Beyni bit, fikri kıt, karakteri hafif, sözleri basit, eğitilemeyen beyin hücrelerinin tükettiği fazla hava ile varlığı anlamsız, sayısı önemsiz, lafı gereksiz ama lafın çıktığı yere işlevsel katkıda bulunayım da boşa gitmesin hesabı evrene kelime öğüren bir kaç kimsenin sözüymüş;
Öfkeli yazar Fulya Mısırlıgil... Öfkeli çok!

Evet öfkeliyim!

Adı kaza aslı cinayet gibi yüreğe işleyen olaylarda evlatlarını kaybeden, saçının teline zarar gelmesin gözünün ucuna yaş değmesin diye doğduğu ilk günden bu yana her şeyini adayan bir anne kadar, bir baba kadar öfkeliyim!

Evet öfkeliyim!

Yavrusunu yitirmiş evladı ardından hak arayan adalet arayan, ararken aradığı için sorgulanan, engellerle karşılaşan bir anne bir baba bir eş bir evlât bir kardeş kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim!

Birileri yan gelip yatarken, hakkın köküne köküne soktukları programlarla çalıntı hayat yaşarken, yavrusunun üstü eksik kalmasın, boynu bükük içi buruk olmasın diye fazla fazla mesai yapıp da eli beli, ayağı başı, gözü yüreği yorgun her bir anne her bir baba kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim!

Bir psikopatın acımadan katlettigi, parça parça yok ettiği evlatlarının yaşam hakkını elinden alanın etek, kuyruk indirimi pazarlığında yitip giden insanlığa karşın, el bebek gül bebek kucağında gülüm diye büyüttüğü, hiçbir adam üzmesin diye kanatları altında yürüttüğü ama bir hiç uğruna kurban verdiği yüreği yanan bir anne bir baba kadar öfkeliyim.


Evet öfkeliyim!

Yıllarca okumaktan nevri dönmüş, üstüne birde tekrar seçilme kaygısıyla üretmesi gerekirken halen küçük çocuklar gibi yaz babam yaz çöz babam çöz testlerle sınavlarla boğuşup, dershanelerle kursalara oluk oluk para akıtıp, yıllarca atanmayı bekleyen kocası karısı bunalıma girip canına kıyan hayat yolunda hayat arkadaşından olan bir eş, tüm emekleri bir hiç uğruna yok olan bir anne bir baba kadar öfkeliyim.


Evet öfkeliyim!

Oturduğu yerden kendi evlatlarının değil, başkalarının evlâtlarının hayatları üzerinden kahramanlık nidaları atıp, memleket kurtaran yüreği karaların yanısıra botunda evladının kokusunu arayan bir şehit anası, boynu bükük evladı yanında eşine karşı son görevini yaparken başını dik tutmaya çalışan şehit eşi, canı yandığında defalarca adını haykırsa da asla gelemeyecek bir annenin bir babanın ardından bakan gözü yaşlı boynu bükük bir şehit çocuğu, kardeşi, abisi, ablası kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim!

İnsanoğlunun adaletsizliğini ve aç gözlülüğünü, doymak nedir bilmeyen tüketim odaklı bakış açılarının faturasını hayata, doğaya kesmeye çalışanların, yakıp yokedenlerin karşısında çoğu var olmaktan öteye gidemeyen bir sürü duyarsız insana rağmen, gece gündüz işini gücünü bırakıp, tüm insanlık için mücadele eden her bir iyi insan kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim!

Her gün her an katledilen tüm hayvanların acısına bizzat tanık olup, insan olmanın verdiği hassasiyetle bu acıyı yüreğinde hisseden ve yaşam hakları için mücadele eden bir hayvansever kadar öfkeliyim.
Adı müslüman ülkede, son model araçlarıyla son model makam odalarıyla dünyanın ticaretini yaptıkları, ülkenin en büyük sanayi bölgelerinden birine sahip olup da ortalıkta ezilmiş hayvan ölüleri ve karnı içine geçmiş hayvanları her gün görmek zorunda kalan bir hayvansever kadar öfkeliyim.


Evet öfkeliyim!

Adı gastronomi olup, en büyük savaşlardan birini aslında en çok açlığa karşı vermiş bir ecdadın çocuklarına bu tuhaf düzeni layık gören herkesin karşısında, şimdilerde israfçı ve de fırsatçı tüketim anlayışıyla kendi memleketinin yemeklerinden, nimetlerinden faydalanamayan, elalemin krallık kurduğu kendi memleketine yabancılaşan bir vatandaş kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim.

Sadece kendi canı acıdığında sesi çıkan, sadece kendi acısı için insanlığa sığınıp da komşusu, dostu ya da herhangi başka bir mağdurun acısına duvar gibi duyarsız ve sessiz kalanların her gün iki yüzlü, bencil suratına bakmak zorunda kalan ahlâklı, mert ve dürüst bir insan kadar öfkeleyim.

Evet öfkeliyim.

Yıllarca didinip okuyan, her türlü zorlukla baş edip de geldiği iş yerinde hakları gasp edilip, mobbing'in babasını gören, arkasından her türlü alavera dalavera ile işten, hayattan, insandan soğutulan, psikolojisi bozulan, ekmekleriyle oynanan her bir emekçi çalışan kadar öfkeleyim.

Evet öfkeliyim.

İnsanlara ekmek kapısı olma, hayallerini gerçekleştirme ve girişimcilik tutkusuyla değişen dünya gerçeklerine uyum sağlama hevesiyle işini gücünü kurup da tüm emekleri suistimal edilen, kimi tedarikçinin yolacak kaz gibi gördüğü, her bir gelenekçinin hayallerini yıkmak için çabaladığı, üretmek için mücadele ettiği her bir adımın da tüketim odaklı zihniyetin kısır döngülere soktuğu her bir girişimci iş insanı kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim.

Ahlâk yoksunu yarım yamalak duruşu ile
bir top peşinde koşan, her fiyakalı ortamda adam yerine konan, paranın içinde yüzen bir futbolcu ya da ne iş yaptığı belli olmayan, lüks tüketimleri ve saçma sapan içi boş yaşam tarzları ile memleketin sürekli gündemini meşgul eden vasıfsızlar kadar değer görmeyen, memleketimizin geleceği olan ancak iki lokması birilerine batan, hakkını aradığı için bilinçsizce istihdam edilen bir polisin jopunda insanın kötülüğünü öğrenen, 1 Türk lirası ile gidecek yeri olmadığı için canından vazgeçen bir öğrencinin annesi kadar babası kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim.

Pamuklara sarıp sarmaladığı, kokusunda kaybolduğu, saçlarını taradığı, tırnaklarını kestiği, önlüğünü yıkadığı, ayaklarını öptüğü, gece yorganını örttüğü evladının öpmelere doyamadığı bedenini ikiye ayırmış bir trenin arkasından 550 dünyevi gündür adalet diye ciğerlerini parçalayan bir anne bir baba kadar öfkeliyim.

Evet öfkeliyim.

Çocuğu bir eşya gibi, bir mecburiyet gibi, bir güvence gibi, bir toplumsal varlık gösterme çabası gibi ilgisiz, alakasız, niteliksiz bir şekilde büyütüp yetiştiremeyen bilinçsiz ebeveynlerin sorumsuzluğundan etkilenen, bir insan yetiştirmenin kritik öneminin farkında olan varıyla yoğuyla, dişiyle tırnağıyla evladını insanı değerler çerçevesi içinde büyütme mücadelesi veren her bir anne her bir baba kadar öfkeliyim.


Evet öfkeliyim.

Kadını ötekileştiren, hor gören, aşağılayan, her türlü eksikliğinin faturasını kadına çıkaran, ne iş hayatında ne sosyal yaşantısında hiç-bir hak tanımayan, gülmesinden oturmasına, okumasından, konuşmasına aslında kendi fesatlığı olan sapkınlığı ile kafaya takan bağnazların karşısında dik durma mücadelesi veren her bir çağdaş Cumhuriyet kadını kadar öfkeleyim.

Evet öfkeliyim.

Şarkılarla, şiirlerle, mısralarla çevrilmesi ve uzayı evreni varoluşu düşünüp hayata anlam katmayı prensip edinmesi gereken gençliğin, gençliğini çalan cehalet merkezi çarpıtılmış din ve kirletilmiş politika odaklı kimselerin çirkin gölgelerinden taze beyinleri korumak için hayatı boyunca nefesi yettiğince mücadele eden idealist her bir eğitimci kadar öfkeliyim.

Öfkemi, kalemime vurmuşum.
Öfkemi, kelimelere dökmüşüm.
Öfkemi, seviyesiz küfürler ile değil, insancıl kelamlarla anlatmışım.
Öfkemi kusmamışım, ezgilere vurmuşum, hicivlerle süslemiş, dörtlüklerle donatmışım, hak ve adalet uğruna, iyilik ve insanlık adına günümüzde artık neredeyse pek az kişinin yaptığı cesareti gösterip, tertemiz mesajlar vermişim.

Çok mu?
Rahatsız mı oldu birileri?

Öfkeli kalemimden çıkan sözlerin eleştiri boyutuyla değil, o kelimelerin o kalemden çıkmasına neden olanların tavırları ve o tavırların sonuçlarıyla ilgilenmiyor ve de sorgulamıyorsa eğer bu pek az kimileri, ben de onların insanlığını sorgularım.

İyi ki öfkeliyim ben!

Karakterli bir öfkeyi, karaktersiz bir sükûta tercih ederim.

Evet ben öfkeliyim!

Tüm insanların yaşam hakkını, adalet hakkını, canını, malını hoyratça ve fütursuzca gasp edenler karşısında, acıyı hisseden, yokluğu bilen, sevmek sevilmek nedir, insana ne kadar gereklidir idrak eden, vicdan sahibi her bir insanoğlu kadar öfkeliyim.

Ama bir "insan" oğlu kadar...
İnsan olan kadar!