Ülkeyi yönetenler danışmanlardan aldıkları bilgilere güvenerek halkın mutlu olduğuna inanırlarsa, Türkiye?deki manzara ortaya çıkar. Geçmişte milletvekili olan bir dostum bana şöyle demişti. ??Doğrular her zaman ve her yerde söylenmez abi??? Anladım ki, doğrular yalnızca Ankara?da söylenmez. Başka her yerde rahatlıkla söylenebilir. Yaşanılan gerçekleri söylememek yalancılık ve sahtekârlıktır. Son zamanlarda açılımlara başladık. Açıla açıla neler kazandık veya neler kaybettik, özetleyelim. Ülke genelinde işçiler huzursuz. Çünkü, sürekli işten çıkarmalar var. Yarını güvence altında olmayan insanlarda huzur olur mu? Eczacılar huzursuz. Sağlık Bakanlığı ile anlaşmazlık içindeler. Bu anlaşmazlığa taraf olan Başbakan marketlerde ilaç sattırmayı planlamakta. Doktorlar huzursuz. Tam gün yasası ile sıradan bir devlet memuru konumuna getiriliyorlar. Sıradan bir devlet memuru olmak demek, çok çalışıp verilen maaşa katlanmak demektir. Tekel işçileri huzursuz. İşlerine devam ederlerse kalan ömürlerini eski maaşlarının yarısıyla sürdürmek zorundalar. Devlet yönetimlerinde ortada bir suç olmadığı sürece verilen hak geri alınmaz. Ancak Tekel işçilerinin hakları geri alınıyor. Kamu emeklileri huzursuz. Özel sektör emeklilerine yüksek maaş zamları yapıldığı halde kamu emeklilerine yıllık bazda ortalama % 3.5 zam yapılmakta. Çarşı esnafı huzursuz. Siftahsız dükkân kapatırken eskiye göre zamlı vergiler, zamlı kiralar ödemek zorunda bırakılıyorlar. Para yok, talep yok, müşteri yok. İşyerleri peş peşe kepenk indirmekte. Tarım üreticileri huzursuz. Girdi fiyatları astronomik rakamlara ulaştığı halde temel gıda maddesi sayılan ürünlere cüzi zamlar yapılmakta. Taban fiyatları hasattan iki ay sonra belirlenmekte. Üretici tüccarın kucağına düştükten ve ürün elden çıktıktan sonra taban fiyatı belirlenmekte. Tarıma destek fonu çalışmaz durumda. Kırpılan destekler ödenmemekte. ** Üniversite mezunları huzursuz. Üniversiteleri tarım tarlası gibi algılayan yönetimler akıllarına esen yerde siyasi rüşvet kabilinden üniversiteler kurmaktalar. Üniversiteler kurulurken ülkenin bilimsel ve teknik anlamda ihtiyacı ve kapasitesi göz önüne alınmadan kurulmakta. Donanımsız hocaların eksik bilgilerle donattığı üniversite mezunları asgari ücretle bile iş bulamamakta. Geçerli bir sanatları da olmayınca, üniversiteler mesleksiz işçiler ordusu üreten kurumlar haline gelmekte. Devlet memurları huzursuz. Ödenen maaşlarla geçinmek mümkün değil. Hak aramak yasak. Yönetimin düşünce ve ideolojisine uyum şart. Asker rahatsız. Devletin gizli beyni sayılan Kozmik odada suikast planları araştırılmakta. Üst düzey asker emeklilerinin bir kısmı terör suçundan cezaevinde tutuluyor. Ancak çoğunluğunun suçunun ne olduğu belli değil. Her rütbeden askerler sık sık savcı karşısına çıkmakta. Onur ve şerefine aşırı önem verenlerden intihar edenlere rastlanmakta. TSK?ni küçük düşürücü senaryolar gündemden düşmemekte. Caddeler ve sokaklar huzursuz. Kim oldukları ve nereden geldikleri belli bazı gruplar cadde ve sokaklara sık sık baskınlar düzenlemekte. Vitrinleri kırmakta, işyerlerini ateşe vermekte, belediye otobüslerini yakmakta. Esnafın ve halkın mal ve can güvenliği yok. Kentler Filistin sokaklarını andırmakta. Görevini yapan polisler de dengesiz güç kullanmakla suçlanmakta. Medya huzursuz. Yandaş medya mutlu. Yandaş olmayanların yarınları belirsiz. Aydın vasfı yapıştırılmış bir kısım medya mensupları da dolar karşılığı kiralanmış ve dış güçlerin davulunu çalmaktalar. Halktan yana olan bir medya görüntüsü yok. Köprüler ve otoyollar huzursuz. Bir yandan satılırken bir yandan da geçiş ücretlerine yeni zamlar yapılmakta. Deli Dumrul öyküleri gerçek olmakta. Adalet sistemi huzursuz. Telefonları dinleniyor. İstenen fetvayı vermeyen savcı ve yargıçların başı ağrımakta. Aslında yalnız adalet dinlenmiyor. Asker de dahil olmak üzere bütün ülke kocakulaklarla dinlenmekte. Herkes yakalarına ne zaman yapışılıp, ne zaman içeri atılacağı kaygısı içinde. Halkın tamamı huzursuz. Ağır vergiler, özgür hırsızlar, işlemeyen adalet, dinlenen telefonlar, toplanamayan borçlar, uyanık dolandırıcılar, madde bağımlıları ile her yönden kuşatma ve saldırı altındalar. Çoğunluk namuslu ve dürüst olmanın suç sayıldığına inanmış durumda. Toplum ahlakı huzursuz. Hırsızlık, kumar, dolandırıcılık, soygun, zamlar, fuhuş, cinayet, kaçakçılık, yoksulluk toplum ahlakını kuşatmış durumda. Ahlak yurt dışında zprunlu sürgün uygulamasında. Meclis huzursuz. Teröristler meclisin içinde grup kurmuşlar. Omuzlarında keleş olmadığından onlara minnet duyulmaya ve sırtları sıvazlanmaya başlanmış. Kırk bin kişinin katili ve ağırlaştırılmış(!) müebbete mahkum Apo tarafından yönetilmelerinin önemi yok. Devletin hazinesi huzursuz. IMF borcu ve dağıtılan siyasi rüşvetler yüzünden aç kalmış. Bütün umudu madde bağımlılarının (Sigara ve alkol) ödeyeceği fahiş vergilerle, şoför esnafının yakacağı petrol ürünleri. Onlar da olmasa iflas bayrağını çekecek.
Not: Yer darlığından listeye alamadığım diğer huzursuzlardan özür diliyorum.