Gıda ithalatı, artan atıklar, şehirlerdeki yapılaşmayla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Muammer Bilgiç, ”Sürekli üreterek etrafı kirletiyoruz. Plastiksiz bir yaşam mümkün. Belli bir aşamadan sonra bizde dünyada zehirlendiğimizin farkına varacağız. En değerli ovalara sahibiz buna rağmen dışarıdan gıda ithal etmek durumunda kalmışız. Şehirler kimliklerini yitirdi, kimliksiz şehirlere dönüştü. Kentlerimiz üretim merkezleri değil istiflenme merkezleri haline geldi. Gaziantep’te bu şehirler arasında” dedi.SÜREKLİ ÜRETEREK ETRAFI KİRLETİYORUZSaadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi Muammer Bilgiç, İl Başkanı Mehmet İslam, Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Mehmet Karalar ve İl müfettişi Hayri Kamalı Yönetim Kurulu Başkanı Ökkeş Özekşi ile bilgi alışverişinde bulundu. Ülkemizde yaşam tarzının değişmesiyle çöp ve atık oranının giderek arttığına değinen Bilgiç şunları söyledi: “50 yıl önce bizim köylerimizde çöp yoktu. Şehirlerimizde ise yeni yeni oluşmaya başlamıştı çöpler. Çöp kaplarının evrimi de var. Varillerden konteynırlara, vinçlere doğru gidiyor. Ne için biz sürekli plastik üketmek zorundayız veya niçin biz çöp üretmek zorundayız bunu sebebi ne? Tavuğumuz ördeğimiz, atımız, ineğimiz vardı yemek atıkları onlar için gıda oluyordu, çöp olmuyordu yol arkadaşlarımızdan ayrılıp yeni bir yaşam tarzını tercih ettikten sonra plastik ambalajlar etrafımızı sardı. Plastiksiz bir yaşam mümkün. Ama plastik kısa sürede kazandırdığı için doğa dokusuna uygun üretim çok fazla kazandırmadığı için ve doğa bize yavaş olun, sakin olun dünya yuvarlak acele etmeyin dediği halde sürekli üreterek etrafı kirletiyoruz. Ama belli bir aşamadan sonra bizde dünyada zehirlendiğimizin farkına varacağız.”GAZİANTEP GEÇİCİ İSTİFLENME MERKEZİZengin ve bereketli topraklara sahip olmamıza karşın dışarıdan gıda ithalatının giderek arttığını dile getiren Bilgiç, ”Dünyayı ağıl haline getirecekler, tohum kimdeyse, gıda kimdeyse bize yiyecek verirlerse karnımız doyacak vermezlerse açlıktan öleceğiz. Buna doğru gidiyoruz. En değerli ovalara sahibiz buna rağmen dışarıdan gıda ithal etmek durumunda kalmışız. Bu giderek artıyor. İnsanlar üretim yapma bilincinide kaybediyorlar. Gaziantep’te yaşayan gençlerin en az 200 bini belkide daha fazlası toprağa buğday, mercimek nasıl ekilir bilmez, bir koyun nasıl sağılır bilmez. Biz sanıyoruzki marketler bizi hep beslemeye devam edecek. Yaşam tarzımızı değiştiriyorlar, bizi iş yapamaz, sadece android bilgisayar tablet kullanabilen nesil haline dönüştürüyorlar. Elinden başka bir iş gelmez hale dönüştürüyorlar. Avrupa’ya gidiyorsunuz nüfus dağılmış kalabalık yok. Gaziantep istiflenme merkezlerinden biri. Yani ilçeler boşalıyor, doğu güneydoğu boşalıyor ama buradada kalmayacaklar buradan tekrar gidecekler. Çünkü Gaziantep geçici bir istiflenme merkezi. Asıl istiflenme merkezi Marmara bölgesi olacak. Anadolu tamamen insansızlaştırılacak. Toprağın üzeirinde insan yoksa o toprağın mülkiyeti belli ellerin elinde olacak. Ülke sınırları değişmese bile biz sprey boyayla duvara yazacağız; ülke bizim ev kira” diye konuştu.İSTANBUL,GAZİANTEP NE ŞEHİR,NE KENTTİRBüyükşehirlerin ne kent,ne şehir olduğunu, bunların birer istiflenme merkezi olduğunusöyleyen Bilgiç şöyle konuştu:”Örneğin Gaziantep, İstanbul ne kenttir ne şehirdir. İstifleme merkezidir. Apartmanda insan yaşamaz. Apartmanda insan istiflenir. Apartman yaşam alanı değildir. Yaşam alanı reçelin yapıldığı, ekmeğin pişirildiği, turşunun yapıldığı, tavuğun kesildiği yaşam alanı budur. Apartmanda sadece derin dondurucudan ya da buzdolabından yiyeceği çıkarır pişirirsiniz. Sadece yatmak için gelirsiniz. Apartman yemek yapmaya müsait bir alan değildir. Ev üretim merkezidir, konut tüketim merkezidir. Siz evinizin avlusunda tavuk besleyebilirsiniz ama konutta muhabbet kuşu beslersiniz. Bizim kentler üretim merkezleri değil istiflenme merkezleridir. Kent konseyleri ya da çevre ile şehircilik ile ilgilenen arkadaşların bir defa en başta imar affına, imar artışına karşı çıkmaları gerektiğini düşünüyorum. Çok katlı yapılaşmaya karşı çıkmalarını ve betonu bir çöp olarak değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çöple mücadele malzemeyle mücadeleyle başlar. Betonla, asfalt çöptür. Bununla mücadele etmediğiniz zaman 70 yıl sonraya dere yatağına, bir vadiye, bir göle dökülecek. Ancak yanlışın neresinden dönülürse kardır.”BİZDE KAVİMLER GÖÇÜ DEVAM EDİYORŞehirlerin kimliksiz hale geldiğini, Gaziantep’i de son yıllarda bu şehirler arasında gördüğünü dile getiren Bilgiç, “İnşaat zengin olma aracı olarak görülüyor. Bir ihtiyaç, estetik kaygı, geleceğe yatırım olarak görülmüyor. 2200 yılında bu coğrafyada yaşayan insanlar Roma’dan, Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlıdan eserler görecek ama bugün TOKİ’nin yaptığı binaların hiçbirini görmeyecek. Onların tamamı çöp olacak. Bir bina sadece bir bina değildir aynı zamanda bir hafızadır. Avrupa’da 400-500 yıllık evler var. Kavimler Göçü bizde devam ediyor, at sırtında geldiğimiz yerde beton sırtında gezmeye devam ediyoruz. Bizde şehirler kimliklerini yitirmişler, kimliksiz şehirler görüyoruz. Aynı şeyi Gaziantep’te de görüyorum” dedi. ŞEHİRLER TEHLİKE SAÇIYORŞehirlerin tehlike saçtığını, trafik kazalarına bakıldığında ölen insanların çoğunun şehir merkezlerinde öldüğünü belirten Bilgiç, ”Motorlu taşıtların insanları tehdit ettiğini görüyorum. Bir anne çocuğunun elini bırakıyor. Şehir en başta güvenli bir ortam olmalıdır. Motorlu taşıtların yollara hakim olduğu yayalaştırılmış alanlarının az olduğu yerlerde yaşam tehdit edilmektedir. Evden çıkmanın güvensiz bir ortama geçiş olduğunu görüyoruz. Şehirler tehlike saçıyor. Trafik kazalarına bakın ölen insanların çoğu şehir merkezlerinde ölmüş. Egzoz dumanları, sanayi ürünleriyle de insanlar yavaş yavaş ölüyor. Nerde kesildiğini, nerden geldiğini bilmediğimiz yiyecekleri gıdaları tüketiyoruz. Çünkü çok büyük olunca denetim mekanizması işlemiyor. Bu da bizi üzüyor. Binaların dokusal bir uyumunun olmayışı insanı üzüyor. Gaziantep daha çok kazanmak için insanların biraraya geldiği, ne götürürsek kardır anlayışıyla inşa edilmiş bir şehir gibi duruyor.”şeklinde konuştu. Meral KINACILAR