Türkiye görünüş o ki, Cumhuriyetin kuruluş yılları da dahil olmak üzere, katettiği tarih yolculuğunun en kritik ve en hazin günlerinin eşiğinde.

Belkide sorunlarını demokratik kurallar içerisinde çözebileceği, önündeki engelleri parlamenter sistemin kendisine sunduğu olanaklarla aşabileceği son şansını kullanıyor olabilir.

Bu manada 6 Haziran seçimleri tamam mı ya da devam mı? denilecek bir seçim olmaya gebe.

Zira çıkış yolu kalmadığında sistem kendini patlatabilir.

Diplomasi yolları tıkandığında, şiddet sorunun ya da sorunların çözümü için tek yol ve tek seçenek olarak tarafların önüne konulabilir.

Baştan beri bunu arzulayan, planı ve projeyi bu seçeneğin üzerinde yoğunlaştıran o meşum elin, basacağı düğme, toplum mühendisi ajan-provokatör maşalarında güdümünde tarihin en kanlı boğazlaşmalarına start verebilir.

Yaklaşan seçimler öncesi sansasyonel eylemler ve toplumu sarsmaya matuf siyasal suikastler konusunda Türkiyeyi uyarmak durumundayız.

6 HAZİRAN SON SEÇİM OLABİLİR Mİ?

Giderek bir gerici ve bölücü diktatörlüğüne dönüşme eğilimi gösteren ve yönettiğini zannedenlerin yönetilen ve güdülen olduğu mevcut konjonktürel durum Yeni Türkiye çığırtkanlığına karşı Başka Türkiye Yok cephesinde birleşmeyi tarihsel bir görev olarak önümüze koymaktadır.

Türkiye artık dedemin partisi, babamın ideolojisi, sağcı, solcu, İslamcı, orta yolcu gibi kavram kargaşalarının ya da 12 Eylül öncesinin dar kalıplarına kendini hapsederek sürekli patinaj yapan sığlığın kıskacından kurtulmak zorunda.

Bu emperyal çullanmayı yenilgiye uğratmak ve nehirleri tersine akıtmak için terk gerek ve yeter şart, AKPyi bertaraf etmektir.

Bu şeytan oyununun diğer tarafında ise halka karşı işlenmiş suçların 2 numaralı sanığı konumunda ve Türkiyedeki etnik siyasetin tek adresi olan HDP yer almakta.

Mevcut siyasal zeminin etki ajanları vasıtasıyla yarattığı algıya karşı yurttaşların oylarını duygularının kendilerini sürüklediği yere değil, Türkiye gerçekliğinin ve ortak vatanın emri dahilinde kullanmaları artık son seçenek gibi…

İŞBİRLİKÇİ EMPERYAL BLOK VE Y-CHP GERÇEĞİ

AKP-HDP Bloğuna karşı Solcular CHPye, Sağcılar MHPye oy versinler anlayışı kastı aşan bir söylemin ürünü olarak toplumda bir zihin bulanıklığı yaratmaktadır.

Zira, Cumhuriyetin kurucu felsefesinden ve Altı Okçu düşünsel-siyasal zeminden hızla uzaklaşarak, kendini Sezgin Tanrıkulu ile Kürt ırkçılığının Mehmet Bekaroğlu ile Laz milliyetçiliğinin, Hüseyin Aygünle Dersim-Alevi çelişkisinin Binnaz Toprakla TESEVci işbirlikçiliğin, Muhammed Çakmakla Pensilvanyacılığın Sena Kaleli ile Cumhuriyetin yıkıcılığının merhametine terkeden, Ne olursan ol yine gelin siyasette karşılık bulamayacağı Mevlana Tekkesi mantığı CHPyi işaret etmektedir.

CHPliler, AKPnin Yeni Türkiye söylemiyle Kılıçdaroğlunun Yeni CHP söylemindeki benzer temaları iyi tartmak ve ona göre oylarına istikamet belirlemek zorundadır.

ÜMİT ÖZDAĞIN AYAK SESLERİ

Diğer taraftan hiç bir zaman klasik bir sağ parti olarak görmediğim MHPdeki Ümit Özdağ isminin yarattığı sinerjinin sadece MHP ile sınırlı kalmayacağını kimi taktiksel hatalar sonucunda diğer partilerin tabanlarına hapsolmuş, yurtseverleri de heyecanlandıracağını biliyorum.

Ümit Özdağın Gaziantepte yaratacağı etkinin ve çekimin doğru ve isabetli adaylarla diğer şehirlerdede benzer etkiyi göstereceğini umuyorum.

Zira, sağcı-solcu ayrımı yapmadan yurdu ve ulusu için benzer kaygıları taşıyan, hemen herkesimin yüreğinde kendisi için yer açmayı başaran Ümit Özdağ ismi, özlenen birleşmenin ve sentezinde kendisi olacaktır diye düşünüyorum.

Çünkü Ümit Özdağ Gaziantepe yakışıyor.