Gaziantep FK, Gaziantepspor'un üzücü serüveninin akabinde 'şehrin takımı' olma yolculuğuna çıktıktan sonra geçen sürede bunu ne kadar başardı, büyük soru işareti. Bir kulüp kültürüne sahip olmak, sürdürülebilir olmak anlamına geliyor. Aradan geçen 7 yılda 'Şehrin takımı' olmayı başaramayan kırmızı siyahlı kulüp aynı zaman bir 'kulüp kültürü de inşa edememenin' sancısını yaşıyor.Önceki yönetimlere göre para gücü daha sınırlı olan yeni yönetim, "şehrin takımı olma" ve "kulüp kültürü inşa etme" konularında çaba sarfediyor gibi görünüyor. Ama daha yolun çok başındalar ve işleri gerçekten zor.Son Galatasaray maçında yaşananların, Gaziantepspor ve Gaziantep FK sevdalılarını üzdüğünü söylemek yanlış olmaz. -Stadın yarısından fazlasının Galatasaray taraftarı olması,-Deplasman tribününden 'Gaziantep Cimbom'a deplasman değil' tezahüratlarının sürekli söyleniyor oluşu,-Maç bitiminde top toplayıcı çocukların Galatasaraylı futbolculardan forma isteme yarışına girip, gördüğüm kadarıyla Ayhan Kaya'dan tepki görmesi (2 taraf da haklı bu arada)-Basın tribününde Galatasaray'ın galip gelmesine sevinenler içerisinde Gazianteplilerin de olması,-Her küçük çocuğun neredeyse tamamının İstanbul takımlarının taraftarı oluyor oluşu,-Şehrin hiç bir yerinde Gaziantep FK'ya destek pankartının olmaması vskimsenin kabahati değil elbette. Bu insanları İstanbul takımlarını tutuyor diye de eleştirmek gerçekten haksızlık olur. Çünkü, "Kulüp, bu kültürü inşa etmek için ne yaptı ki" sorusunun cevabı koca bir hiç!Peki bu yönetim ne yapabilir?-Stadyum içi ve çevresinden başlayarak bir remodeling yapmalılar. Maça gitmeyi çile değil keyifli bir hobi haline getirmeliler. Kulüp yönetiminin, yerel yönetimlerin ve Spor İl Müdürlüğünün de desteğini alarak otopark ve yol işlerini düzeltmesi ve stat içinde de kantin, tuvalet, anons, maskot, bayrak, pankart gibi birçok konuyu düzeltmesi lazım. Anons işinin değişmesinin bile, taraftarın coşkusunu arttırdığını gözlemliyoruz. Statta çalan şarkıların değişmesi bile inanılmaz etki ediyor. Bu konuda kulübün iyiye gittiğini söylemek lazım.-Forma, şapka, bayrak dağıtım organizasyonları yapmalılar. Şehirde ne kadar çok forma olursa, o kadar göz aşinalığı ve o kadar sempati oluşur. Bunun maliyeti yüksek olabilir ama bilet getirisini de hesaba katmakta fayda var.-Sosyal Medya kullanımında halka yakın olmakla ilgili çalışmalar yapılmalı. Çekilişler, kampanyalar vs ile Gaziantepli 'özellikle yeni jenerasyonu' haşır neşir hale getirmeliler.-Esnafa yakınlık, esnaf buluşmaları,-Okullara, öğrencilere yakınlık ve okul ziyaretleri (Özel okullar değil! Devlet okullarından bahsediyorum. Tutkulu taraftarı oralarda bulursunuz)-Alt yapı oyuncularını ve ailelerini Gaziantep FK taraftarı haline getirmek,gibi birçok konuda bir "şehrin takımı" havası estirmek, sürdürülebilir bir takım olmanın ön şartı. Bütün bunlara paralel olarak "Futbol Takımının, yapısı, oyun anlayışı, transfer politikası, prim politikası, alt yapı stratejisi vs konular da çok önemli ve bu konuları da bir sonraki yazımıza bırakalım. Lige kötü başlamak her şeyin sonu değil. Bugün yapılacak iyi işler, yarınları aydınlatacaktır. İmkanım olsa, Yalçın Koşukavak'ın sürekli vurguladığı şu sözü, başkan dahil tüm yönetim kurulunun odalarına asarım: "Bugünü kurtarmak, geleceği inşa etmekten önemli olamaz."