16 Kasım 2014te bu köşede 'Doğuluların Dayanışması' başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Okumayanlar arşivden bakabilir. Konu, Gaziantepteki ekonomiye dayalı gelişmelerin sosyolojik ve psikolojik etkileriyle, sebep-sonuç ilişkilerinin analiziydi.. Örnek verirken Doğulu iş adamlarının birbirine daha bağlı, daha dayanışma içinde olduğunu söylemiş, Gaziantepli iş adamları ve sanayicilerin ise tam tersini yapar duruma geldiğini ifade etmiştim.. Birkaç paragrafını hatırlamak gerekirse;

1- Doğulu iş adamlarının en çok beğendiğim yönleri, işleri kötüye giden, yardıma muhtaç olan hemşehrilerine sahip çıkmaları.. Bunun tersi büyümek isteyenler için de girişimlerde bulunuyorlar.. Hemen el ele veriyorlar, toplantılar düzenliyorlar, işi kötüye giden veya zora giren hemşehrilerine maddi destek sağlayıp ortam yaratıyorlar.. Onların tekrar toparlanmasına katkıda bulunuyorlar..Büyümek isteyenlere ise yol gösterip önünü açıyorlar..

2- Bunları gören ve yaşayan birisi olarak, Gaziantepin yerlilerinin, yani şimdi moda tabirle BEYAZ ANTEPLİLERden bir iş adamının zor duruma düştüğünde, onun başına neler geleceğini de çok iyi görenlerden birisiyim.. Çok acı ama tamamen gerçek olan şey, Antepli bir iş adamı sıkıntıya girdiğinde etrafında kimsenin kalmayışıdır.. O iş adamına destek verip ayağa kalkmasını sağlamak yerine, yine bazı Antepli ağa - babaların ilk iş olarak hemen zor durumdakinin fabrikasını veya işyerini ele geçirme planları yapmalarıdır.. Hemen senaryolar yazılır, haberler salınır, güya destek görüntüsü adı altında, adları belli malum isimlerle pazarlığa girişilir ve belki de birkaç sanayicinin desteğiyle ayağa kalkabilecek o firmalar ucuz fiyatlarla ele geçirilir.

3- Onun içindir ki, Doğulular el ele vererek güçlenirken, yardımlaşıp hemşehrilerini ayağa kaldırırken, Gaziantepliler dediğimiz şehrin önde gelenleri veya işleri düzgün olanlar, böyle şeyleri tersine uygulamaya geçerler.. Bu nedenledir ki, Doğulular güçlenip siyasette, ekonomide, sosyal faaliyetlerde söz sahibi olurken, kendilerini Antepli sayanlar her geçen gün Anteplilikten uzaklaşıyorlar.. Oysa gerçek Anteplilik, dayanışma ruhuyla beden bulmuştur. Yardımlaşma, fakirlere, kimsesizlere el uzatma, destek olma beraberinde gelir.. Kent Milliyetçiliği vazgeçilmez bir inanç abidesi gibi tarih boyunca iliklerimize kadar işlemiştir.. Ne var ki, artık o duygulardan eser kalmamıştır.. Bencilleşilmiştir.. Bir zamanlar gören gözler, görmezleşmiştir.. Duyan kulaklar duymazlaşmıştır.. Gaziantep şehir olarak artık kimsenin umurunda değildir.. Varsa yoksa BEN EGOsudur.. Vahşi Kapitalizm her yanımızı sarmıştır.. BİZ kavramı önemini yitirmiştir.. Şehrin sorunlarıyla ilgilenilmez, kültürüyle, tarihiyle, gelenek ve görenekleriyle bırakın kendilerinin ilgilenmesini, çocuklarına bile aşılamaz olmuşlardır.. Yaptıkları en büyük beceri, bol bol şikayet etmek, kapalı alanlarda dedikodu yapmak, dışarda seslerini çıkarmamaktır..

YAPTIĞIM ÇAĞRI TERS TEPTİ

Ve nihayetinde son olarak, geçen hafta yine ekonomik konuları dile getiren bir yazı yazmış ve özellikle bazı firmaların zor durumda olduğunu, bankacılarla ciddi sorunlar yaşandığını ifade etmiştim. Birde çağrıda bulunmuş, tüm Oda başkanlarının harekete geçmesi gerektiğini, bankacılarla zor durumdaki firmaları gerekirse bir araya getirip sorunların biran önce çözüme kavuşması için rol üstlenmelerini önermiştim..

Ne varki kimseden ses çıkmadı. Özellikle Sanayi ve Ticaret Odalarından.. Ama bu sessizliği GTO eski yöneticisi Tayfun Aygın bozdu ve sosyal medyada yazarak sıkıntıların çok ciddi olduğunu, odaların firmalara destek olmaları gerekirken, bunların içinde GTO başkanı Eyüp Bartıkın zor durumdaki firmaların fabrikalarını ucuza kapatmak istediğini iddia etti. Tayfun Aygın isim de vererek Beslen makarnanın fabrikasıyla, Ahmet Mutafoğlunun Akteksinden bahsetti.

Bu iddialar çok ciddiydi, çünkü söyleyen eski oda başkan yardımcısıydı. İddianın muhatabı ise yeni oda başkanıydı. Üstelik benim tam da 3 ay önce doğuluların dayanışması yazısında Gaziantepliler için verdiğim örneklerle müthiş uyuşuyordu.. Söz konusu kişinin oda başkanı olması işin ciddiyetini arttırıyordu.. Elbette gözler Eyüp Bartıka çevrildi. Beklentimiz sosyal medyayı iyi kullanan bir oda başkanı bu iddialara sessiz kalmaması yolundaydı.. Çünkü Türkiyede Bakanlar dahil siyasiler sosyal medyada birilerinin kendileri hakkındaki iddiasına anında cevap veriyor, gerekiyorsa yalanlıyordu..Maalesef Sayın Eyüp Bartıktan hemen ses çıkmadı..

BU AÇIKLAMADA ÇELİŞKİLER VAR

Sonunda Tayfun Aygının iddialarının 3üncü günü Sayın Eyüp Bartık açıklama yapma gereği duydu. Ancak kendisi hakkındaki iddiaları çürütecek, tatmin edici bir açıklama yerine, gazetemize bunu niye haber yaptınız dercesine gazetecilik dersi vermeye kalkışması ilginçti.. Hele iddiaların Akteks bölümündeki açıklama, adeta ipucu veriyordu gizli pazarlık yapıldığına dair.. İsterseniz bir okuyun, devamında söyleyeceklerime bir bakın:

-Akteks firmasının yeri ile ilgili iddia ise hem bilgiden hem de iyi niyetten yoksun bir iddiadır. Ne iddia edilen rakamlar, ne de süreç iddia edildiği gibi gerçekleşmemiştir. Zira Akteks Akrilik İplik San. ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı söz konusu arsa; muhtelif banka ve alacaklılar tarafından üzerine toplam 130 milyon USD ipotek ve haciz konmuş, normal satışın mümkün olmadığı, ancak cebr-i icra yoluyla satışın mümkün olabileceği bir taşınmazdır. Bizim buradaki rolümüz; Akteks firmasının yetkilisi Ahmet Mutafoğlunun talebi ile tıkanmış bir süreci, herkesin fayda sağlayacağı bir noktaya taşıma girişiminden ibarettir. Ortada bir'fırsat olmadığı gibi, 'fırsatçılık ta yoktur. Sayın Ahmet Mutafoğlu halen Gaziantepte iş hayatını sürdürmektedir. İhtiyaç duyanlar için 'mağdur edildiği ima edilen Ahmet Mutafoğlunun şahitliği, gerçekleri net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bu zorunlu açıklama, ticari bilgileri deşifre etme amaçlı olmayıp, öne sürülen iddiaların gerçekleri yansıtmadığını ortaya çıkarmak için yapılmıştır. Gaziantep Şehitkamil İlçesi Sam Köyü 160 ada, 6 parseldeki söz konusu taşınmazla ilgili tapu kayıtları incelendiğinde gerçekler net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

MERAK EDİYORUM, CEVAP BEKLİYORUM

Evet.. Bu açıklamayı Sayın Eyüp Bartık yapmıştır. Tam metnini gazetemizde yayınladık, cumartesi günü mutlaka okumuşsunuzdur.. Bu açıklamadan yola çıkarak, Sayın Eyüp Bartıka birşeyler sormak istiyorum..

1- Siz Ahmet Mutafoğlu ile, oda başkanı sıfatıyla GTO olarak destek vermek için mi buluştunuz, yoksa kişisel olarak fabrikasını satın almak için pazarlık yapmaya mı ?

2- Bu görüşme Ticaret Odasında mı gerçekleşti yoksa başka mekanda mı ?

3- Mutafoğlu ile konuşurken, yanınızda Bilal Kara dışında GTO yöneticisi varmıydı ?

4- Oda başkanı bir kişi olarak durumu zorda olan başka firmalar ile masaya oturup, onların da sıkıntısına çözüm ürettiniz mi ?

5- Madem bir oda başkanı olarak zor durumdaki sanayiciye yardımcı olmak istiyorsunuz, bunu yönetiminizle paylaştınız mı ?

6- Bir oda başkanının, zor durumdaki sanayicinin fabrikasının ada parsel numarasına, hatta tapu kayıtlarına kadar bilgi sahibi olmasını izah edebilirmisiniz ?

7- Dört milyon dolar ile sonlanan anlaşmanın 2.5 milyon dolarını Bilal Karanın hemen ödeyecek iddiası ve Bilal Karanın bunu konuştuğu kişilere aktardığında, 'biz iyilik yapıyoruz' dediği doğrumudur ?

ÇEVRESİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ

Aslında soru çok.. Ama yerim dar.. Sayın Bartıkı ilk başlarda gerçekten takdir ediyordum.. Tuzumuz ekmeğimiz oldu kendisiyle.. Bana ziyaretinde getirmiş olduğu küçük oyuncak Eyüp Lojistik tırı hala masamın yanında duruyor. Ama şimdi o Tırın hakikisinin, Başpınarda kaçak yapılan bir restorantın önünü kapatmak için kullanıldığı iddia ediliyor.. Çevresinde akıl danıştıklarından birisi çıkıp da, 'siz Oda başkanısınız, o Tırın günlerce kaçak restoranın önünü kapatmak için durması yakışık almaz, içinde malzeme de olsa farklı yorumlanır' diyemiyor.. Sonra o Tırın sosyal medyada resimlenmesiyle apar topar kaldırılma hatası işleniyor.. Yine çevresindekiler 'artık oda başkanısınız, küçük işlere girmemek gerekir. Sıkıntıya giren firmalarla resmi düzeyde görüşmeli, bunları da oluşturacağınız bir komite vasıtasıyla gerçekleştirmelisiniz. Odanın geçmişine bakıldığında hiçbir başkanın bu tür işlere girmediği görülüyor. Dikkatli olmalısınız' demiyor.. Arkadaşları ve dost gözükenleri, toplumun ve Gaziantep esnafının herşeyi hoşgörebileceği ama bir oda başkanının düşmüş bir firmanın malını mülkünü fabrikasını ucuza satın alma gibi durumların dedikodu olarak duyulması halinde bile affetmeyebileceklerini söylemiyor.. Genç girişimciler diye oluşturulan grubun üyelerinin yönetici çocukları olması halinde bunların üyeler ve toplum arasında sıkıntı yaratabileceğini dile getirmiyor..

Yani anlayacağınız, Sayın Eyüp Bartık, Ticaret Odasına başkan seçilirken vermiş olduğu sinerjiyi artık veremiyor.. O dik duruşlu ama mütevazi, o heyecanlı ve kararlı görüntüsünü gerçekten çok arıyoruz.. Belki de çevresini oluşturanlar ile akıl danıştıkları simalar, o Eyüp Bartık imajını bozmak için el ele vermişlerdir kimbilir. Baksanıza basın açıklaması metni bile kendisini zora sokucu ifadelerle doldurulmuş, gereksiz polemikler yaratmak için hazırlanmış..

Son sözüm şudur; Eyüp Bartık gibi yenilikçi, aynı zamanda cesur yöneticiler her zaman gereklidir. Yeterki yanlışa sürüklenmesin, yeterki çevresini oluşturanlar ufak tefek basit çıkarlar için proje üreteceklerine, kendisi gibi odanın ve şehrin menfaatlerine yönelik fikir üretsin.. Ve bu yazıyı okuduktan sonra bana küfredenlere dikkat etsin..

Hepinize iyi haftalar..