Yüz adet sağmal anaç keçi kapasiteli küçük bir işletmeye beş arkadaş ortağız. Yıllardır özel sektörde veya devlet sektöründe çalışıyoruz, emek veriyoruz halen zengin olamadık. Ancak beş kişi bileşerek bir işletme kurabildik ki çiftlikte kiralık, malımız değil. Bu işletmede kışa hazırlık amacı ile çadır, branda ile açık olan alanları kapatma, kaba yemlerin üzerini örtme işleri vardı. Bu amaçla tanıdığımız bazı esnaf arkadaşlardan görüştük ve geçen cumartesi günü bu işi yapmak için bağlantı yaptık. Bilin bakalım ne oldu? Tam işin sabahı esnaf arkadaşlar işten kaçtılar ve gelmediler. Halbuki işleri biter bitmez paralarını peşin alacaklardı. Ve en acı yanı da bu esnaf arkadaş hafta içi beni arayıp “işsiziz, evde oturuyoruz, ekmeğe muhtacız. Ne olur bize yardımcı ol abi iş bulalım çalışalım” demişti.Cumartesi sabahı mevcut plan bozulunca gün içinde apar topar başka bir ekiple anlaştık. Sağ olsunlar gelip branda ve çadır işimizi yaptılar. Ekipte bir arkadaş hal ve hareketleri ile dikkatimi çekti. Çay içerken konuştuğumda Gaziantep Üniversitesinde Yüksek Lisans yaptığını, aslında öğretmen olduğunu ama atanamadığı için işsiz kaldığını bu nedenle de bu işi yaptığını utanarak söyledi.Aklıma yüksek lisans ve doktora yaparken yaptığım işler geldi. Apartman apartman dolaşıp kömür sattığım, Tanzanya da biriket fabrikası kurduğum, zengin arkadaşlarımın yüksek lisans tezleri için makale çevirilerini yaptığım, teknik resim ödevlerini yaptığım günler aklıma geldi.Yazık bu insanlara. Bu ülkede okuyan insanlar değer görmediği sürece biz ileriye gidemeyiz. Değil yüksek lisans, doktora da yapsak boşa. Çünkü emeğe saygı yok.