Sonunda ülkeyi değil ama yaşayan bizleri galiba kamplara bölme aşamasına gelindi. Aslında ülkemiz de galiba fazla sürmez kamplara bölünür bu gidişle. Bunun en güzel belgesi, Diyarbakır'da Barzani'nin de katıldığı toplantılardaki sonuçlar ve Kürdistan söylemleri. Zaten yıllardır yabancı kaynaklarda çıkan haritaları gözümüzün içine içine sokuyorlar. Hatta Gaziantep bile Kürdistan bölgesine dahil edilmiş durumda. Üstelik çoktan harekete bile geçildi. Örnek Diyarbakır dahil, doğuda artık Türkçe'nin yanına Kürtçe tabelalar asılması. Yolların çevrilmesi, bazı ilçelere girilememesi. Oralarda polisin ve jandarmanın dışında PKK'lıların söz sahibi olacak hale gelmesi.

İlginçtir ama ortalık İktidar-Cemaat kavgası yüzünden toz duman olduğundan Kürdistan konusu da, Kürt açılımı da unutuldu gitti. Suriye konusu zaten bir kenara atılıverdi. Olan Suriye'de yerinden yurdundan kaçan veya kaçırtılan insanlara oldu. İşte hepsi rezil. Kimileri çadırlarda, kimileri sokaklarda. Parası olanlar için yine bir şey değişmedi son model arabalarıyla Gaziantep'in en lüks semtlerde yaşamaya devam ediyorlar.

İşin ilginç yanı nedir biliyormusunuz, yakın geçmişte 2 hafta ömür biçilen, Esad'ın inanılmaz akılcı stratejisiyle, Rusya ve İran'ı arkasına aldıktan sonra dünyanın badiresini atlatıp, Amerika'yı ve Avrupa'yı bile yanına alacak noktaya gelmesi. Buna karşılık, bir zamanlar o rolü üstlenen Türkiye'nin ve Başbakanın şimdi yalnız kalması. Üstelik komşularımızla aramızın bozulması. Mısır'da mevcut yönetimin Türkiye'yi Mısır'ın içişlerine karıştığını iddia ederek tavır alması. Ve en kötüsü ise yanıbaşımıza El-kaide belasının musallat edilmesi.

KAZDIKÇA DOLARLAR-EUROLAR ÇIKIYOR

Ardından son darbe, Türkiye'nin yolsuzluk batağına saplanacak noktaya taşınması. Bakanlarımızın ve oğullarının yedikleri haltlar. Halk Bankası'nın başındaki beyefendinin evinde ayakkabı kutularında çıkan milyon dolarlar. Bizim valimiz dediğimiz ve çok değer verdiğimiz bakanımızın oğlunun evindeki para kasaları ve milyonlarca Dolar ile göz boyayan, benim bile ilk kez görebildiğim deste deste 500'lük Euro'lar. Kazıdıkça pislik çıkan devletin en yüksek katındaki isimlerin kirli ilişkileri. Ucu Başbakanımızın oğluna kadar uzayan iddialar.

Tüm bunlara karşın, yargıya müdahale etme. Soygunu, vurgunu ortaya çıkartan polislere görevden el çektirtme. Savcının verdiği yolsuzluk dosyalarını işleme koymama. Savcı isyan edince tepki koyma. HSYK bildirisine kafa tutma. Medyada ayrışma. TV'lerde gazetelerde kapışma. Yani öyle bir yerdeyiz ki ülke olarak, inanın önceden tebessümle bakılan, selamlar çakılan yüzlere artık şüpheli bakılmaya başlandı. Bir zamanlar baş tacı edilen Fethullah Gülen ve cemaati organize suç örgütü kapsamına sokulacak hale gelindi. Kim dindar, kim Müslüman, kim sağcı, kim dinci toz dumana karıştı. Bu noktaya gelindikten sonra, daha öncede yazdığım gibi hiçbir şey asla önceki gibi olmayacak demek zorundayım. Allah herkese sakinlik, sevecenlik nasip etsin. Başka ne diyeyim ki...

KAMİL OCAK'IN YERİNE BİNALAR KONDURULACAK

Az emek vermedik, az mücadele etmedik. Temel düşüncemiz Kamil Ocak Stadı'nın yerinde kalmasıydı. Bunun gerekçelerini haftalar boyu yazdık. Ama görevden alınan Spor Bakanı Suat Kılıç'ın ve TOKİ'nin bastırmasıyla stadın şehir dışına alınmasına karar verildi. O zaman burasının meydan olarak bırakılmasını istedik. Gündem oluşturduk, etkili de olduk sayılır. Hatta 'Tamam' denildi bize. Ama o 'TAMAM'ın ardında gizli hesaplar yatıyormuş.

Aldığımız bilgiler bunu gösteriyor. Sayın Fatma Şahin'in Bakan iken yaptığı toplantılarda TOKİ yetkilileri Gaziantep heyetini bir güzel oyalamış, sonra da gerçek niyetlerini hata geçirmek için düğmeye basmış. Umarım yanlış bilgi olur ama, hepimiz hazır olalım ki, Kamil Ocak Stadı'nın yerine 2 tane kocaman yüksek katlı devasa binalar yapılacak. Yanına da bizim ağzımıza bal çalmak için küçük bir meydan ekleyecekler. Bazı kesimleri susturmak için de bir camii yapacaklar. Böylece şehir merkezinde devasa alan işgal edilecek. Rantçılara peşkeş çekilecek. Çok fazla konuşmak istemiyorum ama, bu şehrin sahibiyim diyenlerin artık şehri değil tamamen kendilerini düşündüğüne iyice emin olmaya başladım.

FATMA ŞAHİN FAVORİ GİBİ GÖZÜKÜYOR AMA...

Siyasi partilerde adaylar hemen hemen şekillendi. AK Parti'de ilçelerin de tamamlandığı kesin gibi. Bunu haber yaptık zaten. CHP Büyükşehir'de Akif Ekici'yi karar kılınca geriye ilçeleri kaldı. Bakalım özellikle merkez ilçelerde hangi isimler üzerinde karar kılınacak. MHP ise son olarak İslahiye'yi bitirdi ve artık tam kadro yoluna devam edecek. BDP'nin ise geçen dönemlerdeki kırılganlığı ve parçalanmışlığı bu seçimlere nasıl yansıyacak göreceğiz.

Şu bir gerçek ki, AK Parti'nin Fatma Şahin ile seçimi rahatlıkla kazanacağına kesin gözle bakılıyor. Hemde ilçeler dahil. İlk bakışta Gaziantep'in değişen yapısı göz önüne alındığında bu düşünceye ister istemez katılıyorsunuz. Ama ben işlerin o kadar da kolay geçeceğini sanmıyorum. Çünkü, İktidarın özellikle yolsuzluk yüzünden sarsıldığı gerçeğini yabana atmamak lazım. Yolsuzluk olayını Türkiye'nin en ücra köşelerine kadar duymayan kalmadı. Birde iktidarın ve Başbakanın izlediği politika sonucu, yargıya ve emniyete yapılan müdahaleler, ister istemez kafa karıştırdı. Gaziantep'te Fatma Şahin'in karşısında CHP tercihini Akif Ekici'den yana koydu ise eğer, Gaziantep'te kesinlikle hareket olacağına inandığı içindir. Benim bildiğim Akif Ekici boş durmayacak, sessiz kalmayacaktır. Yolsuzluklarda, usulsüzlüklerde, kayırmacılıklarda, rant konularında rakiplerine sıkıntı yaşatacaktır. Bunu geçmişte yaptıklarından biliyoruz. MHP'de Mustafa Erzin'in saha çalışması, dağ taş dere tepe demeden koşturup hatır gönül alma teşebbüsü, AK Parti'nin hiç beklemediği bölgelerden ciddi kayıplar alacağını gösteriyor. Elbette daha çok erken. Seçime 3 ay var. Köprülerin altından çok sular akacak. Ama Gaziantep'te seçimler özellikle AK Partililer'in düşündükleri gibi kolay olmayacak.

Hepinize iyi haftalar...