İlköğretim öğrencilerine

(Antep Savunması Öyküleri)

DALGALAN BAYRAĞIM

Fransızlar ,bayrakları,cipleri,atları,develeri süslü püslü giysili askerleri,trompetleri* , trampetleri* ,borazanları ile Başkarakola doğru gelmektedirler.Sanki babalarının evi buralar!?İçlerinde Fransız asker üniforması giymiş bir sürü de Ermeni var…

Kasabanın Ermeni halkı,genci.yaşlısı,erkeği,kadını,yüz yıllardır buralarda Türklerle kardeşçe, rahatça,özgürce.insanca ve zengince yaşadıklarını unutmuş, ellerinde çiçekler , ve küçük Fransız bayrakları,bayramlık giysilerini giymiş,gelenleri sevinç çığlıklarıyla karşılamaktadırlar.Sanki babalarının oğulları…

Öte yanda kapılarının önüne çıkmış yoksul,sinmiş,tedirgin Türkler; kadınlar yüzlerini gözlerini peçelerinde saklayarak ,erkekler feslerini kaşlarının üzerine yıkmış düşünceli;gelenleri şaşkınlık,tedirginlik,biraz da korku ile izlemektedirler.

5 Kasım 1918. Fransızlar Ayıntap’a gelince Kolej Tepe’ye ve Ermeni mahallelerine yerleşiyorlar. Serin bir sonbahar günü. Öğleden sonra…

Fransız askeri üniforması giymiş bir Ermeni subay intikam ve kin duygularıyla dolu,ayağının tozuyla Kolej Tepede cipine binerken Ermeni tercümana sesleniyor:;

Trompet : Üflenerek çalınan bir cins borazan.

Trampet : İki değnekle çalınan küçük davul.

Kin :Bir insana karşı duyulan aşırı ve çok güçlü öfke ve öc alma duygusu.Garaz.

”Vous venez avec moi!”(Gelin benimle!)

İkisi de cibe bindiler. Şoför gazladı. Ermeni asıllı subay

Antep’e henüz gelmişti.Türklere karşı,Türk bayrağına karşı kinliydi.Çevredeki evlere,ağaçlara,manzaraya bakarak Ermeni tercümana :

- Burası güzel bir kente benziyor,dedi.Sen nerelisin? .

- Antep’liyim.

- İyi gezdir bakalım şu senin memleketi. Kaç yıldır burada oturuyorsunuz.?

- Oo ! 1915’e kadar hep burada oturduk. Dedemin dedesi de .Burası bizim memleketimiz! 1915’te sürgün olduk..

- Biliyorum,çünkü bağımsız bir Ermenistan istiyordunuz ve de Türklere karşı gelip Türklerin düşmanlarına hizmet ediyordunuz,yani bizlere..

Fransız Ermenisi subay bir kahkaha attı ve konuşmasını sürdürdü:

- Kusura bakma ama,sizinki de acayip bir iş…Madem ki memleketiniz niçin,İngilizlere,hatta biz

Fransızlara karşı savaşmadınız..Bakın biz Fransızlar ne güzel ele geçirdik memleketinizi..

Ermeni tercüman söyleyecek söz bulamadı.

-Türklere göre sürgünü hak etmişsiniz..Ama neyse ki ikimiz de Ermeniyiz..bu konuşmaları Türklerin yanında yapmayız değil mi ?

Akyol Karakoluna yaklaşmışlardı.Subay birden şoföre seslendi:

”Arrete ici!”(Dur burda!)

Şoför hemen frenledi ve cip Karakolun önünde durdu. Subay atladı cipten ve gönderde* üzgün üzgün dalgalanan Türk Bayrağına baktı.

Hışımla* içeri daldı. Arkasından da tercüman.

İçerde bir polis oturuyordu. Onları görünce sandalyesinden kalktı. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu, Şaşkın. Gülümsedi subaya. Subay sert bir sesle tercümana seslendi:

“Dis-lui d’amener le pavillon et tout de suite!”(Bayrağı indirmesini söyle,hem derhal…)Tercüman polise döndü:

”Bayrağı derhal indirmenizi emrediyor!”

Polis şaşırdı:

“Niye indirecek mişim ağam? Bu bizim bayrağımız , burası bizim karakolumuz!.”

Karakola Fransız şoför de geldi. Fransızların karakola daldıklarını gören ve o sırada oralarda bulunan Ermeni gençler biraz merak,biraz da sevinçle, ne olup biteceğini izlemeye başlamışlardı.Subay elini tabancasına atıp kılıfından çıkardı.

- Hemen indir onu!

Tercüman:

- Bayrağı derhal indirmeni söylüyor!

Polis direnecek gibi oldu ama, Fransız subayı tabancasını kendisine doğrultmuş , dışarıda Ermeni gençler bağırıp çağırmaya başlamışlar.Yıllardır gölgesinde yaşadıkları bayrağın alaşağı edilmesinden çok mutlu görünüyorlar

” Yuh ! İndir,indir,indir!“

Polis boyun büktü ve dışarı çıkıp bayrak ipini çözerek bayrağı gönülsüzce indirdi ve katlayarak koltuğunun altına aldı. Fransız subay sırıttı ve zafer kazanmış bir Napolyon edasıyla giderken:

“ Et voila, ça c’est fait!”(İşte oldu!) dedi sırıtarak ve cibine atladı. Arkasından tercüman ve şoför. Gazladılar.

Ermeni gençleri de polise alaylı ,küçümsemeli laflar attıktan sonra dağıldılar ,neşe içinde.

Antepli polis kara kara düşünmeye başladı ve hemen karar vererek manyetolu telefondan Komiserliği aradı. Olayı anlattı.

Gönder : Bayrak direği.

Hışım :Öfke ve sinirlilik,kızgınlık.

Olay kentte çabucak yayıldı.Antepliler kendi aralarında konuşuyorlar.

“Laa yoorum, hiç mi adam yokmuş niye indirtmişler ki? bizim bayrağımızı ?!

-Tabanca mabanca çekmişler diyorlar!

-Ne çekerse çeksin yav, bayrak indirilir miymiş.İnsan canını verir ,bayrağını indirmez!?

-Söylemesi kolay!

Sürecek