Çarşı-Pazar yangın yeri. Halkın birinci önceliği geçim derdi. Denk bütçe oluşturmak tam bir hayal. Bir ucu borca yaşam halkın giderek kanıksadığı bir Türkiye gerçeği. Halk hızla fakirleşirken satın alma gücü sürekli düşüyor.

Kasap etinin koyunun can derdinde olduğu böylesi hayati bir zaman da Türkiye kendisine dayatılan yeni senaryolarla cebelleşmek zorunda.

15 Temmuz’un yaydığı ağır koku ve karşı depremin artçı şokları hızla sürüyor ve toplumu kuşatmaya devam ediyorken halkın önüne konulan acı reçete ‘’ Yeni Anayasa ‘’ ve ‘’ Başkanlık ‘’ komplosu.

Sanki Türk halkının yeni bir anayasa istem ve arzusu tavan yapmış gibi OHAL koşullarında bir oldu bittiyle toplumun damarlarına zerk edilen ve milletleşme şuurumuzu felç etmeye yönelik zehrin ta kendisi.

Diğer taraftan ülke bir rejim bunalımı yaşıyormuş ya da yönetsel anlamda bir tıkanıklık varmış gibi, yüzyıllık parlamenter demokrasi tartışılıyor. Ve bu yolla başkanlık adeta dayatılıyor.

2002’den bu yana tek parti iktidarı ile yönetilen Türkiye gerçeğine ek olarak, meclis te yasa çıkartma kabiliyetini tek başına kazanmış olan AKP’nin hiçbir engelle karşılaşmayacak olması realitesine rağmen rejim tartışması ve yeni sistem arayışı hangi mantıkla izah edilebilir ?

Her zaman ve her koşulda her şey olma durumu Recep Tayyip Erdoğan’ı giderek mutlaklaştırma ve tekleştirmeye doğru götürmektedir.

Başbakan’ı bertaraf ederek Beştepe’den yürütmenin başı olma, perde gerisinden sufle yaparak AKP Genel Başkanlığı’na ayar verme ve 1000 odalı Külliye ile Cumhurbaşkanlığı, parlamenter demokrasiyle değil ancak ve ancak bir ‘’ Ara Rejim ‘’ mekanizmasıyla karşılık bulabilir.

Yani Türkiye 15 Temmuz’dan bu yana OHAL koşullarının yarattığı karanlık dehlizlerinde bir ‘’ Ara Rejim ‘’ le yönetilmektedir.

Giderek otoriterleşen ve bu yolla olabildiğince totaliterleşme eğilimi, tek adam monarşisine dönüşmek üzeredir.

Türkiye’de iç savaş çıkarmak, toplumu kutuplaştırmak ve yaratılacak bir kaos iklimiyle Kürdistan’ı kurmak bir türlü mümkün olmamış, Türk’le Kürt birbirine düşman edilememiş ve Türkiye bir türlü Suriyeleşme kıvamına getirilememiştir.

Irak’tan sonra Suriye’de çıkarılan iç savaş Türkiye’yi kuşatmış ve birer terör bataklığı haline gelen sınırlarımızın ötesindeki belirsizlik Türkiye’yi sarsmış ancak Türkiye’yi yıkamamıştır.

Anadolu’daki iç dinamiklerin gücü ve kendiliğinden oluşan bölgesel koşullar Amerikan planlarını akamete uğratmıştır. Bu nedenle küresel güçler Türkiye üzerinde yeni planlar yapmak zorunda kalmıştır.

15 Temmuz’dan sonra ne garip bir tecellidir ki tek kazananın AKP olduğu süreç zaman içinde devleti AKPlileştirmiş ve toplumun hemen her kesimini kaderine razı gelen teslimiyetçi bir tavıra doğru itelemiştir.

Devlet Bahçeli’nin MHP’li muhalifleri bertaraf etme oyununda AKP ile birlikte geliştirdiği ‘’ Al takke, ver külah. ‘’ siyasetine ek olarak siyasallaşan yargı vasıtasıyla hukuk adına hukuksuzluk bir dizi siyasal infazın da önünü açmıştır.

Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Koray Aydın bu yolla parti içi yarışın dışına itilmiş ve AKP’nin yardımıyla Devlet Bahçeli MHP’nin başında kalmaya devam etmiştir.

Bahçeli MHP’si AKP’nin dümen suyuna uyumlu hale gelirken, Bahçelisiz bir MHP ise AKP için tehlike çanlarının çalması anlamı taşımaktadır.

Devlet Bahçeli bu yolla Alparslan Türkeş’in MHP’sini dönüştürerek, uluslararası senaryolara uygun AKMHP’yi kurmayı başarmıştır.

Bahçeli diyet borcunu kamuoyunda karşılığı olmayan ve uzunca bir süre soğumaya bırakılan ‘’ Başkanlık ‘’ tartışmalarını yeniden gündeme taşıyarak ödemiş ve AKP’ye tarihsel bir gollük pas vermiştir.

Bu durumun devletin bekasıyla ya da Devlet Bahçeli’nin engin tecrübeleriyle karşılık bulması mümkün değildir.

Bu mana da başkanlık, yeni bir sistem arayışı ve yönetimi daha dirençli ve dinamik hale getirme dürtüsünden kaynaklı bir arayışın adı değil.

Toplumu kutuplaştırmaya, ayrıştırmaya ve Türkiye’yi bölmeye yönelik maddi koşulların oluşacağı çok uluslu bir projenin Türkiye içindeki işbirlikçileri vasıtasıyla oluşturmaya çalıştığı bir senaryonun hayata geçirilmesi halidir.

Otoriterleşmeden Ara Rejime, Ara Rejimden Totaliterleşmeye, Totaliterleşmeden Monarşi’ye uzanan yolun adı ‘’ Başkanlık ‘’ onun kamuflajı ise ‘’ Türk Tipi ‘’ yutturmacası olmuştur.