Gazetecilik yaşamım boyunca galiba en uzun bayram tatili geçirdik bu sene.. Herkes tatil yapar biz çalışırdık.. Bu bayram yerel gazeteciler de tatil yaptı.. Tabii sosyal medyada yine de sizleri mümkün mertebe habersiz bırakmadık.. Bu haberlerin başını her zaman olduğu gibi trafik kazaları çekti.. Türkiye’de olduğu gibi şehrimizde de yaşanan kazalarda ölüm ve yaralananlar oldu. Bunlar arasında en dramatik kaza, Nizip’te gazetecilik yapan Metin Ilıksoy’un başına geldi. Kaza haberini duyar duymaz olay yerine koşan baba, yerde yatan kişinin oğlu olduğunu görünce dünyası karardı.. 16 Yaşındaki Mert maalesef sorumsuzca araç kullanan bir sürücünün kurbanı olmuştu..
Yeri gelmişken bu trafik işinden ve yeni tamamlanan Mezarlık kavşağından bahsetmek istiyorum.. Şu bir gerçek, Gaziantep trafik konusunda her geçen gün düzeleceğine tam aksine kötüleşiyor.. Geriye gidiyor resmen.. Planlar yeterince çözüme üretmiyor.. Projelerin bazıları mevcut sıkıntıyı çözmeden çok, görsellik adına değer katıyor.. Yani sorunları çözmeye yetmiyor.. Kavşaklar yapılıyor ama hepsi çözüm üretmiyor.. Son olarak çok ümitli olduğum ve yapılacağı haberiyle birlikte öve öve bitiremediğim Mezarlık kavşağı, maalesef yaşanan soruna çare olamadı. Karayolları yetkilileriyle görüşmüştük oysa.. Üst kısmı genişleteceklerdi ve genişletmişler zaten.. Ama asıl hastalığın olduğu o üst kısma teşhis ve tedavi konusunda yetersiz kalınmış.. Çünkü altta zaten sıkıntı yoktu, bitip de trafiğe açılınca, gidip bizzat yaşayınca bizlere “DAĞ FARE DOĞURMUŞ” dedirtti. KALABALIK CENAZELERDE YİNE AYNI SORUNLAR YAŞANACAKBurası için asıl hastalık şuydu; Zeugma Müzesinden mezarlığa ve otogara dönüşünde, Otogar yönünden gelenlerin Çıksorut istikametine gidişinde, Küsget tarafından ise Çıksorut ve Nizip caddesi yönüne dönüşlerinde sıkıntılar yaşanıyordu.. Radikal çözüm gerekirken ve ortada çıban gibi duran iki benzin istasyonunun kaldırılmasıyla birlikte çok daha kapsamlı bir kavşak yapılabilecekken, tam tersi gerçekleşti.. Tek işe yarar değişiklik, ışıklara takılmadan Müze ve Küsget yönlerinden gelen araçların ışıksız olarak U dönüşüyle geldikleri yönlere gitmesi olmuş.. Doğrusu şaşırdığımı söylemeliyim.. Şimdi kalabalık cenazelerde müze tarafından yolundan gelenler yine 2 araçlık yolda çile çekecek, ki bayram öncesi ve sonrasında bunu bizzat yaşadık. .. Küsget yönünden de geldim ve Çıksorut tarafına dönmek istediğimde eskisinden hiç farklı bir şey olmadığına şahit oldum..

KENT MERKEZİNDE TRAFİK İÇİN SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ

Gaziantep’te trafik gerçekten iyice berbat hale dönüştü.. Yetkililer lütfen bu serzenişimizi hoşgörsünler.. Çünkü yaşayanlar olarak yazıyorum bunları.. Tedbir ve çözüm yönlü doğru kararlar alınamıyor maalesef.. En iyi yaptıkları iş, kuytu bir yere saklanan radarlı araçlarla ceza yazmak.. Denetlemenin yeri ve zamanlaması da yanlış yapılıyor.. Trafiğin en yoğunluklu olduğu güzergahlarda trafik kontrolü yapılınca, haliyle yavaş akan trafik daha da yavaşlıyor.. Son zamanlarda emniyet kadrosuna yeni katılan gençlerin deneyim kazanması için şehrin merkezinde en yoğunluklu saatte araçların durdurulup kontrol edilmesi de işin cabası..Bir şey daha var tabii.. Gaziantep trafiği için artık sözün bittiği yerdeyiz bu kesin.. Sola dönüş yasaklarında yeni bir şeyin farkına varıyoruz artık.. Belki yasak konulan o cadde veya bulvarda rahatlama oluyor ama, bu yasak nedeniyle diğer güzergahlardaki yığılma ve kilitlenmenin hesaba katılmadığı anlaşılıyor.. Zaten il dışından gelenlerin en şaşırdığı ve tepki verdiği bu uygulama oluyor.. Benzinin tavan yaptığı ülkemizde araçların şehir içinde tur attırılmasının verdiği kayıp bir yana, sinir sisteminin zirveye ulaşması da işin başka boyutu.. Hele kent merkezi, hele Karagöz.. Aman Allahım burada bir kaza veya tıkanıklık olmaya görsün.. Geçenlerde Mehmet Paşa Camiinin önünden Şırahanına tam 65 dakikada gidebildim.. Yaya yürüsem 5 kez gider gelirdim aynı istikamette.. Sadece Karagöz değil elbette işkence caddeleri ve kavşakları.. Eski doğum evi kavşağı, Başkarakol, Maanoğlu, Sigorta kavşağı, Kalyon kavşağı, Çetinkaya ve Grand kavşakları, Metro kavşağı, Şehreküstü kavşağı, Üniversite kavşağı… İnönü caddesi.. Nereyi saysam ki.. Hepsi dökülüyor resmen..KORNA İLE KONUŞAN ARAÇ SÜRÜCÜLERİSanırım 2 yıl önce yazmıştım, bu gidişle şehirde trafiğe tek-çift plaka uygulaması getirilebilir diye.. Herhalde artık zamanı geldi,hatta geçiyor bile.. Çünkü artık Gaziantep trafiğe boğuluyor.. Keyfi park etmeler, özellikle de kavşaklarda araçlarını bırakanlar.. Salt onlar yüzünden, hatta bir araç yüzünden arkada yüzlerce metre kuyruk oluşuyor, ama adamların umurunda değil.. Kornaları söylemiyorum çünkü bu şehirde araç sürücüleri korna ile konuşuyor.. Hele toplu taşım araçlarıyla taksiler.. Yıllardır yazarım bu araçları kullanacak olanların salt ehliyeti ve direksiyon kullanıyor olmaları yetmez, toplum psikolojisini bilmeleri gerek. İnsanları nasıl davranmaları, trafikte nasıl hareket etmeleri, korna konusunda kesinlikle eğitim görmeleri gerek diye.. Hala yazıyor isem, demek ki bir santim bile bile yol alınmamış..O MOTOSİKLETLER VARYA O MOTOSİKLETLERSadece o mu ki, bu şehirde kornalar ile konuşularak gürültü yapanların sorumsuzluğu.. Bence Gaziantep, her türlü gürültünün özgürce yapıldığı bir şehir oldu.. Üstelik bırakın geceleri ve meskun mahalleri, o silahların gündüz bile kent merkezlerinde özgürce sıkıldığı, Havai fişeklerin gece yarılarından sonra atıldığı şehir. Düğün konvoylarının klakson sesleriyle uyuyan güzelim çocukları, yaşlıları, hastaları yatağından fırlatan şehir.. Bu şehir geceleri özellikle imarlı kesimde lüks motosikletlerin hız ve gürültü yaparak insanı çılgına çevirenlerin şehri.. Adamlar o kadar uyanıklar ki, o motor gürültüsünü Valinin oturduğu evinin önünde yapmıyorlar tabii.. Bizim Leyla kaç kez yazdı ama göstermelik bir iki denetim, ondan sonra herkes serbest.. Müzikleri, araçların son sesine kadar açarak gitmelerine artık bir şey demiyorum.. Düşünün artık bizleri bile bunlara alıştırdılar..

EMNİYET MÜDÜRÜMÜZ BU MESAJI GÖRDÜ MÜ ?Okurlarımız arasında bizlere sorun iletenlere her zaman saygıyla bakmışımdır.. Gaziantep üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Cuma BOZKURT da bunlardan birisi.. Hiç kişisel bir talebi olmamıştır bu zamana kadar. Yazdıkları hep doğru çıkmıştır. Yetkililere ulaşmaya çalışır önce. Baktı olmuyor bana yazar.. İşte yine yazmış.. Sizlerle paylaşacağım bu konuyu, çünkü hepimizin ortak sorunu.. Zaten bu haftaki konumuzun tam mihenk noktasını oluşturmuş.. Tabii asıl mesele, şikayetine karşılık bulamayınca Sayın Emniyet Müdürümüz Faruk Karaduman’a doğrudan mesaj attığını söylemesi.. Ama yine değişen birşeyin olmayışı.. Benim biraz tuhafıma gitti bu bilgi. Çünkü Sayın Karaduman bildiğim kadarıyla duyarlıdır, hele bir bilim adamından gelen mesajı yok sayması imkansızdır.. Onun için buradan paylaşmayı uygun görüyorum. Buyrun birlikte okuyalım:

“Ökkeş bey iyi bayramlar. Daha önce mahallemize kasis talebi ile ilgili belediyeden çözüm bulamayınca size yazmıştım, yardımınız ile çözülmüştü. Sizi ilgi ile takip ettiğimi sevdamızım ortak olduğunu "Antep" belirtmek isterim. 155 den çözüm bulamadığım ve son çare olarak direkt Gaziantep Emniyet müdürüne attığım bir mesajı sizinle de paylaşmak istiyorum, bir cümle ile de olsa yazılarınızda değinirseniz sevinirim...

.......Sayın müdürüm. Sizin göreve gelmenizden önce devam eden fakat çözüm bulunamayan bazı hususlar vicdanımızı yaralamakta ve bizi ümitsizliğe sevk etmektedir. Ben "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" yaklaşımını kabul etmeyen ve vatanseverlik ile bağdaşmayan bir yaklaşım olarak görüyorum. Başkasının şikayette bulunmaması beni bağlamıyor ve "susmanın suça iştirak olduğunu" bilmekteyim. Ben 155'i aramaktan bıktım usandım ve çözüm de bulamadım. Fakat sizden hakikaten çok ümitliyim. Daha önce yapmış olduklarınız ile ilgili bir araştırma yaptım ve size yazmaya karar verdim. Binevler Mahallesi'nde ikamet ediyorum. İstisnasız her gece 12.30-03.30 arası sanki savaş varmış gibi silah sıkılıyor. 81056 nolu sokakta bulunan Kirazlık talebe yurdunun arkasındaki "Sevcan Sitesi" ve yine aynı yurdun karşısında bulunan "Aksoy Rezidans". Silahlar bu iki yerden sıkılıyor. 155 den bana söylenen "silahlar sıkılınca arayın, ya da biliyorsanız sıkan kişileri gelin şikayette bulunun" başka da yapacak birşey yok. ALLAH aşkına sayın müdürüm silah sıkan kişileri tespit ve takip vatandaş olarak benim mi işim. Ben yerine kadar söylüyorum, her gün diyorum, bir iki saatlik takip ve izleme ile emniyetimiz bunu yapamaz mı, her 155 ile görüşmem de ümitsizlik daha da artırıyor, resmen azar işitiyoruz. Sürekli reklamların yapıldığı "çocuklarınıza polisi sevdirin, korkmamalarını sağlayın", valla ben kendim bile korkuyorum çocuklarıma nasıl öğreteceğim bunu. Sizden beklentim yüksek ve ümit ediyorum ki bu meseleyi çözersiniz. Şunu da söyleyeyim 2 ay öncesine kadar silah sıkılan "Aksoy Rezidansda" bir de polis memuru oturuyordu, üstelik resmi bir emniyet arabası ile geliyordu. Bir diğer sorunumuz, patlak eksozlu, kulakları sağır edecek motorsiklet sesleri. O da her gün 23.30-00.30 arası Abdullah Aksu bulvarı eski mns mobilya kavşağı (çevik kuvvet yol ayrımı da deniyor) ile rasaf yolu arası (yolda mobese de var), hepimiz yataktan fırlatacak şekilde geçen motorlar. Eğer kamuoyu vicdanında yara oluşturan, kolluk kuvvetlerine güvenimizi zedeleyen bu hususlar ile ilgilenirseniz çok memnun oluruz. Teşekkür ediyor iyi çalışmalar diliyorum. Doç.Dr.Cuma BOZKURT. Gaziantep üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR