Yerel seçimlere yaklaşık bir ay kaldı.Seçimle yatıp seçimle kalkar olduk.Adaylara arasındaki yarış her geçen gün daha da kızışsa da, yerel ve ulusal medyada gündem hep seçim olsa da,projelerden çok karşılıklı laf atışmalarının,sataşmaların,kavgaların yarıştığı klasik bir Türkiye seçim sürecini yaşamaya başladık.

Seçim süreci klasik Türkiye seçimleri gibi görünse de bu sefer çok farklı ve çok garip işliyor.

Bir yanda milyarlarca lira yolsuzlukla suçlanan ve buna rağmen halkın desteğini, oyunu cebinde bilen iktidar partisi,diğer yanda haklı bir tepki olarak yolsuzluk iddiaları karşısında seçimde iktidarın başarılı olamaması için çalışan muhalefet partileri. Bu seçimde bir taraf daha var,hepimizin bildiği üzere cemaat…

Cemaatin tüm üyelerine genelge niteliğinde AKP dışında,karşısında hangi partinin adayı güçlüyse partisine bakılmaksızın destekleyin,talimatı verildiği yönündeki iddialar gazete ve televizyonlarda haber ediliyor.Yani kısacası bu seçimde siyasi partiler ve cemaat yarışacak.Halk,bu yarışın içinde kendi kaderini kendisi tayin edecek.Ya güzel günler görecek,ya da karanlık günlerde sıkıntı çeken taraf olacak.

Geçtiğimiz haftanın siyasi gündemine baktığımda gözüme çarpan olayları da sizlerle paylaşmalıyım;

-İstanbul’da CHP’lilerin seçim çalışmalarını yaptığı esnada Sarıgül’ün otobüsünü gören AKP’liler konuşma yapmak üzere meydana giden kalabalığa ve seçim otobüsüne saldırıyor.Olay parti yetkilileri ve emniyet kuvvetlerince yatıştırılıyor.Sarıgül olayın ardından biraz önce kavga ettikleri AKP’lilerin bulunduğu seçim bürosunun önünden geçerken,onları da selamlıyor.Takdir edilecek bir hareket…

-Van’da yine AKP’liler ama bu sefer karşılarında BDP’li adayı destekleyenler var.Yine aynı mesele yine AKP yandaşlarının saldırısı,yine olaylar ve tehlikeli gerginlik,neyse ki çok büyümeden bu olay da yatıştırılıyor.Daha önceki seçimlerde AKP yandaşlarının bu kadar çok kavgalara karıştığına şahit olmadığım için sadece AKP’lilerin karıştığı olayları örnek veriyorum.

Yolsuzluk iddialarının gündemde olduğu şu günlerde,seçim yarışında kan kaybetmemek için direnen hükümet yetkilileri üsluplarını daha da sertleştiriyor, bu da doğal olarak tabanın hırçınlaşmasına,sağa sola saldırmasına sebep oluyor.Başbakan keşke Devlet Bahçeli gibi olabilse,yandaşlarını sokak olaylarından alıkoymak yerine,sert ve saldırgan üslubuyla hem kendi yandaşlarını,hem de karşıtlarını kışkırtıyor,insanlar kutuplaşıyor…

Biraz da yerel gündeme değinmek istiyorum.Gaziantep’te beklediğimden çok daha heyecansız ve solgun bir seçim süreci yaşanıyor.Muhalefet partisi ve diğer partilerin adaylarının yakındığı ortak bir sorun var.AKP adayları Gaziantep’i kazanmış,seçim bitmiş gibi dolaşıyor.Ortada bir proje,halka vaat edilen bir şey yok,basit seçim koordinasyon merkezleri açılışları,halk ziyaretleri…

Açıkça söylemem gerekirse bu seçimde CHP’nin de öyle aktif bir çalışma yaptığını söyleyemem.Geçtiğimiz seçimlerde şu anki çalışmalarından çok daha aktif,çok daha ateşli ve yarışı kazanacağından emin bir teşkilat vardı.Umarım CHP de seçime bir ay kala daha aktif çalışıp,proje ve fikirlerini halk ile paylaşır.Siz ne kadar iyi olsanız da,şehir için güzel şeyler düşünseniz de,bunu halka anlatmakta ve tanıtmakta gerekli başarıyı sağlayamazsanız,başarılı olamazsınız,bu tüm partiler için geçerli…

Gelelim MHP’ye… İl başkanlığı döneminde teşkilatı yeniden şaha kaldıran Mustafa Erzin ve diğer belediye başkan adayları,gece gündüz demeden oradan oraya,halkla kucaklaşmaya devam ediyor.Özellikle Oğuzeli,Nizip ve Nurdağı’nda çok çetin bir yarışın içindeler.

Gerek Şehitkamil, Şahinbey, gerekse de büyükşehir belediyesi için projeleri sıralayan adaylar,2 aydır sahada halka kendilerini anlatmaya devam ediyorlar. Kamuoyu araştırmalarındaki sonuçlardan da anlaşılacağı üzere Gaziantep’te oyunu yükselten tek parti MHP’dir.

Geçtiğimiz haftalarda sayın valimiz ve adaylar bir protokol imzalayıp şehrin görüntü kirliliğinden uzak bir seçim geçirebilmesi için afiş ve bayrak asmama kararı aldılar.8 Şubat,Cinderesi,Karşıyaka,Vatan ve Düztepe mahallelerindeki gözlemlerime baktığımda özellikle de BDP’lilerin bu anlaşmayı deldiklerini görüyorum.Bu konuda YSK ve emniyet güçlerimizi göreve davet etmek istiyorum.

Her parti eşitse ve her parti bu protokole sadık kalacaksa,bir an evvel şehrin muhtelif noktalarındaki çoğunluğunu BDP’nin oluşturduğu bayrak ve afişlerin kaldırılması,en azından daha adil ve daha temiz sokaklarla güzel bir seçim yaşanması adına yerinde olacaktır.

Gelecek hafta görüşmek üzere,hoşça kalın…