Siyasette en hafif tabirle hoş karşılamadığım iki şey var. Bunlardan 1.'si siyaset esnafının bir türlü vazgeçemediği ve en kestirme yol olarak kabul ettiği COĞRAFYAYA GÖRE KONUŞMA hastalığı, 2.'si ise herhangi bir kesime yani hedef kitleye ŞİRİNLİK GÖSTERİSİNDE BULUNMA riyakârlığı. Kendini pek akıllı zanneden siyaset dehaları bu basit manevralarla halkı ceplerine koyacaklarını zannederler. Halbuki bu gibi durumlar olmayan bir soruna çözüm üretmek istermiş yaklaşımıyla, miş gibi yaparak pişmiş aşa su katmak gibi bir tehlikeyi de beraberinde getirebilir. DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan Adıyaman'da yaptığı konuşmada "Kürt sorunu var. Çözümü eşit yurttaşlık" demiş. Siyaset aklının DOĞU SORUNU siyaset esnafının ise ısrarla KÜRT SORUNU olarak lanse etmek istediği ve sürekli sütünü sağdığı bu sorunun uluslararası dolaşımı ve dış bağlantılarını kapının dışında tutarak, en kolaycı yaklaşımla EŞİT YURTTAŞLIK çözümünden kasıt nedir ? Türklere verilen ancak Kürtler’den esirgenen ne var ? Anlayan beri gelsin. Anlaşılan o ki, ALİ BABACAN kolay yolu seçerek zor cevabı kitabı tersinden okuyarak alt etmeye çalışmış. Dersine iyi çalışmamış ya da fincancı katırlarını ürkütmeme hesabıyla emperyal başkentlere çatmadan meselenin etrafından dolanmayı yeğ tutmuş.Bir kere sorun dediğiniz şey eğer KÜRTLERİN etnik aidiyeti ve kimlikleriyle ilgili olsaydı vatan topraklarının DOĞU VE GÜNEYDOĞU coğrafyasıyla sınırlı kalmaz, Kürtlerin var olduğu her coğrafyada nüksederdi. Adıyaman gibi bu konuda en salim şehirlerimizden birinde yapılan bu konuşma tam anlamıyla esef vericidir. Çözüm bekleyen en mühim mesele sınıflar arasındaki egoistlik çelişki, aş, iş, ekmek meselesi, Adıyaman özelindeki başat sorun ise tütün üreticisinin itildiği belirsizlik, katlanarak büyüyen işsizlikle, rantiyeciliğe karşı üretim ekonomisine geçişte çarkların nasıl döndürüleceğidir. Bu bağlamda; Kürtlerin etnik kökeniyle ya da mensup olduğu kimliğin CUMHURİYET DEVLETİ ile bir hazım sorunu yoktur. Şeyh Sait'ten Seyit Rıza'ya kadar emperyal devletlerin tazyiki ve onlarla işbirliği içindeki gerici ve şovenist çete başlarının Kürtlerin gücünü sömürme ve kullanma çabasının ötesinde bir şey yok. Kürtleri ağaların ve şeyhlerin kıskacından kurtararak onları cumhuriyetin özgür bireyleri olarak prangalarını kırma şansı veren CUMHURİYET idealidir. Bu manada Kürtlerin Milli Kahramanı da M.KEMAL ATATÜRK'tür. Hülasa Cumhuriyet ve Kemalist Devrimler olmasaydı, Kürtler özgürleşemezdi. Kürt şeyhlerinin ve Kürt ağalarının kul olarak vasıflandırdığı Kürt'e Kürt'ün reva gördüğü realite, toprağı ağanın namı hesabına ekip biçmek, şeyhin sözü üzerine hayvan otlatmak ve tezek işçiliğidir.AH BABACAN'ın adını koyamadığı ve cesur bir şekilde ifade etmekten özellikle kaçındığı gerçeklik Şeyh Sait'in İngilizlerle, Seyit Rıza'nın Fransızlarla olan bağlantısıdır. Günümüzdeki vücut bulmuş hali ise HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın İngiltere'de açıkça ifade ettiği "100 yıl önce bize bir sözünüz vardı" diyerek adeta devlet dilenciliğidir. Suriye'nin Kuzeyinde Kürdistan'ın Batısı'nı inşa etme sürecinde İŞİD'e verilen görev sil - süpür (etnik arındırma) YPG'ye verilen görev ise etnik doldurmadır. Yani Araplar'dan ve Türkmenler'den arındırılan bölgeye Kürt nüfus göçüyle demografik yapıyı tamamen değiştirmektir.Türk ordusunun muhtemel bir kara harekatını önlemek adına emperyal başkentlere adeta yalvaran YPG'lı çete başı mazlum Kobani "ABD'nin bölgedeki en sadık müttefiki Kürtlerdir" derken BARZANİ'den APO'ya kadar uzanan bu süreci en iyi okuyan Fidel Castro ''Kürtler emperyalizmin petrol bekçileridir" tespitiyle ve o müthiş devrimci pratiğin öngörüsüyle meseleye son noktayı koymuştu. Asıl mesele; ALİ BABACAN ve onunla aynı familyaya mensup olan siyaset esnafının samimiyet testi ve cesaretle risk alma arasında bocalamasıdır. Bu manada; PKK Kürt orijinli bir örgüt gibi görünse de tıpkı İŞİD gibi ABD'nin bölgedeki çıkarlarına hizmetle mükelleftir. Dinci terör İŞİD'le, Irkçı terör PKK'yla vücut bulmuş ve ABD'nin vekalet savaşları için sahaya sürdüğü Amerikan menşeli paramiliter örgütlerdir. SON SÖZ: Emperyalizme (ABD-AB) karşı verilen mücadele Irkçı faşizme (PKK'ya) verilen mücadeleden bağımsız değildir.