Kaybedilen zamanı daha mutlu ve daha başarılı olabileceğimiz anlara ayırmalıyız. Aşağıdaki vakit kayıpları aklıma ilk gelenlerdir. Sizin aklınıza gelenler bu listeyi uzatacaktır. 1- Ne zaman geleceğinden emin olmadığımız bir otobüsü, uzun süre durakta beklemek. Mecbursak ve paramız azsa çaresiz bekleriz tabi. Fakat paramız varsa ve gideceğimiz yerde acil bir işimiz varsa, hemen bir taksiye atlamalıyız. Üç beş kuruş keseye kalsın diye ömür boyu yollarda ne kadar çok zaman kaybederiz değil mi? Üstelik oflaya puflaya ve ziçin için eriyerek ve üzülerek. 2- Kırtasiye biriktirmek.Bazı insanlar aşırı derecede arşivcidir. Kendileri için önemli saydıkları her şeyi, her evrakı ve her belge ve dokümanı biriktirirler. Üstelik onlarca fazla fotokopisini alarak ve yedeğini de saklayarak. Bu konu yerine ve önemine göre bir ölçüde önemli ve gereklidir. Fakat aşırısı bence fuzuli işlere girer ve müthiş vakit kayıpları yaratır. Bu tip kişilere arşivci ve fuzuli işler müdürü demek belki daha doğrudur. Sakladıkları belgeler belki başkalarının işine yarar. Fakat arşivcinin ömrü kısmen de olsa boşa geçmiş sayılır. Dikkatli bakarsak böyle insanları hemen fark ederiz. Fazla ve yersiz kırtasiye ömürden çalınan zaman sayılır. 3- Çok ve yersiz konuşmalar. Nerede kim kimlerle çok ve yersiz konuşuyor ve sözü durmadan uzatıyorsa, orada vakit kaybı uzar gider ve fuzuli konuşmalar fuzuli işler haline gelir. Üstelik dedikodu kaçınılmaz olur. Çok konuşan insanlar filozof bile olsalar, konuşma uzadıkça er geç pot kırarlar. Az, öz ve yerinde konuşup, kalan zamanı daha mutlu olaylar için kullanmalı. 4- Tartışmalar, münakaşalar, kavgalar. Ömrümüzden, huzurlu günlerimizden, işimizden, gücümüzden, moralimizden ve sağlığımızdan neler koparır ve çalar değil mi? Her tartışma, münakaşa ve kavga, hem acı veren bir fuzuli iş, hem de bizi pişman eden bir vakit kaybıdır. Bunu yapmamalıyız. Evet bazen mecbur kalırız. Bu olumsuz durumların içinde ansızın kendimizi bulabiliriz. Fakat hemen aklımızı başımıza toplayıp, olumsuz ortamı ve durumu bir anda kısa kesmek için elimizden geleni yaparak, kendimizi sürtüşmelerden uzaklaştırmalıyız. Ömür boyu bulundukları ortamda hep sürtüşerek, geçimsiz ve kavgalı bir şekilde yaşayanlar, sonunda saf dışı kalırlar. Hiçbir işe yaramayan kötü bir insan olurlar. Onların yaşadıkları hayat değildir. Istırap çekerek yaşarlar ve başkalarına acı çektiriler. Kiminle neyi, ne zaman, ne kadar ve nasıl konuşacağımızı iyi saptamalıyız. 5- Zıt fikirli ve farklı hobileri olan insanların sonuçsuz kalan paylaşım çabaları Ünlü şairimiz Can Yücel "En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir" demiş. Ne kadar doğru ve anlamlı bir tespit değil mi? Fikirleri, değerleri ve hobileri birbirine çok zıt insanların kendilerini zorlayarak sürekli iletişim içinde kalarak bir şeyler paylaşmaya çalışmaları ne kadar boş ve anlamsız bir çabadır. Neticesi hep hüsran ve hayal kırıklığıdır. Fuzuli iştir. Vakit kaybıdır. 6- Aşırı titizlik. Bazı insanlar aşırı titizdir. Her şeyin mükemmel olmasını, her şeyin her zaman yerli yerinde olmasını ve durmasını isterler. Ayrıca aşırı hijyen hastasıdırlar. İki de bir ellerini sabunla yıkayıp, herkese de elleri pismiş gibi davranırlar. Hijyene, tertip ve düzene herkesin dikkat etmesi aklın gereğidir. Fakat bu davranışın aşırısı hastalıktır, vakit kaybı ve gerginlik yaratır. Ve kimseyi mutlu etmez. Ne kadar uğraşırsak ve dikkat edersek edelim, her zaman her şeyin mükemmel olması mümkün değildir. Mutlaka eksikler ve bazı hoş görülmesi gereken hatalar olacaktır. Vücudumuz da elimizde olmadan ve farkına varmadan aldığımız bazı mikroplara karşı kendisini korur merak etmeyin. Alyuvarlar ne güne duruyor. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...