Yıllar önce video paylaşım sitelerine bir yerel televizyon tarafından Kilisli bir vatandaşa hükümetin icraatlarından memnun musunuz, sorusunun yöneltilmesi üzerine başlıyor dertli vatandaş dert yanmaya…

Hökümetin icraatları mı?

Hökümetin icraatı mı var ki? Varsa gösterin, biz de bunu yapmış, takdir edelim diyor…

Öylesine dolmuş ki, laf çiftçilerden açılınca, hükümetin çiftçilere verdiği destek sorulunca, bir anda basıveriyor küfrü…

Gelin bir de buradan değerlendirelim şu HÖKÜMETİN icraatlarını…

Hökümetten memnun olan vatandaşlar,parti yandaşları,Erdoğan tapıcıları zaman zaman şu gibi ifadeleri dillendiriyor. Anam babam Erdoğanın yoluna kurban olsun diyenler mi, keşke Erdoğan babam olsaydı diyenler mi, Erdoğanın g.tünün kılıyım diyenler mi, Erdoğanı peygambere benzetenler mi dersiniz, var oğlu var. Bu ülkede yalakanın haddi hesabı yok…

Peki bu kadar tapılacak derecede halkın bazı kesimleri tarafından sevilen Erdoğan neler mi yaptı? Kurduğu hökümetler ve Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte kuklası haline gelen hökümet neler mi yaptı,gelin ülkenin son 13 yılını bir gözden geçirelim…

Ekonomide her şeyin çok güzel gittiğini, halkın güllük gülistanlık içinde yaşadığını yandaş medyalardan hemen hemen her gün haber olarak izliyoruz. Soruyorum sizlere, 12 yıl önce neredeydiniz, hangi durumdaydınız, şimdi ne hallerdesiniz? Çok çok iyi yerlerdeyseniz size bir lafım yok. Ama ben göremiyorum, 1 santimetre uzayanı, hep kısaldık, hep küçüldük, yine bir geçim derdi, yine bir ekmek derdiyle 12 yıl önce nasıl isek şimdi de pek bir farkımız yok. Üstüne üstelik böyle her bankaya borcumuz yoktu, cüzdanlarımızda 5er 10ar tane kredi kartımız yoktu. Fakirdik ama onurluyduk, peşimizden icra memurları dolaşmıyordu. Belki yine karnımız açtı ama, bu kadar borç batağında değildik.

Hatırlar mısınız 12-13 yıl önce içimizde Atatürk sevgisi vardı. Cumhuriyetimizin kurucusuna gönülden bağlıydık. Yine onu sevmeyenler vardı ama şimdiki gibi değildi durum. Atatürke küfredenlerin adeta ödüllendirildiği bir ülke oluverdik. Atatürke laf sallamayanların aday yapılmadığı, Atatürk kelimesinin bazı ortamlarda kullanılırken çekinildiği bir ülke oluverdik…

Eskiden okullarımızda, işyerlerimizde, mahallemizde şuncu buncu diye kimse kimseyi hor görmezdi. Şimdi öğretmeninden, gazetecisinden tutun da kamu kurumundaki memuruna kadar farklı cephelere ayrıştık. Kimisi cemaatçi, kimisi ülkücü, kimisi solcu, kimisi Erbakancı, kimisi de ERGENEKONCU diye ayrıştırıldık durduk. PKKlı olmanın prim yaptığı bir zamana geldik. Ayrışmanın, bölünmenin bu denli hissedildiği bir dönem olmadı bu ülkede. Farkında mısınız, artık televizyon izlerken kanalları seçer olduk. Şu kanal şuncu, bu kanal buncu diyerek televizyon yayınlarında bile ayrışır olduk…

Cumhuriyetimizi kurarken, canla başla savaşırken hiç kimse şuncu, buncu değildi. Tek yürektik, tek millettik, tek vücuttuk…

Her şeye rağmen yoksul da olsak, eskiden geleceğe dönük umutlarımız vardı. Benim artık ne bu ülkeden, ne de bu milletten hiçbir umudum kalmadı. Kendisine kırbaç vurana daha da bağlanan bir millet oluverdik. Bu millet gözünü açmalı, bu millet uyanmalı…

Gidişat iyi değil, bizi güzel günler değil, tam tersine felaket günleri bekliyor. Damarlarda asil kan mevcut, bu kanı harekete geçirecek bir şeyler olmalı. Her şey için çok geç olmadan,titreyip kendimize gelmeliyiz…

Gelecek hafta görüşünceye dek, hoşça kalın…