"Hazinelerinizi gökte biriktiriniz. Çünkü kişinin kalbi hazinelerinin yanındadır." Bu söz kime mi ait? Hazret-i İsa'ya..

Bizde bu öğretiye uyarak her biri birer hazine değerindeki insan kardeşlerimizi göklere uğurluyoruz.Onlar şimdi yaradanın şefkati ve rahmetiyle taltif edilecekler. En büyük mükafatta bu olsa gerek.Hayatın tamamını bir imtihan, dünyayı ise bir imtihan salonu olarak düşünüyorum.

Mistik felsefi öğelerin ağır bastığı şiirlerimde bunlar fazlasıyla var.

Yazıyı aslında Hüsnü Alan için hazırlamıştım. Konu hayat yada hayata dairleri içerince, üyesi olduğunuz cemiyetin bir yaşayanı olarak kendinizi yazdıklarınızdan bağımsız kılamıyorsunuz.

Evet, "o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler" Hiç kuşkusuz onlardan biri de Hüsnü Alan'dı.

Hüseyin Akkaya'lı , Ekrem Erkek'li , Cahit Saraç'lı , Süleyman Karakuş'lu Gaziantep Tiyatrolarının önemli müdavimlerinden biriydi..

Sinemaya bulaşmışlığı ise cabası.

Aynı şehirde doğan , aynı şehirde yetişip büyüyen kardeşliğimizin kıvancı içindeyim. Yüzünden tebessümü hiç eksiltmeyen hafif baş selamlarını hiç unutmayacağım.

Aynı sokaklardan geçip, aynı kaldırımlara basan ancak birbirinden selamı esirgeyen insanlar yok mu? Var elbet. Sözüm onlara.

" Selam veriniz, selam alınız. Çünkü selam kalplerinizi yumuşatır. Sizi birbirinize bağlar." Bu söz kime mi ait? Merakınız hemen gidereyim. Son peygamber Hazret-i Muhammed'e.

Peygamberin ahlakı da , Kuran-ı Kerim'in ahkamı'da ,toplum akaiti de bunu gerektiriyor. Demedi demeyin. İnsan olmanın ,insandan sayılmanın yaradılış gayesinin ilk basamağında bunlar var. Sevmek , yaradılanı sevmek , neden , yaratandan dolayı sevmek. Çünkü yaratılanı sevmek yaratanı sevmektirde ondan.

Hüsnü Alan'ın vefatı bir yitik vakasımıdır? Hayır. O " dön emri "ne uyarak ehl-i sahibe dönmüştür. Bizden öncekileride , bizimde , bizden sonrakilerinde döneceği gibi. Ircıi ila rabbiki.

Peki üzerimize vazife olan ne? Yaşamı güzelleştirmek , yaşamın güzelliği ile kendi güzelliğinizi buluşturmak. Yeni güzellerin keşfi için yelkenlerinizi rüzgarla doldurmak. Haydi o zaman. Daha fazla zaman kaybetmeyin.