Bu şehirde 5-6 Yıl önce sokakta ve caddelerde gördüğümüz Suriyeli kadınlar ile şimdiki kadınlar arasında yüzde 100, hatta daha ötesi fark var.. O zamanlar o kadınların ne kucaklarında nede ellerinden tuttuğu çocuklar vardı. Mutlaka olanlar vardı ama şimdiki kadar değildi elbette.. Yıl 2017 ve şimdilerde durumlar tamamen değişti.. Artık Gaziantep Sokaklarında dolaşan her Suriyeli kadının bir kucağında, bir el arabasında çocukları var. Ve aynı durumda olup hamile olanlar var... Eğer yollarda dikkat ederseniz farkına varırsınız.. Yani sözün özü, çoğalıyorlar.. Nüfusları artıyor..Ve tıpkı geldiklerinde olduğu gibi şimdi yine çözümsüzlük,yine herşeyi kendi haline bırakma ve tedbirsizlik hakim..TEHLİKENİN FARKINDAMIYIZ ?Bunlar 5-6 yıl önce geldiklerinde o zaman doğanlar şimdi 5 yaşında.. Bu yaşda olanlar ise şimdi 10 yaşına geldi. 10 yaşında olanlar, 15’i buldu. 15 yaşındakiler ise 20 yaşına geldi.. Görünen o ki, Kızlı erkekli çoğalıyor ve büyüyorlar.. Peki bu çocuklar ve artık çoğu genç olan Suriyeliler ne yapıyor ? Çoğu işsiz.. Haliyle işsiz insan ne yaparsa onlarda aynısını yapıyor.. Şimdi yaz mevsimi geldiği için de artık özellikle parklarda kalıyorlar.. Böylece o semtlerin gerçek sakinlerinin oturacağı alan yok denecek kadar azalıyor.. Bu kişiler için maalesef çözüm üretme konusunda bir adım atıldığını göremiyoruz.. İşyeri açmaya teşvik, çalışarak üretmek düşüncesi, kent ekonomisine ve sosyal yaşamına ayak uydurup topluma zarar yerine fayda sağlayacak işlere yöneltmek gibi projeler üretilemiyor.. Tam tersi çoğunluğu illegal işlerde kullanılıyor.. Yollarda, köşe başlarında küçük çocuklara dilencilik yaptırılıyor, bazı yerlerde genç kızlar fuhuşa ve uyuşturucuya sürükleniyor.. Biliyorsunuz bunların erkekleri askerlik filan yapmadıkları için de şehirde istedikleri gibi cirit atıyor.. Elbette bardağın dolu tarafına da bakmak zorundayız.. Çalışan iyi niyetli dürüst Suriyelileri gözardı edemeyiz.. İşyeri açanlar, legal bir yaşam sürdürenler, namusuyla şerefiyle çalışıp bu kentte hayatını ikame ettirenlerin de olduğunu söylemek zorundayız.. Ne var ki onların sayıları, yukarıda bahsettiklerimden daha az görünüyor..Haliyle bunları gördüğümüzde, bu şehirde asayiş yönlü sıkıntıların gelecekte daha da fazlalaşacağını düşünmek bizleri ürkütüyor..GÜRÜLTÜNÜN MEVSİMİ GELDİGaziantep’te GÜRÜLTÜ sezonunu açıyoruz hayırlısıyla.. Sürekli okuyanlarımız bilir, bu köşede yaz mevsiminin başlamasıyla birlikte, gürültü konusu ele alınır, bıkmadan yorulmadan kışa kadar devam ettirilir...Biliyorsunuz, Gaziantep’te yaz geldiğinde, silahların tüfeklerin temizliği başlar. Mahalle ve sokak aralarında, artık sitelerde de yapılıyor, hoparlörler bakımdan geçirilir.. Havai fişeklerin özellikle gece yarısını geçtikten sonra patlatılması için her türlü organize yapılır. Özellikle genç arkadaşlar kullandıkları araçlarla müziği son sesine kadar açıp çevreyi taciz etmenin provalarını yapar.. Yine gece yarısını geçtikten sonra düğün konvoylarının düğün sonrası yollarda klakson çalarak insanları taciz etmenin dönemi başlatılır. Konvoylara iliştirilen davulcular gelinle damatların araçlarını takip etmek için planını programını yapar. Arada kavşaklarda durarak yolları kapatıp araçlardan inip, halay sekme provaları yapılır.. Gelin ile damadın evlerine geldiğinde binanın önünde yarım saat boyunca eğlencenin hazırlığı başlatılır..ÖLDÜRDÜKLERİ İÇİN KADER DİYENLERDE VARKenar semtlerde silahların sıkılmasında sakınca görmeyenler alternatif olumsuzluklara karşı tedbirlerini alır.. Çünkü, silah sıkıldıktan sonra çevrede bulunanların ölümleri veya yaralanmaları sonrası, onların ailelerini ikna edecek büyükler ayarlamak için görüş antrenmanına başlanılır. Bu hazırlık özellikle KADER, ALIN YAZISI ile başlatılıp, dini alet edecek noktaya kadar taşınır. Bitmedi tabii.. Açık alanlarda, yani restorantlarda, cafelerde, şimdi okulların bahçesi de dahil oldu, oralarda gece yarılarını geçecek saatlere kadar düğün, kına, nişan, mevlit dahil her türlü icraatların hazırlığına başlanılır. Hele Bağ evlerinde durum daha başkadır.. Buralarda silah sıkma yarışı için plan ve programlar yapılır.. Çocukların özellikle oğlanların ellerine silahlar verilir, sık evladım herkes erkek görsün denir.. Çevrede tehlike yaratacakmış, elektrik kabloları kopacakmış gürültüymüş hiç umurunda olmayacakları için, şimdiden bunun konuşmaları yapılır..DEVAM EDELİM..Evet bu gürültü konusuna devam etmekte yarar var.. Her sezon öncesi bu köşede yazmaya başlarım.. ARKADAŞLAR derim.. Bu işin hastası var, çocuğu var, yaşlısı var, uyku uyuması gereken çalışanları var.. Gece yarısı bu insanları yaptığınız gürültülerle uyandırmaya ne hakkınız var diye eklerim.. Son olarak gürültü olayına özellikle kenar semtlerdeki Suriyelilerin katıldığını söylemeliyim. Bunlar ülkelerinde genellikle gündüz uyuyup gece uyumayan tipler.. Mahalle aralarında yüksek sesse gece yarılarına kadar konuşuyor, bağırışıyor, kahkahalar atıyor. Haliyle sabah işe gitmek isteyenler ister istemez uyuyamıyor.. Bunun çözüm yolu, kenar semtlerdeki mahalle aralarında gece yarısından sonra sokakta oturanların evlerine çekilmesini sağlamakla bulunabilir.. Tabii iş Suriyeli olunca sıkıntı yaşanıyor, bunu net olarak biliyorum..CENAZELERİ, ŞEHİTLERİ VE KUŞLARI DÜŞÜNÜN BARİ..En önemlilerinden birisi de, bu gürültüyü yapanların sorumsuzlukları.. Mutlaka her mahallede Cenazesi olan var, şehidi olan var.. Kim olursa olsun, eğlenirken onların acılarını daha da büyütmemeye özen göstermeleri gerekir, yarın aynı durum onlar için geçerli olduğunda nasıl bir duruma düşeceklerini hesaplamaları gerek.. Birde kuşlar meselesi var tabii.. Bu gürültüleri yapanlara Kuşları düşünür hatırlatırım.. O kuşların uykularında aniden patlayan silah veya havai fişeklerde çırpınışlarını, korkularını, panik halinde uyandıklarında bazı yerlere ve elektrik kablolarına çarparak belki de öleceklerini dile getiririm.. Geçici bir keyif için Tabiatın dengesini bozmaya hakkımız olmadığını ifade etmeye çalışırım.. Kentin Valisine, Belediye başkanlarına, emniyet müdürüne yazar dikkatlerini çekerim.. Geçmiş yıllarda yazdığım gibi, çözümler öneriler getiririm.. Avrupa’ da insanların belirli saatler sonrası rahatsız edilmemesi için o kenti yönetenlerin aldıkları tedbirleri ve bunları kararlı biçimde uyguladıklarını yazarım.. Temel olarak İNSAN HAKLARI’nın korunması için kent yöneticilerinin yasaları uygulamaları konusunda kararlı olunması gerektiğini vurgularım.. Yani anlayacağınız her sene yazar, ertesi sene bunları tekrarlarım.. Yine yazar, yine tekrarlarım..Tıpkı şimdi yazıp önümüzdeki sene (eğer Allah kısmet ederse yaşar isek) yine yazmaya devam ederiz.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR