Sanayicilerin çok zorlu bir süreçten geçtiğini belirten Konukoğlu, 2026 yılı için ise dikkat çekici bir mesaj verdi: “Dibi gördük.”

Nizip Caddesi esnafına süre talebi
Nizip Caddesi esnafına süre talebi
İçeriği Görüntüle

Antalya’da düzenlenen Türkçimento 18. Uluslararası Teknik Semineri kapsamında CNBC-e’ye konuşan Konukoğlu, dünya genelindeki ekonomik yavaşlamanın Türkiye’ye doğrudan yansıdığını, iç piyasada ise hammadde, enerji ve işçilik kalemlerindeki artışların sanayiciyi daha da zorladığını ifade etti.

“Gerekirse küçülüp tekrar toparlanacağız”

Sanayi kesiminin mevcut durumunu analiz eden Konukoğlu, gerekli görülmesi halinde işletmelerin küçülmeye gidebileceğini belirterek, “Gerekirse küçülüp tekrar toparlanmamız gerekiyor. Ekonomide dip noktasının test edildiğini düşünüyorum. 2026’dan itibaren yukarı yönlü bir sürecin başlayacağına inanıyorum” dedi.

Sosyal konut hamlesi sektöre hareket getirecek

Çimento sektörüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Konukoğlu, sektörün yılı yaklaşık yüzde 6 büyümeyle kapatacağını, ihracat tarafında ise büyümenin yüzde 14 seviyelerinde olduğunu kaydetti. Hükümetin hazırladığı 500 bin sosyal konut projesinin, inşaat ve çimento sektöründe olumlu bir ivme yaratacağını belirterek, “Bu hamle piyasayı canlandıracak” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yüksek çimento üretim kapasitesinin önemli bir bölümünün atıl durumda kaldığını hatırlatan Konukoğlu, sektörün yeni pazarlara açılmak zorunda olduğunu ve ihracatta daha agresif bir strateji izlemesi gerektiğini vurguladı.

Yeşil dönüşüm ve enerji maliyetleri gündemin merkezinde

Çimento sektörünün öncelikli başlığının yeşil dönüşüm olduğunun altını çizen Konukoğlu, son 5 yılda enerji maliyetlerinin üreticiler için en büyük sorunlardan biri haline geldiğini söyledi. Alternatif yakıt kullanım oranını yüzde 7’den yüzde 15’e çıkardıklarını belirten Konukoğlu, “Bu oranı daha da artırmak zorundayız. Çimentoyu daha verimli ve sürdürülebilir biçimde üretmek zorundayız” dedi.

Konukoğlu’nun açıklamaları, hem sanayi hem de inşaat sektörünün 2026’ya yönelik beklentilerinin şekillenmesinde önemli bir veri niteliği taşıyor.