Çocukluğumuzun geçtiği dahası ilk gençlik yıllarımıza tanıklık eden Gaziantep, günümüz koşullarının dayattığı eğreti şehir gerçeğinden daha farklı anlamları bünyesinde biriktiriyordu.Değil gülmeyi, tebessüm etmeyi dahi unutmuş caddelerin kuşattığı, buz kesmiş binaların üzerinize abandığı, asık suratlı Gaziantep yoktu, bu şehrin geçmişinde.Sabahla akşamın serinliğini gecenin rengi tamamlıyordu o vakit.“Eskiden hatır, gönül vardı” derler ya hani. Çoğunuza klişe gelen ancak geçmişle bugünü mukayese ettiğinizde yaşanan toplumsal erozyonun görkemli boyutunu ölçme şansınız olacaktır. Sokaklara, caddelere, binalara rengini veren onu güleryüzlü kılan o sihir neyin nesiydi?Bu çok boyutlu bilmecenin ve sizi sarıp sarmalayan gizemin cevabı, insanla mekân arasındaki sarsılmaz ilişkidir. İnsan ve mekânın ayrılmazlığı, duvarlara kadar sinmiş olan insan siluetleriyle birlikte yaşar.Gaziantep’in yakın tarihini ve sosyalitesini irdelediğinizde kimi simge isimlerin bir kaç adım daha önde telaffuz edildiğini görecekseniz.Antep Harbi kahramanı amcasından dolayı “Çete” lakabıyla anılan Ali Erkurt (Çete Ali)’un “Lezzet Lokantası” nı insan ve mekân birlikteliğinin en önemli örneklerinden biri olarak tespit ediyoruz. Suburcu’nda (1955 – 2008) yılları arasında kesintiye uğrayan dönemlerde dahil olmak üzere 50 yıl hizmet vermiş bir lezzet durağıydı.Aslında lezzet lokantası’nın tarihsel kökleri Çete Ali’nin büyük ağabeyi Çete Mamet (Mehmet Erkurt)’un Diyarbakır’daki Yoğurt Pazarı’nda işlettiği mekana kadar uzandığı biliniyor 1966 yılında ebedi aleme göç eden Çete Mehmet’in Diyarbakır’ I çözüp bağlayacak kadar saygın bir şahsiyet olarak tanınıyor olması bir anlamda onun işletmeci dehasıyla da ilişkilidir.Ali Erkurt (Çete Ali)’un bir diğer kardeşi Çete Şükrü adıyla bilinen Şükrü Erkurt’tur.Çete Şükrü, eski Gaziantep’in gece yaşayan en önemli eğlence bölgesi olarak bilinen İstasyon caddesinde, şimdilerde “Demokrasi Meydanı” olarak adlandırılan alanda “Konya Lezzet Lokantası”nı işletiyordu.İçkili yazlık mekân olarak hizmet veren “Konya Lezzet Lokantası” bahçeli ve havuzlu şirin bir mekân olarak Gazianteplilerin hafızalarında uzun süre yer etmiştir.Çete Şükrü’nün yine kışlık – içkili mekân olarak işlettiği şehir merkezinde ayrı bir yeri daha vardı.Ali ve Şükrü Erkurt kardeşlerden, oğullara oradan toruna kadar uzanan kebapçı ve lokantacı 3. kuşak aynı mesleki kolda iştigal etmektedir.“Lezzet Lokantası” Gazianteplilerin sadece karın doyurduğu bir yer değildi. Dostların buluşma ve meşveret olma mekânı, tatlı sohbetlerin havada uçuştuğu, anıların tekrar tekrar demlendiği adeta bir tiyatro sahnesiydi.Meclis adabı bilmişlerin şakaları, nükte erbaplarının ince zekâsıyla birleşiyor, Gaziantep’in şirmen olarak tabir edilen dil yapısı oracıkta canlı bir sanata dönüşüyordu.Günümüzde eşine ender rastlanan dostluklar o insanları ölüm ayırana kadar sürdü. Ali Erkurt’tan, Mehmet Abuşoğlu’na, Orhan Günerten’den, Şükrü Erkurt’a, Hasan Durmaz’dan, Şükrü Budumlu’ya kadar uzanan o sağlam dostluklar, babadan oğla uzanan manevi bir miras olarak teberik kültüründe yaşamaya devam ediyor.Bahse konu o neslin arkadaşlıkları ve dostluklarını kuşatan maneviyatla ilgili olarak bizzat yaşadığım ve tespit ettiğim realiteyi yazıma aktaracağım.Babam Hac farizasını yerine getirmek üzere Mekke’de bulunduğu sıra biz Ali Amcayı (Ali Erkurt) kaybetmiştik. Hac dönüşünde bu kaybı babama nasıl duyuracağımızı düşünüyorduk. Nitekim yol yorgunu babam eve ayak bastığı birkaç dakikalık hoşbeş faslından sonra, bütün cesaretimi toplayarak ona üzücü bir haberimin olduğunu söyledim. Daha ikinci cümleye başlamama fırsat vermeden, babam sözün gerisini kendisi getirdi.“Ali Amcan değimli?” dedi. Birdenbire salonda buz gibi bir hava esti. Duygu sağanağının altında ıslandığımız o anların akabinde babam naklediyordu.“Kâbe-i Muazzama’dayım. Bir ara mızganmışım, uyku ile uyanıklık arasındaki o hayal çizgisinde Ali bembeyaz bir ehramla önümden geçti. Kan-ter içinde kalmıştım, uyandım. Eyvah Ali’yi kaybettik diye kendi kendime itirafta bulundum. Yani bana tebliğ edildi, biliyordum” dedi ve hıçkırıklara boğuldu.Kardeşten öte dediğimiz bu dostlukların, yalansız, riyasız, art niyetsiz yaşanan bu arkadaşlıkların ve insan kardeşliğinin bugün erozyona uğrayan toplumsallığımıza verdiği o ince mesajın derinliğini iyi tahlil etmekte birey anlamda ve toplumsal bütünlüğümüz tahtında yararlı görüyorum.Gaziantep’in damak tadına yarım asrı aşkın bir süre mührünü vuran “Lezzet Lokantası” bir ekol olarak Çavuşoğlu ve İmam Çağdaş’la birlikte 3 büyükler olarak anılır olmuşlar, dönemin Belediye Encümen kararlarındaki gramaj ve fiyat belirlenmesinde doğrudan baz alınmışlardır.Kambur Ökkeş, Şef Ahmet, Tüccar Şükrü ve Kebapçı Ramazan gibi sayısız ustanın yetiştiği bir mekân olarak belleklere kazınan “Lezzet Lokantası” bilgi, birikim, ustalık ve maharetin yanında mesleki adap ve edeplenmeninde ta kendisidir.“Çete” lakabıyla tanımlanan ve kuşaktan kuşağa aktarılan bu hitap şeklinin zaman içinde mevcut soyisminin de önüne geçtiği görülmüştür.Ali Erkurt (Çete Ali)’un soy geçmişiyle ilgili olarak dipnotu bu kısmi araştırmamıza aktaralım. Anabaşı Sülükçüoğullarına, bababaşı Kundoğullarına dayanır.Sabuncuoğullarından Eblehan’da mukim Antep Harbi Gazisi Ökkeş Efendi’nin kızı Nebile hanımla hayatını birleştirmiş bu evlilikten Ömer, Ökkeş, Fatma ve Ganime adlı dört evlat sahibi olmuştur.Kayınbiraderi, Gaziantep Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Özsabuncuoğludur.Lezzet Lokantasıyla birlikte dönemin diğer bilinen ve kayda değer lokantaları olarak Şişli Kazım adıyla bilinen Kazım Alıcı Fehmi Usta’nın İmren Lokantası, Arif Tanrıtanır’ın (Tanrıtanır Lokantası), Mehmet ve Sabri Ölçal kardeşlerin Merkez Lomantası, Eski Postane civarındaki Kebapçı Sakıp Ustanın (Sakıp Ölçal) Meşhur Lokantası ile Çavuşoğlu ve İmam Çağdaştır.Tamamı aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden bu lokantalardan günümüzdeki ayakta kalan son temsilci sıfatıyla İmam Çağdaştır.Bir hoş sada bırakarak anılarımızda yer tutan Çete Ali (Ali Erkurt)’ye Allah’tan rahmet dileyerek mekân ve insan ayrılmazlığının bu önemli simge karakterinin anısı önünde tazimle eğiliyoruz.Kaynak Kişiler: Mehmet Abuşoğlu ve Ökkeş Erkurt