Yüce bir güce sığınanlar, kontrol ve korku duygusunu yönetebiliyorlarGünümüzde uygulanan üçüncü dalga metakognitif psikoterapi yöntemleri ve zihin üstü tedavilerin kişide zihinsel sığınaklarını keşfetmesinde yardımcı olmayı amaçladığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ”Herhangi bir şeye sığınabilenler yalnızlık duygusunu ve korku duygusunu kontrol edebiliyorlar. Kişide eğer öyle bir duygu yoksa kişi tedaviye eksi birde başlıyor. Tedavide ilerleyemiyor, stres duygusunu yönetemiyor çünkü insanda kontrol duygusu var. Kontrol duygusu bir nevi şöyle tarif edilebilir: Hatta buna Tanrı kompleksi deniliyor. Bazı insanlar her şeyi kontrol etmek isterler. Çocuğunun nefesini bile kontrol ederler. Kendini yeryüzü Tanrısı gibi görür. Buna Tanrı kompleksi deniyor. Bu Tanrı’dan rol çalmaktır. Kişi ‘Ben mükemmelim herkes mükemmel olmalı. Çocuğum da mükemmel olmalı, her şeyi bilmeliyim’ dediği için bilemediği zaman aşırı heyecana kapılır ve kontrol edemediği için de panik yaşar. Kontrol duygusu yüksek olan kişiler huzur bulamazlar.” dedi. Beyindeki Tanrı’ya eğilim bölgesi…Yüce bir güce inanıldığı zaman üç şeyin olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Teselli değeri var, anlam katma değeri var, bir de kişinin o yaratıcıyla bütünleştiği zaman iç huzuru değeri” var. Budist Rahipler üzerinde yapılmış deneyler var. Biz bunu Mevlevi dervişleri üzerinde yaptık. 90’lı yıllarda Kudüslü rahipler meditasyona sokuluyor. Rahiplerin beyin hareketleri inceleniyor. Meditasyonda bütün istekleri karşılanmış, bütün ihtiyaçları giderilmiş tamamen rahatlamış oluyorlar. Evrenle bütünleşme duygusunu yakaladığı an beyninde müthiş bir mutluluk hormonu salgılanıyor. Bu sırada beynin hangi bölgesinin çalıştığına bakılıyor. O bölgeye Tanrı bölgesi diyorlar aslında Tanrı bölgesi değil o kişinin Tanrı’ya eğilim bölgesi. Tanrıyla bütünleştiğini hissettiği an müthiş bir rahatlama oluyor. Ama kişide Tanrı kompleksi varsa rahatlatamıyor kendisini, bu kişilerde kaygı devamlı yüksek oluyor.” dedi. Maneviyat duygusu kişiye huzur veriyor Bu nedenle maneviyat duygusunun kişiye huzur verdiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Maneviyatın kişiye kazandırdığı şey bütün isteklerinin karşılanması, bütün ihtiyaçlarının giderilmesi ve evrenle bütünleşme duygusu oluyor. Kişi bunu yaptığı zaman teselliyle yaşıyor, her şey anlamlı hale geliyor. ‘Evrende bir anlam var, tesadüfen gelmemişiz’ diyor ve en önemlisi kişi ölüme açıklama getiriyor.”dedi. İnsanın kendi gücünün sınırlarını iyi bilmesi gerekiyor İnsan beyninin bir özelliğinin de hayal üretmesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir canlıdaki beyin sadece yemek, içmek, barınmak, üremekle sınırlıdır. Ama insanın beyni soyut düşünceyle ilgilenir, kavramsal düşünceyle ilgilenir. Sembolik düşünceyle ilgili hayal kuruyor. Şimdi hayalleri sınırsız ama gücü sınırlı. Hayallerle gücü arasındaki sınırını belirlemek için beyinde gerçekliği test etme networkü var. Şizofrenlerde network bozuluyor. Bu network bozulduğu için onlar hayalle gerçeği ayırt edemiyorlar ama sağlıklı insanlarda bu network çalışıyor fakat kişi kontrol duygusu yüksekse beyindeki bu networkü bozabiliyor. Kişi her şeye müdahale ediyor, kendi ruh sağlığına da karışıyor. Bu nedenle insanın maneviyatını devreye sokabilmesi için böyle durumlarda kendi gücünün sınırlarını iyi bilmesi gerekiyor. Kendi acizliğini, güçsüzlüğünü, zayıflığını anladığı zaman, her şeyi bilen her şeyi kontrol eden bir görünmeyen bir gerçeklik var diye inandığı zaman bu kişiler hayata anlam katıyor.”diye konuştu. Maneviyat ruh sağlığını parçası olarak görülmeliManeviyatın artık ruh sağlığının bir parçası olarak görülmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Maneviyatı ruh sağlığının parçası olarak görmemek eski anlayış. Kişinin inanç sistemlerini devreye sokabilmesi, o kişi için rutin hayatını daha sağlıklı götürmesini sağlar. Özetle maneviyat, psikolojik sağlamlığın bir parçasıdır.”ifadelerini kullandı.