Evi olmayanlar ne yapar? Elbette barınmak için kirada oturur. Ama 2023 Gaziantep’inde kirada oturacak kadar şanslı olmayanlarımız var. Çünkü bütçesi bırakın geçinmeyi, kirada oturmaya bile yetmiyor çok sayıda ailenin. Bundan 12 sene önce Suriyeli'lere ahır gibi yerleri, hatta boş duran dükkanları bile bir daire fiyatına kiralayan vicdansızlar, şimdi aynı ahlaksızlığı deprem mağduru Anteplilere yapıyor. O günleri unutmadık tuvaleti bile olmayan baraka gibi yerleri Suriyelilere yüksek rakamlara kiralayanlar vardı. Çaresiz oralara sığınanlar bırakın banyo yapmayı, tuvaletlerini bile çevrede kuytu yerlere yapıyorlardı. Poşetlere pisliğini koyup sağa sola atan Suriyeliler vardı o 12 sene önce. KALİTELİ ÇADIRLAR KİMLERE GİDİYOR? Şimdi evleri yıkılan veya oturulamayacak derecede hasar gören insanlar da ellerine geçirebildiği yazlık çadırlarda (lüks olanlar özellikle yabancı ülkelerden gelen donanımlı çadırlar, gerçek mağdurun eline geçmiyor. O kadar pervasızlık yapılıyor ki, binaların bahçesine İşveç’ten gönderilen çadırları bile monte etmekte bir sakınca görmüyorlar) veya varsa arabaları sıkıştıklarında tuvaletlerini nerede rasgelirse oraya yapıyorlar. Bunu ilk 2 günde arabada yatarken çıkıp ağaç veya duvar diplerinde biz de yaptık hiç ayıp değil. Nihayetinde en büyük ihtiyaç. Ama şimdi bunlara maruz bırakılan Suriyeli veya yabancı değil Türk, yani Antepliler... 40 gün geçmiş hala belirsizlikten biraz da korkularından evlerine giremeyenler var. Bu insanlar kiralık ev de bulamıyor. Çünkü roller değişti ve Suriyelilere uygulanan tarifeler Gaziantepli’lere uygulanmaya başladı. Artık 2-3-4 bin liralık kiralık evler yok. En düşüğü şöyle başını sokacak gibiyse 6-7-8 bin liradan başlıyor. Bir apartmana yani az hasarlı olanlara geçmek isteyenlerden talep edilen kiralar 10-12 binden başlıyor. RAMAZAN GELDİ VİCDANSIZLAR BIÇAKLARI BİLEYLEDİ Gelelim diğer vicdansızlığa… Bakın bu hafta Mübarek Ramazan ayı başlıyor. Vicdansızlar yine bıçakları bileyledi. Kurban yine bizleriz. Fiyatlar tavan yaptı. Kaliteyi filan boşverin, hatta unutun artık onları. Hali vakti yerinde olan hayırseverler yardım etmek istiyorlarsa lütfen hazırlattıkları paketleri kontrol etsinler. Yoksa da alışveriş kartları dağıtsınlar. Ama mesele bu değil, mesele ahlaksızlık, vicdansızlık. Depremin vurduğu mağdur insanlara bir de kendileri vuruyor. Daha bir de oruç tutarlar, namaz kılarlar. Lafa gelince en büyük Müslüman kendileri. Ama yaptıklarına bakarsak yüzlerine bile tükürmeye değmez bu vicdansızların. DOĞALGAZ, ENERJİSA VE GASKİ’NİN ÇABALARI BİR ÇIRPIDA UNUTULDU Bir de elektrik ve Doğalgaz olayı var tabi. Hatta buna gelen fatura şikayetlerine göre GASKİ’yi de eklemeliyim. Görünen o ki, depremde mecburen en fazla kesintiye giden Gazdaş, Allah var kısıtlı imkanlarına rağmen evlerdeki Doğalgaz açımında iyi emek sarfetti. Elbette geciken yerlerde oldu ama uzaması tamamen tedbir amaçlıydı, bunu göz önüne almalıyız. Enerjisa için de benzer şeyler söyleyebilirim. Bunları niye söylüyorum depremi yaşayan illerde en kısa zamanda elektriği gelen, Doğalgazı yanan, suyu akan bir şehir olduk. Hele GASKİ adeta bir mucize gösterdi. Daha önce de yazdım. Eğer o gece gündüz hemde büyük tehlike altında düşen kayalar arasında hayatlarını tehlikeye atan o en tepeden tutun en alttaki GASKİ personelinin özverisi olmasaydı, inanın şehrin büyük bölümü susuz kalacaktı. Susuz kalmanın sıkıntılarını söylememe gerek var mı? Şimdi çok iyi biliyorum ki bunu okuyanların büyük bir kısmı tepki verecektir. Olsun ben razıyım, çünkü var olan ve sizlerin de bilmesini istediğim gerçekleri ifade etmek zorundayım. FATURALAR İNSANLARI ÇİLEDEN ÇIKARTTI İşte bu kadar özverinin ardından gelen o faturalar var ya o faturalar, vallahi billahi yüreğimize bir hançer gibi saplandı. Hepimizin feleğini şaşırttı. Hesaplamalar, fazla rakamlar, tartışılan günler, ayın tümüne yakınını evinde veya işyerinde geçiremeyenler, sanki 30 gün boyunca gümbür gümbür elekrik yakmış, doğalgazı açmış, şarıl şarıl suları akmış gibi faturalar gelince işte bunu savunamam arkadaşlar. Niye biliyormusunuz? Biz deprem görmüş bir kentin insanlarıyız. Böyle zamanda desteğe ihtiyacımız var. Nasıl ki bir tas çorbayı bulamadıysak, içecek su için çırpındıysak, hiç değilse şöyle 2 ay elektriğimiz, doğalgazımız ve suyumuzu hükümetimizin karşılamasını beklerdik. CUMHURBAŞKANI DEPREM BÖLGESİNE 2 AYLIĞINA JEST YAPAMAZMIYDI? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremi yaşayan illerde 2 aylık elektrik, doğalgaz ve su ödemelerini aldırmayabilirdi. Devletimizden bunu beklerdik çünkü. Ama farklı bir uygulamaya gidildi ve güya destek anlamında borç ertelemesi getirildi. Oysa bu uygulama insanlara ek yük getiriyor. Şu anda zaten ödeyemez durumda iken, 2 ay sonra nasıl ödeyebiliriz ki. İşyerlerinin çoğu kapalı hala. İnsanlar mağdur esnaf perişan. Zaten bu konuya Ticaret Odası Başkanı ile Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı İsmet Özcan’da dikkat çekti. Keşke Milletvekillerimiz, eş ve sanayi dünyası, siyasetçilerimiz el ele verip depremde mağdur olan illerden 2 ay elektrik, doğalgaz ve su ödemelerini devletin karşılayabilmesi için harekete geçeydi. Olmadı maalesef. Şimdi bundan sonra faturalarını ödeyemeyen insanlara önce ceza gelecek bunlara faiz eklenecek. Ödeyemezse kesintiye gidilecek. Ne diyebilirim ki… TARİH BUNLARI DA YAZACAK Tarih Gaziantep’te deprem sonrası alınan doğru-yanlış kararlara ses çıkaran ama azınlıkta kalanlar ile etliye sütlüye karışmayıp seyreden ve özellikle inşaat dünyasının tüm bileşenlerinin, bütünleşme ve el ele verip şehrin geleceğini kurtarma adına harekete geçmeyenleri de yazacak. Tarih daha artçılar sürerken hatta depremler devam ederken zeminlerin ne durumda olduğuna bakılmaksızın, buralara bina yapmaya kalkanları, yine tarım arazilerinin üzerine beton dökmeye başlayanları da yazacak. Tabii o tarih bu yönde tek başına da olsa mücadele veren birkaç mühendis, dernek ve oda başkanıyla bilim adamı uzman kişilerle, bu gazeteyi ve Ökkeş Özekşi’yi de yazacak. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR