Allah var, tüm belediyelerimiz çalışıyor. En azından ellerini kollarını bağlayıp oturmuyorlar. Doğru yada yanlış bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Şimdi çalışmıyorlar desek, yalan olur…

Geçtiğimiz cumartesi günü yine çok çalışkan Şehitkâmil Belediyemizin temizlik ekiplerinden biri, Çetinkaya arkası, TCDD lojmanları ve Yasem İş Merkezi civarında yol kenarı ve sokak temizliği yapmaya geldiler. Ne güzel, temizlik ekibi gelmiş her yeri ne güzel temizliyor diye sevindiğimiz esnada birden açık penceremizden dumanlar gelmeye başladı.

Bir yer yanıyor, yangın çıktı galiba derken bir de baktım ki, 100 büroluk iş merkezinin kapısının karşısında, en az 20 aracın park ettiği bölgede, temizlik görevlisi arkadaşlarımızın topladıkları çöpleri yakmakla meşgul olduklarını gördüm.

Temizlik yapayım derken onca evin, işyerinin içini duman doldurmak bu temizlik anlayışının neresinde var, çok merak ediyorum. Buradan Şehitkâmil Belediyesi ilgili birimlerine seslenmek istiyorum. Yerleri temizliyorsunuz, iyi yapıyorsunuz da, bir yeri temizlerken bir yeri kirletmek de neyin nesidir? Yerler temiz olsun diye havayı kirletmek, onca evi, işyerini duman altında bırakmak ne kadar mantıklıdır? Bu olayın bir açıklaması var mıdır, eğer var ise bana veya gazetemize ulaştırmanız halinde, söz veriyorum gelecek haftaki köşemi tamamen size ayırmaya hazır olduğumu belirtmek istiyorum.

Mutlaka temizlik işinin böyle yapılamayacağı konusunda üst düzey yöneticilerimiz bilgi sahibidirler. Gelip görelim ki uygulamada başıboş bırakılan temizlik ekipleri, kendilerine kolaylık olması açısından bu gibi yollara başvurabiliyor. Tek ricam bu temizlik ekiplerinin işlerini yaparken çevre ve doğa bilinciyle hareket edebilmeleri adına gerekli eğitimleri almaları…

***

Gelelim bir başka konuya…

Hepimizin yüreği yandı, bu ülkenin terörle yazılmış kaderine neredeyse isyan edecek noktaya geldik. Ankarada barış mitingine katılmak üzere memleketin dört bir yanından gelen katılımcı vatandaşların bulunduğu toplanma alanına gerçekleştirilen tarihin en kanlı saldırısında 97 canımızı kaybettik…

Hepimiz acılıyız, hepimiz kederli…

Dile kolay, tam 97 eve ateş düştü. Kimi doktor, kimi öğretmen, kimi memur, kimi siyasetçi…

Hepsi de bu ülkeye kendi zihniyetlerince iyi şeylerin gelmesini istiyordu. Her şeyden önce barış ve demokrasiyi yaşamak isteyen bu insanların canice katledilmesi, hiçbir kesim tarafından kabul edilemez…

Ama gelip görelim ki bazı sığ zihniyetli arkadaşlar, olanlara iyi olmuş dermişçesine, neymiş efendim cenazelerde, cenazeleri siyasi şova dönüştürmek isteyenlerin HDP bayrakları, PKK paçavraları ile gezinmeleri sebebiyle, terör örgütü yandaşı muamelesi yaparak, ölenlerin arkasından kötü konuşmaya başladılar.

Adı “barış” olan bir mitinge katılan bir insan nasıl terörist olur, adı “demokrasi” olan bir mitinge katılan bir insan nasıl demokrasi düşmanı olur, anlamış değilim…

Bu ülkede herkes aynı şekilde düşünmeyebilir. Ama ortak paydası bulunan vatandaşlar her ne kadar farklı düşünse de, bu topraklara barış ve demokrasi gelmesi için haykırmaya gidenlere, bu uğurda can vermiş 97 vatandaşımızın arkasından kötü konuşmak, en az o bombayı patlatanlar kadar canileşmişler demektir.

Umarım bu son olur, umarım ki analar artık son kez ağlar…

Gelecek hafta görüşünceye dek, sağlıcakla kalın…