Gelişim Üniversitesi ‘Sosyal Hizmet Kulübü’nce düzenlenen ‘ ‘Bir Kereden Çok Şey Olur’ isimli seminerimizde öğrencilerle bir araya geldik. Gerek bağımlılık yapıcı maddelerin etkileri, gerekse siber dünyada yaşanan suistimalleri uzun uzadıya konuşma imkânımız oldu. Gelişim Üniversitesinde görevli Öğretim Üyesi, Yardımcı Doçent Doktor Sayra Lotfi üstadımızın ev sahipliğinde öğrenciler bizi çok sıcak karşıladılar. Emeği geçen öğrencilere da teşekkür etmek istiyorum. Gelişim Üniversitesi öğrenci kulüpleri çok aktif. Üniversitede çeşitli alanlarda etkinlikler düzenleniyor. Bu konuda birçok Üniversiteden çok önde olduğunu belirtmeliyim. Biz de nazik davetin ardından Narkotik şubede geçirdiğimiz uzun yılların tecrübelerini paylaştık. Öğrencilerin, sorularıyla uzun bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşide öne çıkan konu başlıkları da bilişim suistimalleri idi. Son yıllarda internet ve sosyal medyada bağımlılık yapıcı maddelerin pazarlandığını gözlemliyoruz. Suç ve suç unsurunu besleyen en önemli mecra, internet dünyası. Sosyal medyada yüzlerce sayfada bağımlılık yapıcı maddelerin tanıtımı ve reklamı yapılmakta. Ülkemizin nüfusunun önemli oranını öğrenciler ve gençler oluşturduğu için yaklaşan tehlikenin farkındayız. Her zaman belirttiğimiz bir unsur var. Önlemek tedavi etmekten daha kolaydır. Bağımlılık yapıcı maddelerle ilgili olarak, bilinç ve farkındalık kazandırmak gerekiyor. Bunun yolu da eğitim ve seminerlerden geçiyor.

Yaklaşan tehlike; Siber zorbalık

Yeşilay ve KÜLT Vakfı işbirliğiyle düzenlenen 4. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi’nin ikinci gününde dünyada yayılmaya başlayan siber zorbalık konusu da ele alındı. Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Dinç, Türkiye’de henüz pek fazla görülmese de, yaklaşan bir tehlike olarak, siber zorbalık konusunda farkındalık oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Teknolojinin gelişimi ile birlikte hızla yayılmaya başlayan siber zorbalık, dünya nüfusunun yüzde 15’ini tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda. Yapılan araştırmalara göre siber zorbalığı yapanlar ağırlıklı olarak erkekler olurken, bu tür zorbalığa maruz kalanlar ise genellikle kadınlar oluyor.

Gece gündüz karşılaşabilirsiniz

Kongrenin “Siber zorbalık” başlıklı oturumuna moderatörlük yapan Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Dinç, siber zorbalığın geleneksel zorbalıktan en büyük farkının sayısız olması olduğunu kaydetti. Geleneksel zorbalığa insanların sayılı kez maruz kalabileceklerini ifade eden Mehmet Dinç, “Bu sayı 3-5 ya da en fazla 10 olur. Ama siber zorbalığın sayısı yok. Gece gündüz, sabah akşam her an defalarca buna maruz kalabilirsiniz. Bir kitlesi de olmayan siber zorbalığın etkisi ve zararı oldukça fazla. Aylarca devam eder ve kaçılamaz bir durumdur. Bu sebeple dünyada canına kıyan insanları bile görmeye başladık” dedi. Türkiye’de henüz pek fazla görülmese de, yaklaşan bir tehlike olarak, bu konuda farkındalık oluşturulmasında fayda olduğunu söyleyen Mehmet Dinç, siber zorbalığı daha iyi tanımlayan araştırmalar ve bu konuda bilinçlendirmeyi artırıcı çalışmaların yapılması gerektiğini bildirdi.

Oturumda “Türkiye’de Siber Zorbalık Çalışmalarının Durumu” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak ise, çocukları siber zorbalık yapan ya da buna maruz kalan ailelerin, bu konuda ne yapacaklarını bilmediklerini belirtti. Ailelerin siber zorbalık ile ilgili bilgi ve bilincinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Arıcak, “Aile ve okulların yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yerel yönetimler ve medyanın bu mücadeleye destek vermesi gerekiyor” dedi.

Zorbalar daha önce mağdur olanlar

Dr. Zsolt Demetrovics ise “Siber zorbalık” başlıklı sunumunda geleneksel zorbalık ile siber zorbalığı karşılaştırdı. Geleneksel zorbalığı agresif, fiziksel ve sözsel eylemlerin güç denemesi olarak birleştirilmesi şeklinde tanımlayan Dr. Zsolt Demetrovics, “Tekmelemek, tehdit etmek geleneksel zorbalığın belirtileridir. Geleneksel zorbalığa dünya nüfusunun 3’te biri maruz kalıyor” dedi. Siber zorbalığın ise elektronik ortamda yapıldığını vurgulayan Dr. Zsolt Demetrovics, “Rahatsız eden mesajlar ya da fotoğrafların paylaşılması, biri hakkında dedikodunun yayılması gibi konular siber zorbalık alanına giriyor. Dünyada siber zorbalığa maruz kalanların oranı yüzde 15” dedi. Siber zorbalığın görülme sıklığının henüz geleneksel zorbalık kadar yüksek olmadığına da dikkat çeken Dr. Zsolt Demetrovics, “Geleneksel zorbalığa erkekler, siber zorbalığa ise daha çok kadınlar maruz kalıyor. Her iki zorbalık türünde de zorbalar daha önce mağdur olan insanlardan oluyor” dedi.