduğu yıllarda, mücadele yapılmaması durumunda %100' e varan oranda zarar meydana gelebilmektedir. Evet; yukarıda belirtildiği gibi mücadele yapılmaması durumunda 0/0 oranında zarar görüleceği teyit edilmekte. Zararları saymakla bitmez. Şimdi öğrenmiş olduk bu illetin ne kadar zararlı olduğunu. Pekiyi; bu illetle en iyi mücadele şeklinden birisi nedir diye sorarsanız benim yıllardır haykırışım gibi haykırışta bulunan "Gaziantep İl Genel Meclisi Başkanı Menderes Karaduman'ın Keklik avının sonlandırılmasıdır. Hatırlarsanız bu konuda geçmiş yılarda ilk olarak ilimiz Araban İlçesinde başlatılan Keklik ile Süne mücadelesi hala devam etmektedir. İşte bu nedenle özellikle ekmeğimizin tüm olmasında üstün rol alan Kekliklerin korunması istemek herkesin hakkı olmalıdır. Yani bu istekte haksız bir istem bulunmamaktadır. Bunun etini yeseniz yemeseniz ne olur ki? Bir kaç dakikalık avcılık sonu bizler neler yapıyormuşuz da haberimiz yokmuş. Tokuz fakat gözümüz aç. Ey insanoğlu, bir çiğnem et, eder seni ekmeğe muhtaç. Keklik'in Süne mücadelesinde ki ana faktörü nedir diye sorarsanız, sorarsanız, kısaca açıklık getireyim. Bir Keklik günde 2000'den fazla süne- kımıl tüketmekte. Arazide Süne ve kımıl ile beslenmekteler. Bir kekliğin bir günde 2000'den fazla Süne yediğini düşünürsek her şey ortada. Yüzlerce keklileri düşünelim. Çiftçi oturduğu yerde sünenin kökünü kazısın. Üstelik beş kuruş para harcamadan ve bir başka canlılara zarar vermeden düşmanını yok etsin. Sünenin ne olduğunu ve Kekliğin ne olduğunu öğrendik. Şöyle bir düşünelim Kekliklerin avlanmaması isteminde bulunak mı doğru, yoksa süne ileti ilke ekmeğimizin sofralarımızdan azalması mı doğru. Tabi ki sizlerde diyeceksiniz ki Ekmeğimizin sofralarımızdan azalmaması doğrudur. Bu nedenle Eylül ayı Meclis toplantısında Kekliklerin avlanmaması konusunda önerge verecek olan "Gaziantep İl Genel Meclisi Başkanı Menderes Karaduman'ı" ayakta alkışlamak gerekli. Süne konusunda etkili olan Keklik'in önemi Çiftçi ve köylüler iyi tanıttırılmalı. Bu konuda elbirliği ile ekmeğimizin tam ve bütün olması yolunda çaba göstermek hepimizin görevi olmalıdır. Devam edecek.