Merhaba Gaziantep 27 okurları, bu sezon ilk kez yazma fırsatı buldum, sezon başından beri izlenimlerimi, düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Sezona İsmet Taşdemir hocayla başlayan ve aradığını bulamayan Gaziantep FK yönetimi akıllıca davranarak hoca değişikliğine gittiler; yönetimi yaptıkları hoca seçiminden dolayı kutluyorum, göreve getirilen Burak Yılmaz hoca takımla hemen kaynaştı, kaynaşma sonucu takıma verdiği hırsla ve kazanma isteğiyle üst üste maçlar kazandık, çok iyi çıkış yakaladık. İsmet hocaya başka takımlarda başarılar diliyorum, bizim takımda olmadı, umarım başka bir takımda istediklerini gerçekleştirir.
Burak hoca, futbolculuğundaki hırsını hocalığına taşımış, geldiği ilk karşılaşma olan Gençlerbirliği karşılaşmasını bu hırsın etkisiyle kazandık, Gençlerbirliği karşılaşmasında takımımıza henüz yeni oyuncular katılıyordu, daha zayıf bir takımdık, ayrıca rakip Gençlerbirliği takımı da yeni oyuncularını henüz takımlarına katamamışlardı, bu nedenlerle Gençlerbirliği karşılaşması Burak hocanın hırsıyla kazanıldı kanısındayım, zira bir önceki Konya karşılaşmasında takımımız çok yetersiz görüntü vermişti, ama neredeyse aynı oyuncular Burak hocanın etkisiyle Gençlerbirliği karşısında çok iyi görüntü verdiler ve kazandılar.
Burak hocanın ikinci karşılaşması olan Kasımpaşa karşılaşması çok daha iyi bir karşılaşma olmuştu; bu karşılaşmada dışarıda kazanmış olmamamız, İstanbul takımı karşısında kazanmış olmamız çok hoştu, ama en çok hoşuma giden ilk dış karşılaşmamızda üçlü savunma ile takımın oynatılasıydı. İlk dış karşılaşmada üçlü savunma ile rakibe daha az açık verilmişti, bu karşılaşmada ikili savunma ile oynatılsaydık Kasımpaşa’ya karşı kazanamayabilirdik, Kasımpaşa’yı yenecek güçte bir takım değildik. Yazılarımı okuyanlar bilirler; her zaman takımın üçlü savunma ile oynatılması gerektiğini yazmışımdır, özellikle de dışarıdaki karşılaşmalarda üçlü savunma ile oynamanın ne kadar önemli olduğu Kasımpaşa karşılaşmasında bir kez daha görülmüştü.
Üçüncü karşılaşma olan Kocaeli maçında yine Burak hoca çok akıllıca davrandı, yeni oyuncularla güçlü kadro kuran Kocaeli takımının üzerine gitmedi, rakibin topla oynamasına fırsat verdi, Kozlowski’nin attığı golle takımın güveni daha da arttı, genç oyuncu Yusuf’un fırsatçılığıyla attığı golle de kazanmamız kesinleşmişti. Bizim takımı iyi tanıyan Selçuk hocaya karşı Burak hocanın akıllıca yönetimiyle daha güçlü bir takıma karşı daha kazanmış olduk. Üstelik bu karşılaşmada forvet oyuncumuzda yoktu.
Kocaeli karşılaşmasının verdiği güvenle Trabzon karşısına çıktık; takımımızda taşlar henüz yerine oturmamasına rağmen iyi savunma yaparak berabere kaldık. Bu karşılaşmada Burak hoca takımı ikili savunma oynatmakla yanlış yaptı, Abena çok yoruldu, hata yaptı ve rakibin güçlü forvetini kaçırarak gol atmasına engel olamadı. Üçlü savunma yapılsaydı belki gol fırsatı vermeyebilirdik. Trabzon karşısında Camara gibi takıma fazladan katkısı olan oyuncumuz yoktu, ileride genç ve deneyimsiz Yusuf ile oynamıştık, bunlara rağmen beraberlik iyi sonuçtu.
Sonraki hafta güçlü Samsun’a karşı takımı üçlü savunmayla oynatmak akıllıcaydı, ama üçlü savunma oynatırken sağ tarafta hem Peres’i hem de sorescu’yu oynatmak yanlıştı, bunlardan birinin yerine orta alanda Camara veya Oğün veya Ndiaye’den birisi oynatılsaydı, orta alan daha dirençli olurdu, rakibe daha karşılaşmanın başlarında fırsat verilmeyeceği kanısındayım. Ayrıca güçlü Samsun’a karşı savunmada kalarak kontra denemek daha iyi başlangıç olabilirdi.
Karagümrük karşısında daha iyi kurgulanmış bir takımla çıkmıştık, ancak savunma iki oyuncuyla kurgulanmıştı, yanlış yapılmıştı. İleride forvet olarak deneyimli Bayo vardı, ama henüz hazır değildi, Camara takımda kendine yer bulmuştu, Lungoyi iyi bir seçim değildi, Burak hoca ilk çıktığı karşılaşmalarda belki de elinde hazır yeterli oyuncu olmadığından olacak, Lungoyi’ye çok fırsat verdi, ancak zamanla oyuncuları daha iyi tanıyınca çok verimli olmayan Lungoyi’yi yedeğe çekerek doğruyu buldu. Küçük yanlışlara rağmen zayıf Karagümrük karşılaşmasını da Burak hocanın takımı iyi güdülemesiyle kazanmıştık.
İyice özgüven kazanan takım sonraki Antalya karşısında çok iyi başladı, üç farklı öne geçti, Karagümrük karşısındaki aynı kadroyla başlanılmıştı, sonradan yapılan değişimlerle en iyi oyuncularından Camara, Rorigues ve Melih Kabasakal oyundan alınınca takımın oynama yeteneği zayıfladı, savunmada da ikili savunma olunca yetersiz kalındı, ve rakibe de etkili, yetenekli forvet El Bachir girince kazandığımız karşılaşmada neredeyse puan yitirecektik. Bu karşılaşmada da Burak hoca oyuncu değişimlerinde yanlış yapmıştı.
Sıra Fenerbahçe karşılaşmasına sıra gelmişti, Fenerbahçe karşılaşmasında ikili savunmanın yetersizliği açıkça görülmüştü, güçlü rakibe karşı açık futbol oynamaya çalışmanın yanlış olduğu görülmüştü, Lungoyi gibi oyuncuların yetersiz olduğu görülmüştü, hazır olmayan Bayo’nun oynatılmasının yanlışlığı görülmüştü. Sonuçta dört farkla yenilmiştik, ama Burak bozan yediğinden daha fazla kurtarmıştı. Oysa yapılacak işlem kolaydı, Lungoyi’nin yerine orta alana bir oyuncu daha alınarak başlanılmalıydı, Ndiaye gibi, hazır olmayan Bayo’nun yerine hızlı Boateng veya Sorescu oynatılmalı, rahmetli Sakıp hoca gibi iyi savunma yapılıp, ilerideki hızlı Sorescu veya Boateng’e kontra toplar atılmalıydı. Belki yine yenilirdik, ama böylesine ezilmezdik.
Sonraki Alanya karşılaşmasında eksik oyunculara rağmen üçlü savunmayla iyi direnerek beraberliği kurtarmıştık. Rize karşılaşmasında da Fenerbahçe karşılaşmasındaki aynı yanlışlar yapıldı, Rodrigues’in sıra dışı güzel golü olmasaydı yenilebilirdik.
Ve geldik Kayseri karşılaşmasına; artık hoca oyuncuları iyice tanımıştı, hazır olmayan Bayo gibi oyuncularda hazır duruma gelmişti, Burak hoca kayseri karşısına üçlü savunmayla çıkmakla çok akıllıca davrandı, üç savunma oyuncusu olunca rakibe neredeyse hiç fırsat verilmedi, sol açıkta bocalayıp duran Lungoyi’ye şans verilmemekle iyi yapıldı, soldan zaten Camara gereken yüklenmeyi fazlasıyla yapıyordu, önceki karşılaşmalarda da yapmıştı. Kendini bulan Bayo sonunda iyi bir forvet olduğunu gösterdi, Bayo yumuşak stilde ve sakin bir forvet, yırtıcı ve yıpratıcı bir forvet değil, Kayseri karşısında iyi işler yaptı ama sıkı savunma yapan takımlara karşı zorlanabilir. İleride Bayo’nun yanında ve arkasında olacak biçimde Maxim’in serbest oynatılması da Burak hocanın diğer akıllı bir seçimiydi. Maxim’in en iyi verim vereceği yer savunmadan uzakta serbest olarak forvet arkası oynatılmasıdır. Savunma önünde oynatılan Oğün biraz bocaladı, daha güçlü rakiplere karşı sorun çıkartabilir, Melih’in yokluğunda Ndiaye oynatılabilirdi. Sonuç olarak Kayseri karşılaşmasında Burak hoca elindeki oyuncularla iyi düzende bir takım oluşturmuş ve kazanmış oldu.
Kayseri karşısındaki akıllıca seçimlerin Eyüp karşısında da yapılmasını ve Eyüp karşılaşmasını da kazanmalarını bekliyorum, böylelikle bir İstanbul takımını daha yenmelerini umuyorum. Antalya karşısındaki ve Rize karşısındaki yanlışların yapılmaması yönünde Burak hoca ve ekibini de uyarmak isterim. Bu sezon yeni gelen oyuncuları, takımdaki diğer oyuncuları sonraki yazımda değerlendirmeye çalışacağım, ama Burak hocanın takıma ve kentimize çok uyduğu kanısındayım, iyi ki geldin Burak hoca diyorum, sayesinde BU NE GÜZEL SEZON BÖYLE..