Eğer Gaziantepte ben hala TRAFİK meselesini yazıyor isem, bu şehir artık yaşam kalitesinde olduğu kadar, ulaşımda da iflah olmaz demem gerekir.. Çoğunuz biliyorsunuz, geçmiş yıllarda yazdığım HAFTAYA BAKIŞları yayınlıyoruz.. Geriye dönük olarak yayınladığımız köşemi hazırlayan asistanım geçtiğimiz günlerde bana şunları söylemişti: 'Ökkeş bey, yazılarınızı sayfaya aktarırken dikkatimi çekiyor.. Siz 20 yıl önce başlamış ve Gaziantepin sorunlarını başta ulaşım olmak üzere hepsini ele almışsınız.. Gürültüsünü dile getirmişsiniz.. Şehir ile ilgili tarihi, kültürel, eğitim, alt yapı dahil o kadar önerilerde bulunmuş, çözümler sunmuşsunuz.. Doğrusu şaşırıyorum. Hala aynı şeyleri yazıyorsunuz. Bu şehirde eğer hala bu sorunlar tartışılıyor ve yaşanıyor ise, demek ki olanlar ve yaşananlar kimsenin umurunda değil, vallahi İnanasım gelmiyor'
Evet.. Asistanım haklıydı.. Çünkü ben 20 yıldan beri eğer hep aynı sorunları dile getiriyor isem, Gaziantepe hala ulaşım ve özellikle gürültü için çözümler üretilmemiş ise, eğitim gerilemiş, yaşanılabilir kentler arasında sonlarda yer alacak duruma düşürülmüş isek, göç olayını doğru çözümlememiş, son Suriye meselesine hep yüzeysel yaklaşım sergileyerek bakmışsak, galiba bir 20 sene sonra yine aynı sorunlarla başbaşa kalacağız.. Bunun başka tarifi olamaz..

HALKIN DEĞİL BİZİM BELEDİYELERİMİZ

Bu konuda Siyasi iradenin yetkilendirdikleri kişilerin kent yönetimlerine bakış açısı çok önemli.. Seçimle işbaşına getirilenler, görev alanından çıkıp, sadece kendisini o makamlara getirenlere hizmet amaçlıyor ise, o idareden vatandaş adına fazla bir şey bekleyemezsiniz.. Şu andaki tablo maalesef budur.. Belediyeler tamamen siyasi iktidarın mensuplarına hizmet etmek için faaliyetlerini yürütür olmuşlardır.. Özellikle bu dönemde, bu düşünce o kadar netleşmiştir ki, Belediyeler için 'Bizim Belediyemiz' denilmeye başlanmıştır.. İktidar dışındaki kesimler resmen ötekileştirilmiştir.. Belediyeler halkın belediyesi olmaktan uzaklaştırılmıştır.. Her ne kadar öyle değil deseler de, bizler yaşadıklarımızla, gördüklerimizle neler olup bittiğini çok iyi anlayabiliyoruz.. Sözün kısası, Gaziantepte sorunların çözümü iktidar partisine mensup iseniz kolaylaşır, değilseniz zorlaşır.. Bunu her konuda ve yönde değerlendirebilirsiniz.. FATMA ŞAHİNİN MEYDAN MÜCADELESİNDE YANINDAYIZ TOKİnin malı olan Kamil Ocak Stadının yerinin MEYDAN olması için bu şehirde sorumluluk sahibi herkes üzerine düşeni yapıyor.. TOKİ Projesinde tamamen yüksek katlı binalarla işgal edilecek olan bu alanın, eğer bu proje uygulanırsa Gaziantepin bağrına hançer vurulacağını başından beri söylüyoruz.. Asım Güzelbeyin zamanında dile getirip önerdiği ve proje hazırlattığı bu alanın, Gaziantepin meydanı olması yolunda Sayın Fatma Şahinin kararlı tutumunu takdirle izliyorum..Yapmış olduğu çalışmaların çoğuna katılmasam da, yanlışlarının, doğrularından daha fazla olduğunu gözlesem de, Kamil Ocak konusundaki düşüncesine yüzde yüz katılıyorum.. Gerek Ankara odaklı, gerekse önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanıyla salt burası için kararlı duruş sergilemesi, TOKİ Başkanıyla irtibatı hızlandırması, buna Milletvekili arkadaşlarımızı ve bürokratları da katarak güç oluşturması, bu meydan için umudumu arttırıyor.. Son olarak Mimarlar Odasının proje çalışması yapmasına verdiği destek, üç Üniversitemizin katılımları, ortaya konulan birbirinden güzel MEYDAN projeleri, galiba TOKİye geri adım attıracak gibi gözüküyor.. Eğer bu işi sonuçlandırır, Kamil Ocakın yerinin MEYDAN olmasını sağlar ise, Sayın Fatma Şahinin göreve başladığından beri ilk kez en önemli bir hizmete imzasını atacağını söylemeliyim.. Hepimiz bu konuda el ele vermeli ve Gaziantepin meydansızlığına son vermeli, Sayın Fatma Şahini bu yolda yalnız bırakmamalıyız.. Hepinize iyi haftalar