Çocuğu tamamen kendi haline bırakmak da doğru değil

Helikopter ebeveynlik yapan anne babaların, çocukların başarıları konusunda da aşırı çabaladıklarını ve yüksek beklentiler içine girdiklerini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Örneğin, çocuk sınavdan 97 aldığında, ‘Neden 100 almadın?’ diye soruyorlar. Anne aynı zamanda çocuk için bir kalkan görevi görüyor. Ancak burada önemli olan dengeyi bulmaktır. Çocuğu tamamen kendi haline bırakmak da doğru değil, her şeyine müdahale etmek de. Çocuk adına karar verme durumu özellikle zararlı. Ben bu durumu şöyle örneklendiriyorum: Boğazdan geçen gemilerde bir kaptan vardır, bir de kılavuz kaptan. Kaptan gemiyi kullanır, kılavuz kaptan ise gemiye yol gösterir, gemiyi o kullanmaz. Ancak bazı anneler hep dümene geçiyor, ‘Sen çekil, yapamazsın’ diyerek çocuğun yerine her şeyi kendileri yapıyor. Böyle olduğunda çocuk deneme-yanılma yapamadığı için karar verme, problem çözme, psikososyal beceriler gibi zihinsel yetiler gelişmiyor.” dedi.

Bu anne babalar çocuklarıyla ilgilenme konusunda takıntılı bir düzeye ulaşıyor

Ama bu anne babaların çocuklarıyla ilgilenme konusunda takıntılı bir düzeye ulaştıklarına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Bunu da normal görüyorlar. Mesela böyle bir baba biliyorum. Çocuğunu tekerlekli arabayla dışarı çıkarmış, gezdiriyor. Anne de balkondan bakıyor, seyrediyor. Baba çocuğu gezdirirken, birdenbire ceketini çıkarıp çocuğun üzerine örtüyor. Eve geldiklerinde anne, ‘Neden böyle yaptın?’ diye sormuş. Baba da ‘Yukarıdan bir helikopter geçti, onun rüzgârı hasta eder diye örttüm’ demiş. Bu baba, aşırı koruyucu bir baba ve bu davranışını normal olarak görüyor, hatta kendi rasyonelini de oluşturmuş.” diye anlattı.

Bu tür ebeveynler kendilerini mükemmel olarak görüyorlar

Helikopter ebeveynliğin iki önemli nedeni olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Birincisi, bu tür ebeveynler kendilerini mükemmel olarak görüyorlar. ‘Ben mükemmelim, çocuğum da mükemmel olmalı’ diyorlar. Halbuki hiç kimse her şeyi kontrol edecek kadar mükemmel değildir. Hiç kimse çocuğunun ruhunu tam anlamıyla şekillendirecek kadar mükemmel değildir. İnsanın gücü yeten şeyler vardır, yetmeyen şeyler vardır. Kontrol edebileceği şeyler vardır, edemeyeceği şeyler vardır. Bu kişilerde kontrol duygusu çok yüksek. Her şeyi kontrol etmek istiyorlar. Psikiyatride buna ‘Tanrı Kompleksi’ denir, yani Tanrı’dan rol çalma gibi. Kendilerini adeta yeryüzünde Tanrı gibi görürler, o derece mükemmel olduklarını düşünürler. İyi niyetle çocuklarını mükemmel yetiştirmek isterler. ‘Ben mükemmelim, çocuğum da mükemmel olsun’ diyerek çocuğu bu şekilde yetiştirirler. Bu tarz, biraz da narsisistik ebeveynliktir. Mükemmeliyetçilik ve narsisizm bu kişilerde bir arada bulunur.”

Eğer çocuk özgürlük duygusu taşıyorsa, anne-baba ile savaşlar başlıyor

İkinci nedenin ise bu kişilerin korkuyla hareket etmesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler korkularıyla hareket ederler. Hayatlarını gerçekler değil, korkuları yönetir. ‘Oraya gitme, hasta olursun.’, ‘Şuraya dokunma, zarar görürsün.’ veya ‘Bunu yaparsan başarılı olursun, yapmazsan başarısız olursun.’ gibi. Hep başarı ya da sağlık odaklıdırlar. Hangi alanda hassas ve duyarlıysalar, o alanda korkular geliştirirler. Birçok çocuk bu durumda teslim olup tembelleşir. Eğer çocuk özgürlük duygusu taşıyorsa, anne-baba ile savaşlar başlar. Evden kaçmalar, uyuşturucu kullanımı gibi… Hatta ters kimlik geliştirebilir; mesela anne baba maskülen ise çocuk feminen olur. Cinsiyet değiştirerek, trans birey olarak anne babadan öç alır. Bu tür aşırı müdahaleci ebeveynlerin çocukları genellikle bu tarz tepkiler verir. Bu ebeveynler her şeyi kontrol eder ve sürekli nasihat verirler. Her sabah kahvaltısı bir konferans gibidir. Her karşılaşma bir yaşam dersidir. Çocuk, annesini görünce ders hatırlar. Bu anneler, öğretmen gibidir. Çocuğun kişiliğini bastırarak, takıntılı bir şekilde uysal davranışları sürdürmeye çalışan bir annelik-babalık tarzı geliştirirler. İleride bu çocuklarda depresyon oranı da çok yüksek çıkıyor.” diye konuştu.

Narsisistik olan ebeveynler değişmez!

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bizim toplumumuzda genellikle “askere gidince adam oldu” ya da “yatılı okula gidince adam oldu” gibi söylemlerin olduğuna işaret ederek, “Çünkü çocuk, anne babadan uzaklaştığında kendi hayatının kontrolünü ele almayı öğrenir. Oradan döndüğünde kendisini yönetmeye başlar ve anne baba, eğer olgunsa, bu durumu kabullenir. Ancak narsisistik olan ebeveynler değişmez; çocuğu evlatlıktan bile reddedebilecek kadar ileri giderler. Öyle aşırı durumlar da var. Ancak bazı anne babalar, çocuğun mutlu olduğunu görünce geri adım atar. Bu tür durumlarda uzman yardımı gereklidir.” şeklinde konuştu.