Kıymete geçmeyen ikram, tükenir. Az görülen sevgi, daha azalır.

Sitemle, tenkitle, küsme çoğalır. Elde sadece bir, dondurma kalır.

Eski tartışmayı, ısıtmak yanlış. Süren bir dostluğa, kalır mı alkış?

Dedim ki dedin ki, tatsız bir yarış. Bencil bir tepeden, olaya bakış.

Bazı insanları, mutluluk sıkar. Ummadık kavgalar, hep ondan çıkar.

Diktiği ağacı, kendisi yıkar. Tepesi atarsa, her şeyden bıkar…

Birinin sağ kolu, olmak çok zordur. Kendi sağ kolunu, vermek gibidir.

Kararsız insanın, ateşi kordur. Her gelişi sanki gitmek gibidir.

Bir düşünür: 'Cömertlik bir kuruntudur, veremediklerimiz yanında;

verdiklerimiz daima hiç kalır, azımsanır' demiş. Ne kadar doğru bir söz…

Birini uzun süre sırtında taşırsın, yorulunca indirirsin. Taşıdığın süre kıymete geçmez, indirmene gücenir. Cebindeki paran azsa, çay ve börek ısmarlarsın, yemek yedirmedin diye, küsen dostlara rastlanır…

Dostlarını gideceği yere yıllarca arabanla taşırsın. Bir gün işin çıkar, minibüsle gitmesini istersin. Sanki hiç arabana almamışsın gibi, sana kırılır ve sana günlerce tavır koyarak ve surat asarak, öcünü alır…

Bir dernekte, bilginle, sanatınla, bir etkinlik yaparsın. O derneğin adına ve şanına, bir kat değer katarsın. Örnek gayret ve çalışmanla, yeni ufuklar açarsın.

Övülmek şöyle dursun, bir teşekkür bile almazsın…

Kıymete geçirilen gayret, sürdürülmeye değer. Küçümsenmeyen cömertlik, artmaya değer. Kimse kıymet bilmiyor, az buluyorsa eğer, saklarsın, mirasın makbule geçer…

Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…