İlköğretim öğrencilerine(Antep Savunması Öyküleri)MÜZE GEZİSİSevgili öğretmenimiz gülüyordur.Onu çok özledim. Arkadaşlarımı da. Şu hastalığın gözü kör olsun,kulakları da sağır!Ateş ölçerim ötüyor.Bakıyorum: 37.9-Anne 37.9Annemin sesini duyuyorum;-Tamam.! İlâç alma zamanı geldi…Ne demişler başa gelen çekilir.İlâcımı aldım.Üzerine bir yudum su içtim.Ağzımda tadı kalmasın diye.Annem: :” Şimdi biraz uyumaya çalış!”diyerek başıma okşayıp çıktı…” Birazdan yoğurt çorbası getireceğim,sıcak sıcak içersin”Akşam üzeri okul çıkışı Ahmet’le Suat geldi.Bana müzeyi anlatıyorlar.Ahmet Müzeyi daha önce görmemiş,heyecanla anlatıyor.-Müze eski ,büyük,çok odalı bir bina. Geniş geniş pencereleri var.Arkadaşlarımızla sessizce ve sırayla,düzgün bir şekilde gezdik.Birinci odada Antep Savaşı büyük panolarla anlatılıyor.Ama okumaya pek zaman bulamadık.Zaten gözler zor seçiyor yazıları.”.Ben daha önce de gezdiğim için müzeyibiliyorum.Dördüncü odaya geldiklerinde bir sürü kitap,dergi,broşürler konulmuştur bir camekanın arkasına.“Beşinci oda ,diyor Esat,. ilgimi daha çok çekti doğrusu Mumdan adamlar , O Mumdan adamlar canlı gibi çok güzel yapmışlar doğrusu…Ahmet’le Suat çok kalmadılar. Ahmet Antep’in tarihini yazacakmış ödev olarak. Suat bişey söylemedi. O da benim gibi birinci olmayı istiyor galiba.Daha epey zaman var,araştırır,okur,bilgilendikten sonra yazarım .Birinci ben olacağım. Ödülü ben kazanacağım.Babam söylemiyor ama,”Gazetecinin oğlu bu ödülü kazanmalı!” diye düşünüyordur. Eee haksız da değil hani ?!Heyecanlandım. Kafamda neler yazabileceğimi kurguluyorum. Ama ateşim de yükseliyor.Annem alnıma sirkeli bez koyuyor. Bez ısınınca alıp sirkeli suya batırıp sıkıp yeniden alnıma. Dalmışım…Kulaklarımda konuşmalar,ara sıra savaşan insanlar görüyorum ,vurulanlar,yaralananlar,kanlı bedenler konuşmalar,annemin sesi,silâh sesleri…okuduklarım, düşündüklerim…“Düşman her geçen gün asker ve silâh yığıyor memleketimize,İngilizler gitti ,şimdi de Fransızlar geliyor,ne yapacağız?” “Yardım gelmiyor hiç bir yerden, ne yapabiliriz ?”“Öyle Ama kentimizi savunmak zorundayız. Evet ben de biliyorum,askerimiz çok az,onlar da asker bile değil,çoğu henüz askerliğini bile yapmamış gencecik çocuklar,bir çokları ise askerlik çağını çoktan geçmiş yaşlılar…”“Bir çok Antepli delikanlı Filistin Cephesine gitti,daha başka yerlere de. Şimdi burada olsalardı memleketimizi savunurduk.”“Orası öyle..Ama gene de kasabamızı savunmalıyız --Ateşi yükseliyor..!”“Ama Hükûmet de teslim olmuş.Padişah İngilizlere ,Fransızlara ses çıkarmayın,onları ,ürkütmeyin falan diyormuş..-Biraz daha uyusun bakalım..Sayıklıyor da…!”“Mustafa Kemal ise;” Ulusal gösteriler yapın,düşmana :’Sizi istemiyoruz,çekin gidin!’ deyin,diyormuş..”-En iyisi bir banyo yaptırsak …Yavuz..Yavuz oğlum!”….“Ama adamımız az,silâhımız az,düşmanın topları,mitralyözleri,tankları var…!Nasıl getirmişler bu tankları,topları taa oralardan?...Gemilerle…Teyyareleri bile varmış diyorlar.Sen hiç teyyare gördün mü ?Kuşatma.!Duydum! Havada uçarmış Onların varmış işte teyyareleri mi neyse… geçenlerde havadan kağıt bile atmışlar…diyorlar. İhanet...”-Yavuz uyan yavrum,kalk banyo yapacağız…“Asker toplamalı.silâh satın almalı.,çeteler nerede çeteler ?.Bir çok köylü ,yoksul,esnaf yorganlarını yataklarını satıp silâh alıyorlarmış kasabamızı savunmak için…”-Yavuz uyan yavrum..aç gözlerini“Kadınlarımız da var savaşacak Evet onlar da askerlerimize yardımcı olabilirler ,yiyecek,su getirirler..belki mermi falan taşırlar…onlar da asker sayılır Bir Türk on düşmana bedeldir…Doğru da gene de… İyi düşünmek gerek.”-Hadi Yavuz hadi oğlum bak ateşin 39 u aşmış..düşürmeliyiz…”“Düşman teyyaresini düşürmeliyiz..Bizim teyyaremiz yok Ateşi …açlık…Başka yerden yardım gelemez mi ?!”Herkes canı,malı derdinde!Maraş’tan Adana’dan …Ordumuz daha yeni yeni toparlanıyormuş..Hani bazı birlikleri dağıttılar ya..Onlar asıl düşman Yunanlılara karşı hazırlanıyorlarmış..Ateş…” Küvetin içine girip de başımdan aşağı ılık sular dökülünce kendime gelir gibi oldum biraz.Önce üşüdüm,sonra hoşuma gitti..Sularla oynadım durdum.Ateşim düşmüş.Öyle dedi annem. Ben gene uykuya dalmışım…