Önce kısa bir Ortadoğu turu atalım isterseniz. Bulunduğumuz bölge olarak Ortadoğu'nun en önemli şehirlerinden birisi olduğumuzu söylememe gerek yok. Ama Ortadoğu'yu karıştırmak hatta hakimiyet göstermek isteyenler yüzünden pek tadımız yok, bundan sonra da olmayacak sanki. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tıkır tıkır işliyor. Bu proje çerçevesinde sona yaklaşılıyor, ama önce İran var hedefte. Sonra sıra Türkiye’ye gelecek ve proje tamamen gerçekleşmiş olacak. Bakın geriye dönüp son 10 yıla, projenin nasıl tıkır tıkır işlediğini göreceksiniz. O zamanlar ihtimal vermiyorlardı böyle olacağını. Ama diye diye sonuna gelindi. Şimdi Türkiye olarak sıranın bize geleceğine ihtimal vermeyenler, işte önceden tüm bu olanlara ihtimal vermeyenlerdir. İşte son 4-5 gündür bölgenin hatta dünyanın en belalısı İsrail ile İran arasındaki teknolojik savaş nasıl da hepimizin dudağını ısırtacak noktaya geldi. İran o kadar darbe yedi sesini çıkarmadı uyduruktan sert açıklamalar yapıldı ama sonu gelmedi. Ama bu sefer kimsenin ihtimal vermediği yiğitliği gösterdi ve İsrail’in canını yaktı. O İsrail ki, çoluk çocuk kadın erkek demeden acımasızca Gazze'de yaşayanları öldüren, kalanları ise vatanlarından uzaklaştıran zalim bir devlet… Ne var ki, ABD ile ortak iş birliği yapan ve BOP projesinin en büyük figürü olduğu için bu zaman kadar yaptığı zalimliklerine doğru dürüst kimse bir şey yapamamıştı. Türkiye olarak ticari iş birliği yapan İsrail’in öyle meydan boş olmadığını ilk İran gösterdi. Ne var ki o İran’da demokrasiyi rafa kaldıran, insan haklarını yok eden, kadınlara adeta zulüm eden bir ülke haline getirilmese, inanın çok sayıda ülke tarafından desteklenecek. Şu anda bir Rusya birde Kuzey Kore ile diyalog içinde. Anlayacağınız Ortadoğu bu gidişle çok olaylara gebe. Tek tesellimiz Türkiye’ye bulaşmamaları veya bizim ülke olarak yanlış bir politika içine girmememiz. O da nasıl olacak bilmiyorum; çünkü Büyük Ortadoğu Doğu Projesinin eş başkanı Türkiye… Fazla bir şey söylememe gerek var mı? Sözün sonu; Allah bizleri korusun..
ARI KOVANINA ÇOMAK SOKUYORUM
Şimdi gelelim asıl meselemize… Peşin konuşayım benim önceliklerim içerisinde Gaziantep’in menfaatleri ön planda gelir. Hatalar yapılabilir, yanlışlar olabilir. Ne zaman ki, bilerek bazı kişilere rant sağlanır, sürekli o kişilere yani firmalara göz yumulur işte orada kasıt ararım. Son bir hafta içinde Gaziantep’te bir ihale ve at - eşek eti ile uğraşıyoruz. Görünen o ki, firma çok temiz değil. Ama meselenin kökeninde öyle büyük bir vaka yok. Nedense bazı çevreler mal bulmuş mağribi gibi bu olayı abartıp büyüterek sanki halkın zehirlendiği veya helal olmayan et kullanıldığı gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Tabii belediyelere vurmak isterken, asıl darbenin Gaziantep’e indirildiği gerçeği görülmüyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gaziantep’te at ve eşek eti yemeyen kaldı mı bilmiyorum ama hepimize yedirmişlerdir bence… Bir kere bunların kesimhaneleri var bu şehirde. Yıllardır AT ve Eşek kesimleri yapılıyor, ama alan razı satan razı olunca işler böyle yürüyüp gidiyor. Yani sadece Büyükşehir’in yemek ihalesini alan firma at veya eşek etini kullanmıyor, onlarca firma olduğunu bilmeyen yok ki şehirde… Yanı başımızdaki Adana bile belki de Türkiye’de lider durumda.
HELAL Mİ HARAM MI?
İşte burada arı kovanına çomak sokacağım. Çünkü At eti ne haram ne sağlığa zararlı. Hatta at sütünün faydasını bilenler Kımız dedikleri bu süt için Kırgızistan'a bile gidiyor. Kısrak sütünün fermente edilmesiyle elde edilen içecek o bölgedeki ülkeler için en önemli içecektir. O ülkelerin çoğu Müslüman ülkeler zaten. Yani At Eti de koyun kuzu dana gibi pekâlâ yenebiliyor. Tadının hafif, kuzu ve dana etinden nispeten yumuşak ve tatlı olduğu söyleniyor. Yaşlı At etlerinin biraz ağır tadı olduğunu belirtiliyor. Zaten Kuran ve sünnette at eti için haram denilmiyor. Hanefi mezhebinde İmam Ebû Hanife’nin de helale yakın olduğunu söylediği belirtiliyor. Eşek eti biraz tuhaf gelse de o da yeniliyor. Yani yasak veya haram kılınan yani helal olmadığı ileri sürülen Domuz eti gibi çok yağlı değilmiş. Üstelik öyle ucuz filan da değilmiş. Sanırım yaşlı atlar, onlara ‘Yılkı At’ deniliyor onlar ucuz olduğu için kesiliyor büyük ihtimalle.
ÖKÜZ ALTINDA BUZAĞI ARAMAK
Gelelim asıl meseleye. Söz konusu bu firma sadece Gaziantep Büyükşehir belediyesinin ihalesine girmemiş Resmi veya özel kurul kuruluşların yemek ihalelerine girmiş. Yapılan son denetimlerde yemeklerde kullanılan etin at veya eşek eti olduğu ileri sürülmüş. Bunun üzerine Büyükşehir anında o firma ile ilişkisini kesmiş ve yollarını ayırmış. Eğer bundan sonra devam edilirse, o zaman eleştirenler elbette haklı çıkacaktır. Birde şu var tabii… İhalede yemeklere isimlendirilerek koyun-kuzu-keçi ve dana etleri şartı konulmuş ise zaten çıkan rapor sonrası bu iptali yapmak son derece doğal. İşte burada öküz altında buzağı aramak gibi, sanki bilerek Büyükşehir’in at-eşek etinden yapılan yemeklere göz yumduğunu ileri sürme fikrine katılmıyorum. Başta dedim yine söylüyorum, velev ki bu etlerden yemek yapıldıysa insan sağlığına zarar verme yerine, sadece şartnameye uymadığından ihale iptal edilir. Hadi helal sayılmayan domuz eti konulsa ve buna göz yumulsa olayı ileri sürenlere hak veririm elbette.
GAZİANTEP’E BU KÖTÜLÜK NİYE YAPILIR Kİ?
Görünen o ki, bu olayı büyütenler için asıl mesele galiba halkın sağlığı filan değil. Asıl mesele siyaseten doğru yanlış Büyükşehir'i suçlamak. Bu Şahinbey’de de olabilirdi Şehitkamil’de de… Sanırım Şahinbey’in de o firma ile ilişkisi varmış, tam bilmiyorum tabii… Yani olayı iyi okumak lazım, mesele at eti ise, haram diye bir şey yok. Ama öbür taraftan bu firmayla sürekli ilişki halinde ise bunu gözden geçirmek lazım. Diyeceğim o ki, keşke iddiaların elle tutulur yanı olsa bende onlarla birlikte hareket edeceğim. Ki birçok haklı konuda eleştirel yazılarımda bazı kesimlerin sessiz kaldığını gören birisiyim. Ama ben muhalefetim böyle yaparım diyenler, zaman içerisinde güvenilirlik konusunda inanılırlığını yitirebilirler, onlara dikkat demeliyim... Kaldı ki, bu işten kazançlı çıkan yok. Kaybeden ise Gastronomi şehri olan yaşadığımız Gaziantep. Bu şehrin imajını yerlere vurmak kimseye bir şey kazandırmaz.
PAHALILIKTAN ŞİKAYETÇİYİZ AMA GAZİANTEP’E ZARAR VERENLERDEN DE ŞİKAYETÇİYİZ
Hemen belirteyim pahalılık konusunda elle tutulur yanımız yok. Ama kebabıyla, lahmacunuyla, yuvalaması dahil harika yemekleriyle ülkenin en değer verdiği şehirlerden birisi olan şehrimize salt muhalefet edeyim diye yanlış bir algı oluşmasına sebep olanlara hoşgörüyle bakamam. Zaten bu olay sonrası Gaziantep’e ne kadar kötülük yapıldığı kavranabilse, inanın şu anda benim yaptığım gibi araştırır, zarar ziyan, helal haram noktasından ele alarak doğru adım atabilirlerdi. Ulusal basındakiler Gaziantep’i asla umursamaz. Bizim değerlerimiz onların umurunda değil. Ama ortaya atılan haberler şehrimize gelmek isteyen yerli yabancı turistlerde ister istemez tereddüt oluşturacak. Lokantalar zorda kalacak, oteller sıkıntı yaşayacak. Evet bu konuda her şeyi bir kenara bırakır ve Gaziantep’e gelebilecek zarar konusuna en yakınım dahi yapmaya kalkışsa dur derim. Şimdi bunları yazıyorum diyen bazı kesimler benim hakkımda farklı şeyler söyleyebilirler. Her zaman dediğim gibi hiç umurumda değil. Kimseyle kişisel veya rantsal işim olamaz. Ne yaparsam kent adına yaparım.
TABAKHANEDEKİ CİĞERCİLERİN YAPTIĞI TANITIMI KİMSE YAPAMADI
Bakın sizlere bir şey daha söyleyeyim; il dışında hatta Türkiye dışında sosyal medya kullananlar yıl boyunca özellikle ramazan aylarında Gaziantep’e sırf ciğer kebabı yemek için planlar yapıyor. Hani şu bizim kızdığımız tabakhanedeki dumanlar içindeki görüntüler var ya, işte bu otantik mistik ortam yerli yabancı insanları o kadar cezbediyor ki, o ortamın içinde olmak onları mutlu ediyor. İşte ben dahil bazı kesimler o ciğercilerin ki kontrolsüz bırakıldığı için onlar da işi çok abartmış ve kaldırımlara yollara taştığından dolayı uyarılmasını istemiştik. Sanırım biraz abartıya kaçıldı ve Tabakhanenin o sihri bozuldu gibi. Şimdilerde Umut Yılmaz burada ciddi çalışmalar yapıyor, Fatma Şahin zaten Tabakhane bölgesine hareket kazandırdı. Elbette Asım Güzelbey’de Antep evleri projesiyle sadece Tabakhane değil, Eyüpoğlu, Eblehan bölgesinde büyük değişimler yaptı. Biliyorsunuz Gaziantep’in tarihi ve kültürel zenginliği kente değer katan unsurlar oldu. Bir Almacı pazarı, bir Tahmis çevresi, bakırcılar çarşısı yerli yabancı turistlerin en büyük ilgisi çeken yerler oldu. Tabakhane de ciğer kebapçılarıyla ün saldı. Bakalım Alleden deresinin Şehitkamil sınırındaki bölümünde mevcut bu zenginliğe Umut Yılmaz ne katacak? Şimdi bazılarının sinir uçlarına dokunacağım belki ama bu şehrin kesinlikle bir Barlar sokağına ihtiyacı var. Primemall çevresi ve Metro arkası Mona Roza caddesi hareket kazandı ama buralar her kesime hitap etmiyor tabii. Merkezde olmasa da yakınlarında bir Barlar sokağı kurulması halinde Gaziantep’in yerli yabancı turistleri için büyük bir eğlence merkezi oluşabilir.
SON SÖZÜM; Gaziantep’te gıda sektöründe yiyecek içecek, baharat, çerez firmaları içerisinde ahlaksız ve namussuz çok sayıda kişiler mevcut. Allah onlara bildiğini yapsın. Bunları şu anda en iyi bilen birisi Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Mehmet Karayılan’dır. Biz at ve eşek eti peşine düşerken, onlar her türlü hileyi, sahtekarlığı yapmaya devam ediyor. Ne kadar yakalansalar hiç uslanmıyorlar. Bence bu insanlara meydanın bu kadar boş olmadığını da göstermek gerekiyor.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR