1911 yılında Gaziantep'te doğdu. Annesinin adı Hatice, babasının adı Mustafa'dır. Birinci Dünya Savaşında daha çok küçük yaşlarda bir çocuk olan Kadir, Çanakkale Savaşında bir ağabeyini, Yemen savaşlarında ise bir diğer ağabeyinin şehit haberini öğrendi. 1920 yılında ise Gaziantep Savunmasında üçüncü ağabeyinin şehit olduğuna şahit oldu. Bu acıları, annesi, babası ve kendisinden 4 yaş büyük son ağabeyi Turgut gibi Kadir de kalbine gömdü. Kurtuluş savaşından sonra tahsiline devam eden Kadir Güngör, 1931 yılında Adana öğretmen okulunu bitirdi ve öğretmen oldu. 1934 yılında Gaziantepli öğretmen Hayriye Güngör ile evlendi.

Atatürk devrinde öğretmenliğe başlamanın onuruna erdiler ve Cumhuriyete ışık tutan öğretmenler arasında yer aldılar. Kadir Güngör Gaziantep'in il, ilçe ve bucaklarında öğretmenlik, okul müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüklerinde görev yaptıktan sonra 1959 yılı yaz aylarında Gaziantep Ahmet Çelebi İlkokulu Müdür iken, eşi ve çocukları ile birlikte çocuklarının üniversite tahsillerinde yanlarında olmak düşüncesi ile İstanbul'a göç ettiler ve öğretmenliklerinin son yıllarını İstanbul'da tamamladılar. Kadir Güngör 1965 yılında İbrahim Alaattin Gövsa ilkokulu öğretmenliğinden emekli oldu. Böylece 34 yıl eğitime hizmet etmiş oldu.

Başarılı görevleri dolayısı ile eşi ile birlikte Milli Eğitim Camiasından teşekkür ve takdir belgeleri aldılar. "Cumhuriyete ışık tutan öğretmenler" ödülü de bunlar arasındadır. Kadir Güngör 1995 yılında İstanbul'da vefat etti. Vefat ettiği tarihe kadar, çok yönlü ve girişimci bir kadın öğretmen olan eşi Hayriye Güngör'e, öğretmenlik hayatında, 1961 yılında İstanbul Fındıkzade semtinde açmış oldukları "Anadolu Yüksek Tahsil Kız Talebe Yurdu"nu yıllarca eşi ile birlikte yöneterek ve ayrıca bir ara "Hayriye Ana Okulu" müdireliğinde eşine tam destek olarak, onun başarılarında pay sahibi oldu. Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır sözüne iyi bir örnek oldu. Ağırbaşlı, az ve yerinde konuşan, bilhassa matematik ve tabiat bilgisi derslerini çok iyi öğreten, çok dürüst ve beyefendi bir öğretmendi Kadir Güngör.

Çocuklarının iyi bir eğitim görmesinde büyük katkısı oldu. Kadir Güngör ve eşi Hayriye Güngör'ün dört oğulları ile iki kızları oldu. Oğullarının üçü mühendis birisi müfettiş, kızlarından birisi doktor, diğeri banka müdürü oldu.

Acı bir olay olarak 1965 yılında doktor kızlarını böbrek hastalığından kaybettiler.

Acısını kalplerine gömdüler ve eğitime hizmet yolunda devam ederek, biraz olsun acılarını dindirmeye çalıştılar. Kadir Güngör gerektiğinde ve yerinde konuşmaya o kadar çok dikkat ederdi ve bunu çok doğal olarak yapardı ki biz onun çocukları olarak, bize hiçbir şey söylemeden ne demek istediğini anlardık.

Hatta oğullarından biri olarak ben babam Kadir Güngör'ün bu hali için şu cümleyi veciz bir söz gibi şiir defterime yazmıştım.

"Çoğu yerde susmak, en iyi cevaptır, en bilinçli tavizdir, en yerinde ikazdır". Biz babamız Kadir bey önemli bir olay karşında ortaya koyacağı tavrını, beklediğimiz bir soruya vereceği cevabı, veya bir konuda izin verip vermeyeceğini merak ettiğimiz zaman, eğer susuyor ve konuşmuyorsa, onun vücut dilinden ve duruşundan, ne demek istediğini, ne cevap verdiğini ve ne düşündüğünü anlardık.

Ona göre cevabımızı almış olurduk. Hiç kimse hakkında dedikodu etmez, kendisini hiç övmez, çok konuşmaz ve çok konuşulan ve dedikodu edilen ortamlarda da fazla kalmazdı. Kısaca adam gibi adamdı. O benim babam ve ilkokul beşinci sınıfta iken öğretmenimdi. Nur içinde yatsın. Ruhu şad olsun. Saygı ile anıyorum sevgili babamı.

Not: Erol Güngör arşivinden...