Bazen şu ya da bu nedenden düşünceye dalınca, farkına bile varmadan bir “Antepçe” sözcük girirverir düşüncelerimin arasına. Belki yıllardır kullanmadığm, o anda nedenli nedensiz aklıma düşüveren bir sözcüktür. Türkçemizde daha yaygın olarak kullanılan bir sözcük ya da tanım ararımaz o sözcük yerine. Bazen tek bir sözcük bulamam. Tanımlamaya çalışırım. Bazen de kuşkuya düşer “acaba ben doğru biliyor muyum, bu anlamlara mı kullanılır bu sözcük ya da deyim, ya da belleğim beni aldatıyor mu diye”, üşenmeden kalkar sözlüklerde ararım. Bulduğum da olur bulamadığım da…Başka kaynaklara da saldırırım bazen bulurum bazen de bulamam.Birilerini düşünüyordum. O kişiye söylense bile “dafar etmez!” diye bir sözcük geliverdi birden aklıma.Çocukluğumda duyduğum,özellikle de yakın aile çevremde duymuş olabileceğim bir sözcük olsa gerek diye düşündüm. Belleğimde doğru mu kalmış? Gerçekten duymuş muyum, yoksa belleğim mi beni aldatıyor ? Kuşkulandım. Bir kaç sözlüğe baktım bulamadım. Benim belleğimde kaldığına göre hep olumsuz kullanılan bir sözcük.” Ne kadar söylersen söyle ona dafar etmez!” Kafasına girmez, aldırış etmez anlamaz, inatçıdır, kafası basmaz , anlamak istemez, “nato mermer nato kafa!”anlamlarına gelen bir sözcük.…Dafar etmemek.Gerçekte kullanılır mı, ben mi uydurdum, yalnız kendi dar çevremde mi kullanılırdı?Buna benzer bir sözcük var da ben mi yanlış anımsıyorum? Halen kullanılıyor mu? Lehçemiz hakkında güzel yazılar yazan değerli insanlarımız var, bazen facebook’ta falan okurum.Belki birileri biliyordur da yazar. Ben de okuyabilirsem okur öğrenirim.İnsan, çocukluğunun geçtiği yerlerden, çevrelerden, anadilini-lehçesini- öğrendiği çevreden uzak düşünce o dili, çevrenin gelenek göreneklerini, yemeklerini, caddelerini, sokaklarını unutmasa da unutuyor…Ve bazen ,birden nedenini niçinini bilmeden bir çocukluk anısı, bir olay, bir söz bir durum, hatta bezen bir koku, bir tad gerçekten o an yaşanıyormuşcasına gelip duyularımıza takılıveriyor.Tedirginliğim arttı.Bir yakınıma tlf.ettim Sordum. Hiç duymamış.”Sor soruştur, bir bilen olursa beni ara!”Usuma bu kez Panait İstrati’nin bir kitabı düşüyor”.İş bulma İdarehanesi” miydi acaba? Orada da biri, okumayı seven birinin usuna galiba “Shakespeare”in adı takılır ,bir türlü anımsayamaz onlarca kişiye sorar bilen yoktur, kasabayı terk eder .Okuyalı altmış yılı geçmiş(1955-57 aralarında olmalı) bu kadarı kalmış kafamda.Bir ara aklıma “Hösmek” eylemi düştü. Tamam bu sözcük sağlamdı. Lehcemizde mevcuttu. “ Hös deym,hösmey!””Ambelbeter gonuşuy!” Bu sözcükleri de sözlükte bulamıyorum. Demek ki…Yanılabilirim ama yanılmayabilirim de !Bekleyelim,.belki bir bilenden bir yanıt alırız.Madem ki “dil”den söz ettik bir filozofun önemli bir sözü ile bitirelim bu yazıyı. Varoluşculuğun önemli adlarından J.Paul Sartre’ın, gene belleğim beni yanıltmıyorsa,”Dil insana gerçek düşüncesini gizlemek için verilmiştir!” gibi önemli bir sözü vardır.Gerçekten de dil çoğu zaman gerçekleri söylemek için değil, gerçekleri gizlemek için kullanılmıyor mu ? Ne dersiniz ?Bir de kent dilimizde “ Dilim bana giydirir kilim!” sözü vardır. A slınla,esasında,söz benzerliğinden kabaca yapılımış bir deyimsidir. Halıyla kilimi kıyaslayan bir halk deyimi.D’ile kilim giydirmek pek yakışık alan bişey değil.Ama “ bülbülün çektiği dili belasınadır!” karşılığı da olsa,iyi de, kötü de olsa,bizim malımız….