Kibritten "tasarruf" etmek için sigaranın sigaradan yakıldığı mekanlardan uzak durun. İnsana "kibrit çöpü" kadar değer verilmeyen yerlerde ne işiniz olabilir! Elinizde taşıdığınız pet şişe, kraker, çerez poşeti, ya da "ağzınızı" sildiğiniz peçeteyi, rastgele yere atmayın, en yakınınızda bulunan "çöp kutusuna" bırakın. Unutmayın, küçücük ihmaller sonucu kirletilen yerlerde sadece "başkaları" değil, sizler de yaşıyorsunuz. Sabah ve akşam saatlerinde otobüs duraklarında bekleşenlerle aynı hakka sahipsiniz. Birilerinin önüne geçerek otobüse binebilir, boş bulacağınız bir yere oturabilirsiniz. Sizden sonra otobüse binen yaşlılara "yer verme" nezaketini gösterin. Binerken yaptığınız "densizliği", araç içerisinde tekrarlamayın. Göstergeye göre değil, bulunduğunuz yol ve trafik durumuna göre hız yapın. Kendinizi düşünmüyorsanız, aracınızı düşünün. MaazAllah, bir yerini çizdirebilirsiniz. Satın almak istediğiniz şeyin fiyatını sormadan almayın. Mümkünse "babanızın" parasını harcıyor gibi alış-veriş yapmayın. Ekonomik düşünürseniz, "kredi kartı" borcunuzu daha kolay ödersiniz! Sabahları elinizi yüzünüzü yıkadıktan sonra, muslukları iyi kapatın. Düşünmeden boşa akıttığınız suyun bir damlasına ihtiyacı olanlar olabileceğini unutmayın. Yüksek sesle konuşup, gürültü kirliliğine sebep olmayın. Size, sizin kadar "tahammül" edemeyenler çıkabilir; sonra dayak yersiniz. Hem dinlenip, hem gezdiğiniz parklardaki "Çiçeklere basmayınız" uyarılarını ciddiye alın! Bunlar, yeşilin ne anlama geldiğini bilmeyenler için yazılmış değildir. Okuma yazması olanların bu "tavsiyeden" yararlanması, sizin değil çiçeklerin menfaati gereğidir! "BURAYA ÇÖP DÖKMEYİNİZ" uyarısı, bir kişi için yapılmamaktadır. Uyarı kendini bilmezler içindir. Bir defayla bir şey olmaz diyerek çöp dökerseniz siz de "kendini bilmezler" sınıfına dahil olanlardan olursunuz! Örnekleri uzatabildiğiniz kadar uzatabilirsiniz... Böylesine "tuhaf uyarılarla" yaşamak hoşumuza mı gidiyor acaba?

DAHA UZATALIM MI?

Günlük hayatta, insan koygusu "değerlerin" çapı giderek daralmaktadır! Kimdir bunun suçlusu? Boşvermişlikten daha tehlikeli olan "umursamazlığa" kapılanların sahipsiz bıraktığı "özdeğerler" yavaş yavaş ortadan kalkıyorsa, suçu başkalarında aramamıza gerek yoktur! Kendi fikri olmadığı için, karşı fikrin içerisinde yer alanlar, toplumsal bir çöküşün başlamasına sebep olduklarının farkında olamazlar. Böylesi farkındasızlık; kararlı "karşı duruşun" olmadığı ortamlar, kolay at oynatılacağını bilenler için kaçırılmayacak fırsatlar yaratmaktadır. Huzurlu ortamların katledildiği, kap-kaç, fuhuş ve asayişsizlik gibi olumsuzlukların öne çıktığı bir toplum içinde yaşamaya "mecbur olmadığımız" bilincini yitirmeye başladık. Bunun tek suçlusu, kişilerin kişisel tercihlerine göz yumulmasından kaynaklanmaktadır! Çıkar ve avantacılığın kökünü kazıdığına inanılan "asalet"; toplumsal yaşam değeri olmaktan uzaklaştırılmaktadır! Bu durum maalesef "bencilliğin" beslenmesini çeşitlendirmekte, tek doğru etrafında birleşilmesi fikrini ortadan kaldırmaktadır. Ve yine maalesef toplumun "aykırı" olduğu gerekçesiyle kabule yanaşmayıp reddettiği önemler; kimine göre zararlı, kimine göre normal kabul edilen yönleriyle içimize sızmayı başarmıştır. Son Hrant Dink cinayetinde yaşananlar, herkesten sakınmamız gereken değerlerin yok olmakta oluşunun bir göstergesidir. Engin "hoşgörü" ve bağışlayıcı bir toplum yapısına sahip olduğumuzu bilenler, bizi buradan yakalamakta, adeta benliğimizden koparmaktadır! Hala gerçekleri görüp kabule yanaşmamız biraz tuhaf olmuyor mu?