Türkiye büyük devlettir. Dünya üzerinde gerek coğrafyası, gerekse tarihi itibariyle hiçbir zaman hafife alınamayacak bir konuma sahip.
Acaba, Türkiye büyük devlet olmanın gereklerini hakkıyla yerine getiriyor mu? Önemsiz konularda evet. Önemli konularda hayır.
Bu önemli konulardan biri de PKK terörüdür.
Son olarak sınır ötesi operasyonla ilgili yapılanlara kısaca göz atalım. Meclis'ten tezkere çıkarıldı. Asker sınıra yığıldı. Asker kaynayan sınır şeridinde üst üste şehitler verildi. Bu şehitler askerin yoğun olduğu bölgede PKK saldırısı sonucu şehit oldular. Akla ziyan bir durum. Bütün dünya nefesini kesti. Türkiye'nin Irak'ta ne yapacağını heyecanla beklemeye başladı. İklim şartları, dünya kamuoyunun psikolojisi, yurt içi destek doruktaydı. Başbakanın Başkan Bush'la görüşmesi beklendi. Türkiye'deki PKK terörüyle Bush'un ne alakası varsa. Kel alaka…
Sonunda beklenen görüşme sağlandı. Dünya kamuoyu gibi Başkan Bush da Türkiye'nin kararlılığı karşısında göstermelik desteğini açıkladı.
ABD Türkiye'nin sınır ötesi operasyonunu şu veya bu şekilde kontrol altına almak istiyordu. Bu kontrol istihbarat paylaşımı adıyla sağlandı. İstihbarat paylaşımın diğer adı da Türkiye'nin ABD tarafından işaretlenmiş noktalara vurabilmesidir. İşaretli noktalar dışındaki yerleri vurmak yasak…
Böyle bir operasyonun amacı PKK terörünü yok etmek değildir. Türkiye'nin yükselen tansiyonunu düşürmekten ibarettir.
Öyle de oldu. Beklentiler sonuçsuz kaldı. Kış geldi. Kar ve soğuk başladı… Bir şeyler yapılması gerekiyordu. En basit yönüyle sınıra asker ve malzeme yığmanın ekonomik maliyeti astronomik rakamlara ulaşmıştı. Üstelik asker Irak sınırına piknik yapmaya da gitmemişti. Sınırın bir adım ötesinde küçük operasyonlara izin verildi. Sınırın berisinde, yani yurt içindeki dağlarda da operasyonlara hız verildi. Yurt içi operasyonlar için de Bush'tan izin alındı mı acaba? Sayın Gül'ün Dışişleri Bakanlığı dönemindeki gizli anlaşmayı hatırlayalım
Böyle bir operasyondan kazançlı çıkan yine PKK olmakta. Çünkü, Türkiye'ye ekonomik darbe vurmakta. Sınır ötesi operasyonlar konusunda Türkiye'nin en önemli hatası nedir? En önemli hata ve en büyük yanlış ABD taklitçiliği olmuştur.
Nasıl bir taklitçilik derseniz…
ABD Irak operasyonuna başlamadan aylar hatta yıllar önce dünya kamuoyunu motive etmeye başlamıştı.
Saddam'ın zulmü işlendi. Kitle imha silahlarından söz edildi. Bu iddialara yenileri eklenerek ufuktaki Irak işgali haklı gösterilmeye çalışıldı.
Bu politika ABD açısından gerekliydi. Çünkü, haksız bir işgale hazırlanmaktaydı. Asıl amacın Kerkük petrolleri olduğunu gizlemeleri gerekiyordu.
Yani, ABD dünya ile dalga geçiyor, gemisini yüzdürmeye çalışıyordu. Bu nedenle dünya kamuoyunu motive etmesi zorunlu bir durumdu.
Türkiye'nin sınır ötesi operasyonu ABD nin Irak işgali ile hiçbir benzerlik taşımamakta.
Çünkü, Türkiye haksız bir operasyona hazırlanmıyordu. Çok önemli bir nokta daha var. ABD Irak işgaline hazırlanırken açıkça saldırganlık yaptı. İşgal edeceğini herkese duyurdu. Çünkü, ne Saddam'ın, ne de Irak'ın bir başka ülkeye veya bir başka coğrafyaya taşınma şansı yoktu. Irak'ın yandaşı, koruyucu veya savunucusu da yoktu.
PKK öyle mi?
PKK'yı hem AB, hem de ABD koruyup savunmakta. Kuzey Irak'taki düzmece, maskot yönetim açıkça PKK yandaşlığı yapmakta ve Türkiye'ye kafa tutarak sürekli tahrik etmekte.
Yani sınır ötesi operasyonu dünyaya ilan etmek, dünya kamuoyunu motive etmeye yönelik çalışmalar yapmak en büyük hatadır.
Bu hatanın sonucu da ortada.
Büyük maliyetler, çok sayıda şehit ve sonuç sıfır. Göreceksiniz, PKK olayı eski hamam, eski tas şeklinde devam edecektir.
Peki ne yapılması gerekiyordu?
Asker sınıra gizlice yığılmalıydı. İsrail modeli uygulanarak ani baskınla Irak'a girilmeliydi. En başta Barzani denen zurnanın boynu koparılmalıydı. Bu zurna susturulurken, bir yandan karadan, bir yandan da havadan harekâtla Kandil Dağı yerle bir edilmeliydi.
Son olarak da PKK liderleri hangi ülkede saklanıyorsa, o ülkeye Suriye'ye uygulanan taktik uygulanmalı, bu lider bozuntuları tek tek toplanmalıydı.
İşte büyük devlete yakışan operasyon böyle yapılır.. *