Orta ikiden itibaren lise sona kadar hep sınıf başkanı oldum.Sınıf başkanı olmak öyle ayrıcalıklı bir iş değildi. Sabahleyin gelince öğretmenler odasından sınıf defterini alırsın,yoklama kağıdını eklersin,bazen yoklamayı sen yaparsın,sınıf kalabalıksa ilk ders öğretmeni şöyle bir bakınır:” Sınıf tamam mı? Diye sorar,sen de,mümessil olarak,tamam yla da 182 yok vb.dersin,öğretmen yoklama kağıdını ve sınıf defterinin kendi dersine ait olan kısmını imzalar,derse başlar….Haa,bu arada günlük dersler bitince,o defterleri alır,ya müdür muavininin odasına , ya da öğretmenler odasına bırakırsın,öğretmenleri selamlar ve okul gününü tamamlarsın…Peşinen söyledim ben çalışkan bir öğrenci değildim. Hiçbir zaman da olmayı düşünmedim. Çünkü dersleri yararsız,hayattan kopuk, işe yaramaz buluyordum. Hayat kitaplardaydı ve ben orada çok değişik yaşamlar buluyordum…Orta ikideydik. Müdürümüz Mehmet Bey.. Bir coğrafya öğretmeni yen atanmış. Oldukça esmer,kısa boylu,zenciye yakın görünümlü bir bayan öğretmen. Bizleri biraz fazla beğenmiyor! Dikkatsizliğimizi,ilgisizliğimizi,tembelliğimizi birazdan çok fazla yüzümüze vuruyor.. Bir yaramazlık yapmayı düşünüyorum,belki de düşünmüyorum içten gelen bişey bu. 134 nolu arkadaşımız tahtada Karadeniz bölgesini bu arada kentlerin nüfuslarını falan anlatıyor. Hiç unutmam, öğretmenimiz gene bizi dikkatsizlikle, dersleri iyi izlememekle falan eleştiriyor..Arkadaşımız da iyi hazırlanmış şakır şakır anlatıyor doğrusu.” Sen anlat evladım f alan gibi bişeyler söyleyip arkadaşımızın devam etmesini istedi.134 O sırada ,ya Trabzon, ya Samsun’un nüfusunu söyledi. 34.000.Ben hemen parmak kaldırdım İçimde bir espri yakalamışım. “Buyur!”Efendim arkadaş (Trabzonun nüfusunu yanlış söyledi!” “ Öyle mi ? Bak ben de dalmışım demek ki ?İşte arkadaşınız gibi olunbakın nasıl dikkatle dinliyormuş gibisine bana kısa bir övgü…-Kaç dedi evladım?-Otuzdört bin dedi efendim!134 Hemen atıldı. “ Öyle tabii,kitapta da 34.000 diye yazıyor…Şaşrma sırası öğretmende: “ Eee,ben de öyle biliyorum? Sen söyle bakalım kaçmış?”“33.999.” Dün halam öldü…(dedim ve ağlıyormuş gibi gülerek yüzümü gözümü kapatıp sıraya şapıştım. Ben güya ağlıyorum,yanımdaki arkadaş ,Rıfat, gülmekten konuşamıyor… Bütün millet kahkahalarda kimisi sesli,kimisi gizli….Öğretmen sınıfı terk etti. Az sonra büyük bir gürültüyle sınıf kapısı açıldı ve öğretmenle birlikte pür hiddet müdür Mehmet Bey sınıffa daldı. “ Kim? Kim onlar?” Bazı gülmeler gizli gizli devam ediyor…bazıları suskun…Yanıt yok…Bana döndü: “ Sen dersten sonra yanıma gel!”Ben dersten sonra müdürün yanına gittim. Müdür işin aslını sordu. Anlattım ama ben yalandan ağladığımı arkadaşlarımın güldüğünü söyledim.Öğretmenin bizleri çok eleştirdiğini ve hiç beğenmediğini de ekledim…”Hadi bir daha yapma böyle şeyler..diye gönderdi beni.O öğretmen ne bizim derse ne de okula bir daha gelmedi…İyi bir şey yaptığımı söyleyemem…Çocukluk işte,yaramazlık…