Sevgisizlikten yitip giden hayatların öyküsü çok acıdır.

Doğasına istinaden sevmeden ve sevilmeden varolamayan bir ruh yeryüzünde görebileceğiniz en trajik varlıktır aslında. Maddeye duyulan yoğun ihtiyaç ve sınırsız tüketim sevgisizliğin bütünüyle eksikliğinden kaynaklanır. Çünkü hayat bir dengedir.

Ve denge eksik olanı tamamlar fazla olanı eksiltir.

Alınan yerine mutlaka bir şey verilir ve verilen yerine mutlaka bir şey alınmalıdır. Yani bir puzzle tek bir parçası bile eksikken nasıl kalırsa yarım ve tamamlayamazsa bütünü insan da öyledir.

Hele bu eksiklik ruhu besleyen kalbe yakın bir yerdeyse tüm hayatı boyunca kederli dolanır insan. Mutsuz, yarım ve hırçın. İşte günümüzde insanların eşyaya bağımlılığı aldıkları eve arabaya takıya çantaya giysiye maddeye düşkünlüğü de bundandır. Sevgi yoksunu ruhu aç insanların trajik ve vasıfsız arayışıdır bu zavallı çırpınma.

Farkındalığı yüksek insan tamamlar bu açlığını layıkıyla severek ve sevilerek, okuyarak ve öğrenerek, dinleyerek ve araştırarak. Ancak bakan körlerin duyan sağırların dünyasında bu yokluğun giderilmesi sadece madde ile olur.

Geçici mutluluk sağlayan bu madde bağımlılığı yani eşya tüketimi kişiyi sadece bilinçsiz huzursuz ve tatminsiz bir hayatın içinde tüketir durur. İsraf edilen ve bir bitki gibi (ki onun bile düzene bir katkısı vardır) sadece solunum yaparak hakiki varlık gösteremeden geçip gider bu dünyadan.

İşin en üzücü kısımlarından biriyse bu insanların farkındalığı yüksek diğer insanlar tarafından uyarılmalarına rağmen halen aynı kısır döngüde gidiyor olmalarıdır.

Madde ile değil sevgi ile yaşayın. Çünkü para ile satın alınan hiç bir nesnenin ihtiyaç duyduğunuz zaman size kucak açması, huzur vermesi ve sevmesi mümkün değildir. Ve gerçek mutluluk sadece insan ile gelendir.