Ciddi bişeyler yazmak geçmiyor içimden. Bu sadece corona falan yüzünden de değil.

Yukardaki satırları yazalı on günü geçmiş. Bu musibet corona yüzünden yazılı basın görüntülü basına dönüşünce, İster istemez bir soğukluk geldi yazmaya karşı. Antep ağzında yazdığım roman yayımlanmaya başladığında da böyle bişey gelmişti başına. Biz gazeteyi elimize alıp sabah saatlerinde mürekkebin o kendine özgü kokusunu koklamaya alışmış bir kuşağız. Kitap da öyle…

Fazla uzak olmayacak bir zamanda bizim alıştığımız kağıt kitap devri de geçecek. Buna karşın bizler elimizde tutup sayfalarını çevirdiğimiz kitaplara alışık bir kuşağız. Onun için bu görüntü medyada yayımlanmış yazılar sanki hiç yazılmamış gibi geliyor bana.

Yukardaki paragraf da sayfada dört ,beş gündür öylece boynu bükük bekliyor. Şimdi de dakikalardır ne düşündüğümü de bilemeden bilgisayardaki sayfaya boş boş bakıp duruyorum. Oysa akşam kafamda arka arkaya dört yazı planlamıştım. ANLAMAK,OKUMAK,ÖZÜMSEMEK…

Son yazdıklarımdan sonra da üç gün daha geçmiş. En iyisi şu sözlüğü açmak Önce Türkçe sözlük:

Anlamak : Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak.

2. Sorup öğrenmek.

3. Doğru ve yerinde bulmak.

4.Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek.

5.(-den) bir şey hakkında bilgisi bulunmak.

6.İyilik görmek,yararlanmak.

7. Sahip olmayı istemek ,dileğinin yerine getirilmesini istemek. Ve deyimler…Bu sözlüğe bakarak şunu daha iyi anlamış oluyoruz. Demek ki bir sözcük bulunduğu tümce içinde daha başka anlamlar kazanabiliyor. Meraklıysanız yukardaki anlamlara denk düşecek birer tümce kurmayı deneyebilirsiniz! Söyleyenden dinleyen arif gerek!” Merak bu ya bu kez Fransızca sözlüğü açıyorum, anlamak genel olarak ;comprendre: Etimolojisini merak ediyorum. Comprendre : Latince XII.yüzyıl: Sezmek, yakalamak, içine almak, ihtiva etmek, bir bütüne dahil etmek, anlamlarında kullanılmış. Bizdeki anlamak anlamını da giderek Fransızcada aynı tarihlerde kazanmış.

Sözlüğe dalıp gittim. Deyimler sözlüğünü yazmaya çalıştığım, altı, sekiz puntoluk bit kadar harflerle cebelleştiğim, gözlerimi iyice zayıflatan, günde on altı saatlik hummalı çalışmalarla, beş yılda bitirmeyi planladığım halde, Avrupa’da basılması önerilince iki yılda bitirdiğim ve bir yıl daha bursumun uzatılmasını teklif eden Belçika hükûmetinin bu önemli önerisinin bakanlar kurulunda bağlı bulunduğum MEB.ca olumlu karşılandığı halde, siyasi nedenlerle, dört bakanlık tarafından reddedildiği Adalet Partisi hükûmeti günlerine…

Geçmiş zaman olur ki hayali beş para etmez !