Kendini gırgıra alabilen olgun insandır diyesim geliyor. Hele de şu sıkıntılı salgın günlerinde, hele de bilinçli iyimserliğin, strasle başaedebilmenin, morali yüksek tutabilmenin önemli olduğu günlerde insan iciddiyeti bozmadan kendini gırgıra alabilmeli. Öyle de oluyor zaten. Farkındaysanız insanlar ya bir gerçekten hareketle,ya da imgelemlerinden uydurdukları bir takım fıkralar icade ediyorlar. Bunların bir kısmı face boot’lara falan yansıyor bazıları dilden dile anlatılıyor.Belki gözünüzden kaçmıştır diye hoşuma giden ve de İngiltere de gerç ekleşmiş birisini yani fıkra gibi bir gerçeği, ya da gerçek gibi bir fıkrayı anlatayımAdal yorgun argın eve gelmiş. Normkalda güler yüzlü eşi tarafından karşılanmıştır! Bir duş alıyor,birazcık dinleniyor. Akşam yemeği zamanı…Masayı kuruyor hatuncağız, yemekler sunuluyor. Amad bir iki lokma aldıktan sonra, başlıyor söylenmeye: “ Çorbanın tuzu fazla, et iyi pişmemiş, ekmek büyama ursan başımı yaracak.. Salata berbat….Kadıncağız hiç ses etmeden öteki odaya çekiliyor. Telefon ediyor ilgili sağlık kurumuna: : “Sevgili kocacığım benim için ne güzel yemekler yapmış, her zamanki gibi salatkası da harikaydı…fakat ben hieçbirisinden zevk almadığım gibi, koku da duymadım,,hiçbir şeyi lezzeti yok…tüm lezzet duygun yok olup gitmişti sanki…-Hamfendi adresiniz ?Kadın aderisi veriyor. Az sonra dadi dadi,dadiiiii ambulansla mnaskeli bir sürü adam gelip kadını, kocasına bile göstermeden , onunla konuşmasına bile izin vermeden, maskeleyip , sedyeleyip ambülansa atıyorlar ve on dört gün karantina !Soruyorum:: Bu zeka oyununda kim kârlı ?