Mimarlar izlenen yıkım politikasından şikayetçi
Gaziantep Mimarlar Odası Başkanı Aslı Tezel, yaşanılan afetlerin plansız dönüşüm ve kentleşme politikaları yüzünden şehirleri yıkıma uğrattığını söyledi.
Atılacak her türlü adımda bilim, fen ve teknik kuralların gözetilmesi gerektiğini belirten Tezel, “Kentsel planlama bir grup sermaye sahibinin eline bırakıldı. Öncelik halkın ihtiyaçları değil, bu grupların rant hırsı oldu” dedi. 1999 depreminden bu yana geçen 24 yıl boyunca, afetlere karşı alınacak önlemler ve yapılacak hazırlıklar konusunda hiç yol kat edilmediği belirten Tezel, “Depremin ardından yaşanan koordinasyon zafiyeti yüzünden arama kurtarma konusunda da geçmişten hiçbir ders almadığımız ortaya çıkıyor. Yeterli insan gücü, donanım, teknik ekipman sahaya hızlı bir biçimde sürülemedi. Bunun neticesinde insanlarımız maalesef göçük altında ölüme terkedildi” diye konuştu. İMAR AFFI YANLIŞTI “İmar barışı adı altında pazarlanan imar affının yanlış bir uygulama olduğunu, bunun olumsuz tüm sonuçlarını birçok kez Mimarlar Odası olarak kamuoyunda dile getirdik” diyen Tezel, “Ülkemizin birçok yerinde, herhangi bir kıstas olmadan, doğru yanlış ayırt edilmeden, hukuka aykırı yapılaşmalar, meslek örgütlerinin uyarılarına rağmen imar affıyla yasallaştırıldı. Bunun neticesinde sadece konut ve ticari yapıların değil; okul, hastane, otel ve kamusal yapılarımızın da ne kadar güvenli olduğunu bilmiyoruz. Zaman içinde, kamusal denetimin yeterince ve hakkıyla yapılamaması sebebiyle, projesine uygun olmayan keyfi uygulamalar ve imalatlar yapılmıştır. Yıkılan binalarda sıkça bu hatalarla karşılaşıyoruz. Mevcut müteahhitlik ve yapı denetim sistemlerinin bu anlamda sorgulanması gerekir. Sadece betonarme odaklı değil, tüm diğer yapı malzemelerinin kullanıldığı alanların ve yapım tekniklerinin gözden geçirilmesi de önemlidir”KENTSEL PLANLAMA RANT HIRSI OLDUKentsel planlamanın bir grup sermaye sahibinin eline bırakıldığını belirten Tezel, “Öncelik halkın ihtiyaçları değil, bu grupların rant hırsı oldu. Farklı disiplin ve meslek odalarıyla birlikte planlama yapmak yerine masa başında kararlar alındı. Bunun sonucunda maalesef kentlerimiz rantın kurbanı oldu. Hızlı karar almak ve uygulama yapmak adına aynı hataların bugün de tekrar edildiğini görmekteyiz”BARINMA KRİZİ ÇÖZÜLMEDİAfet toplanma alanlarının depremden sonra nasıl kullanıldığını soran Tezel, ““Esasen, toplanma alanı olarak kullanacağımız alanlarımız rant uğruna ve imar uygulaması hatalarına kurban edilince, geriye kalan alanlar etkin bir şekilde kullanılabildi mi? Sonradan ilave edilen alanlar yeterli oldu mu? Depremin ilk yaşandığı günden 45-50 gün geçmesine rağmen barınma krizi tam anlamıyla çözülemedi. Öncelikle bunun hızlı ve doğru bir şekilde çözülmesi gerekirdi. Geçici konut ve barınma alanları için seçilen tarım ve mera alanları, daha sonra geri dönüştürülebilecek şekilde planlanmalıdır. Bu alanlarda kalıcı konut kesinlikle yapılmamalıdır”NURDAĞI VE İSLAHİYE VURGUSUTezel yazılı yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Nurdağı ve İslahiye’de konteyner kentler kuruldu. Halihazırda, Nurdağı'nda 12 çadır bölgesinin 3’ünün çadır kent olarak kullanılmaya devam edilmesi planlanırken geriye kalan 9 bölgede yaşayan yurttaşlarımız bu konteyner kentlere taşınmaktadır. İlerleyen zamanda kalıcı konutların yapılmasıyla bu konteynerlerin nerede ve nasıl kullanılacağı da planlanmalıdır.Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli adını verdiği bir çalışma yürütüyor. Alt başlıkları; Şehirleri İnşa ve İhya, Kentsel ve Kırsal Dönüşüm, Tarihi ve Kültürel Miras Kurulları olarak oluşturuldu. Farklı düşüncelerin temsil edilmediği, meslek odalarının temsilcilerinin dâhil olmadığı bu kurullardan nasıl tarafsız bir değerlendirme bekleyebiliriz? Bu durum, bilim ve tekniğin bir kez daha göz ardı edilmesi riskini taşıyor”SORGULAMA YAPILMALI“Yaşadığımız afetler, plansız dönüşüm ve kentleşme politikaları yüzünden şehirlerimizi yıkıma uğratmaktadır. Bunlardan ders almak için her saniyemiz önemlidir. Atılacak her türlü adımda bilim, fen ve teknik kurallar gözetilmelidir. Daha da önemlisi her türlü kurala uyulup uyulmadığı kamu tarafından denetlenmelidir. Belirli periyotlarda yapı ölçeğinde tespitler yapılarak mevcut yapı stokunun durumu değerlendirilmeli ve her türlü afete karşı direnci sorgulanmalıdır. Sonuç olarak, geldiğimiz noktanın tüm yönleriyle şeffaf bir biçimde ele alınmasını, tüm teknik raporların kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz. Bununla beraber toplum olarak sağlıklı bir değerlendirme yapma imkânına kavuşuruz.” HABER MERKEZİ
Yorumlar