Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Doğan, büyümeye etki eden başlıca unsurların, genetik faktörler, psikolojik çevre, beslenme, hormonal yapı, kronik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar olduğunu kaydetti. Normal büyümenin boy, vücut ağırlığı ve baş çevresindeki artış düzeyinin yaş, cinsiyet ve genetik yapının potansiyeline göre beklenen değerler içinde olması gerektiğini de kaydeden Doğan, "Büyümenin izlenmesi bir çocuğun sadece ne kadar büyüyeceğini göstermekle kalmaz, aynı zamanda ne kadar sağlıklı olduğunu ortaya çıkarır. Erişkinlerin hayatlarında farklı bulgularla karşımıza çıkan pek çok hastalık, çocukluk çağında sadece boy kısalığı ile kendini gösterebilir. Bu nedenle büyümenin izlenmesi ve boy kısalığı tablosunun tanısı çok önemlidir" dedi. DOĞRU YÖNTEMLER ÖNEMLİ"Boy kısalığı için boy uzunluğunun ölçümünün standart ve doğru yöntemle yapılması gereklidir" diyen Doğan, "Boy uzunluğu çocuklarda sırtüstü yatar pozisyonda, daha büyük çocuklarda ise ayakta dik bir pozisyonda ölçülmelidir. Ayakta dik biçimde rahatça durabilen her çocuk için boy ölçümü ayakta yapılır. Çocuğun boyu, durabileceği en dik pozisyonda iken ölçülmelidir. Çocuğun boyu ile birlikte gerektiğinde tüm vücut oranları da (oturma yüksekliği, kol/ön kol oranları, kulaç uzaklığı, alt segment uzunluğu) doğru bir şekilde ve eksiksiz ölçülmelidir. Çocuğun boyunun normal olup olmadığı, sağlıklı çocukların boy eğrilerinden hazırlanan "persentil" eğrileri kullanılarak değerlendirilmektedir ve çocuğun boyunun 3. 97. persentil arasında yer alması normal olarak kabul edilmektedir. Eğer çocuğun boyu 3. persentil altında ise veya normal eğriler içinde bile olsa, zaman içerisinde azalma gösteriyorsa yani büyüme hızı yetersiz ise veya çocuğun boyunun anne baba boyuna göre kısa ise bu vakaların tetkik edilmesi gerekmektedir" dedi.Boy kısalığının nedenleri hakkında da bilgiler veren Doç. Dr. Doğan, "Boy kısalığının genellikle ailevi faktörlerle birlikte, yapısal boy kısalığı ve ergenlik gecikmesi ile ilintili olabilmektedir. Boy kısalığı görülen çocuklar genellikle, düşük doğum kilosu, iskelet displazileri veya iskelet sistemi hastalıkları ve beslenme bozukluğu sorunları yaşayanlarda görülmektedir" ifadelerine yer verdi.