Türkiye su kaynakları bakımından zor bir coğrafyada. Akdeniz bölgesinin iklim değişikliğinden en çok ülkemiz etkileniyor. Türkiye geleceği açısından su fakiri olmaya aday bir ülke.

Ülkemiz 25 su havzasına sahip ve havzalarda su dağılımı çok değişken. Bu durum önemli tarım ve sanayi bölgelerinde su sıkıntısına yol açıyor. Su açısından çok daha riskli bir gelecek bizi bekliyor. 2040 yılında aşırı su stresi yaşayacak.

İklim değişikliğinin, su kaynakları üzerindeki baskıyı artırarak bölgede kuraklık ve yağış düzensizliklerine yol açıyor.

Orta Doğu ve Afrika, su sıkıntısı çeken, buna rağmen nüfusu dengesiz şekilde artan ülkelerle dolu. Bu, gelecekte iklim kaynaklı göçlerin ülkemizin demografik yapısına ciddi bir tehdit olacağının ön işaretçisi. Devletimiz, çok geç olmadan bu tehlikeye karşı politika geliştirmeli.

Su krizi, ülkeler arasında krizlere neden olacak. Hatta aynı ülkenin şehirleri arasında bile polemiğe dönüşmeye başladı.

Son günlere Kahramanmaraş’ta hissedilen kuraklık ve su kesintileri, Gaziantep’e yönelik bazı iddiaları gündeme getirdi. Kahramanmaraş’ın temsilcisi değerli siyasetçilerin, şehirlerinin hakkını savunması ve su kesintilerine tepki göstermeleri çok normal. Ancak bu sorunun kendi bölgemiz ile alakası olmadığının, ulusal bir sorun olduğunu kabul etmeli ve ona göre söylem geliştirmeliyiz. Şehirlerimiz arasında ayrım yapmadan, halkımızı karşı karşıya getirmeden konuşmalıyız.

Gaziantep, iktidarın politikalarından çok mağduriyet yaşayan bir şehir. Daha önce Barak Ovası’nın su ihtiyacını defalarca gündeme getirdim. Barak Sulama Projesi’nin 2019 yılında kalkınma programından çıkarıldı. Fırat akıyor, Barak bakıyor.

2020 yılında Düzbağ içme Suyu Projesi ile Kahramanmaraş'tan Gaziantep'e içme suyu taşınmasına başlanmıştı. Düzbağ Projesi, 2050 yılına kadar Gaziantep'in içme suyu ihtiyacını karşılamak için planlandı. Son yıllarda ülkemizde yaşanan kuraklık, deprem sonrası yaşanan yeraltı sularının yer değiştirmesi nedeniyle Göksu Çayı'ndan Gaziantep'e verilen suyu tartışmaya açtı. Gaziantep 1980 yılından itibaren Kartalkaya Barajı’ndan içme suyunu karşılıyordu. Yani bu yeni bir durum değil. Burada olması gereken, su kaynakları açısından görece zengin olan Kahramanmaraş’ta, yerel yöneticilerin ve ilgili kurumların, şehrin su ihtiyacını karşılayacak projeleri geç olmadan hayata geçirmesi gerekirdi. Nitekim Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, Kılavuzlu Barajı'ndan su temini sürecinde son aşamaya geldiklerini belirterek birkaç hafta içinde bu sistemin devreye alınmasıyla su krizinin sona ereceğini söylüyor.

Eski Belediye Başkanımız Celal Doğan’ın döneminde Adıyaman'ın Aksu bölgesinden 220 kilometrelik bir tünel açılarak, su Gölbaşı'na aktarılmış ve buradan da Gaziantep'e terfi istasyonları aracılığıyla ulaştırılmıştı. Hem çevre illerden, hem de Suriye gibi bölge ülkelerinden Gaziantep’e bu kadar göç olmasaydı, 2040 yılına kadar bu su Gaziantep'e yeterdi.

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat depreminden sonra altyapıdaki kayıp-kaçak oranı yüzde 80'lere kadar ulaşmış. Bu altyapı sorunlarını çözmeden, Gaziantep'e giden suyu tartışmaya açmak gereksiz.

Nihayetinde, su krizi peşimizi asla bırakmayacak. Buna göre politikalar belirlemeli, dayanışmayı güçlü tutmalı, altyapıyı sağlam inşa etmeli, su israfını önleyecek bilinçte insanlar yetiştirmeli ve en önemlisi suyun büyük bölümünün harcandığı tarımda alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz.

Su sıkıntısı yaşanan bölgelerde tarımsal üretimde çok fazla su istemeyen ürünleri tercih etmeli ve "suya göre tarım" yapmalıyız.

Su kesintilerine mağruz kalan Kahramanmaraşlı vatandaşlarımızın mağduriyetinin bir an önce giderilmesini ve bir daha böyle sıkıntı yaşamamalarını gönülden diliyorum.