Süper lig diğer liglere benzemeyen zorlu bir süreçtir.Ekonomik rahatlığı olmayan takımlar zaman içinde bocalar.Yıllara varan süreçte bir çok şehir takımları ya kayboldu ya da alt liglerde kendini kurtarmaya çalışıyor.

Kalıcı geliri olmayan, çok yetenekli gençleri bünyesine alıp şans tanımayan kulüpler zaman içinde başarısızlıklarla birlikte hep zor duruma düşmüştür.

Günü kurtarırken geleceği de düşünerek hareket etmek önceliğimiz olmalıdır.

Geçen seneye baktığımızda Selçuk İnan hoca yaklaşık 17 futbolcuyu takıma kattı, şimdi baktığımızda onun aldığı veya aldırdığı kaç futbolcu kaldı önce bunu bir düşünmek lazım.

Son maçlara girilirken ivme aşağı doğru çektiğinde güvenip destek olduğumuz teknik adam bir anda kendisini dışarı atıverdi.

Kendi aldığı veya aldırdığı oyunculara maçlarda yer açarken takımın kaç futbolcusu kulübe de paslandı.

Bunlardan ikisi Furkan ve Ogün’dü.

Haketmediği halde ilk onbirde oynayanlar vardı

Bu hep eleştiri konusu oldu…

Futbolcular arasında kardeşlik, dostluk kavramı belirsizlikler içine girerken hak edenin formadan uzak kalması son maçlarda sıkıntıya neden oldu.

Bu sezona girerken öncelikler geçmişin izi silinirken alınan bir çok gencin forma şansı bulmadan gönderilmesi de akıllara şu soruyu getirdi.

Bunlar yetenekli gençlerse neden bazıları yeri geldiğinde oynatılmadı, şayet yetenekleri kısıtlıysa neden alındı?

İşte burada futboldan ve futbolcudan anlayan bir ekibin olmayışı her sene yeni baştan transferi dizayn etme zorunluluğunu beraberinde getirdi.

Bu sene başında kampa golcüsüz, stopersiz, kanatsız giden takımımız bir de başına hoca olarak süper lig tecrübesi olmayan bir hocayla bu işi götürmeye kalkınca işler sarpa sardı.

Transferlerde gecikince ilk iki maçtaki sonuçlar alındı.

Sonrasında Burak Yılmaz hocayla yola devam kararı doğruydu.Her zaman savunduğum bir durumdur bu.Öncelikle futbolcu teknik adamın saha içi ve dışındaki duruşuna bakar.Vücut dili çok önemlidir.

Futbolculara yaklaşımını, hak edene formayı vermesini gözler.

Taktiği önemser.Maçlara çıkardığı kadroyu ve maç esnasında futbolcu değişimlerini kafasında yargılar

Futbolcu psikolojisi böyledir.

Ayrıca teknik adamın geçmişi futbolcuyu ilgilendirir.

Bu ona saygı ve sevgi göstermesine neden olur.

Bir teknik adam düşünün ki milli takımın golcüsü ve ülkenin en önemli takımlarında oynadıktan sonra gittiği Avrupa takımında attığı gollerle şampiyonluk yaşamış olsun.Bu takımı etkilemez de ne olur.

Ancak her iyi futbolcudan iyi teknik adam olacaktır diye de bir düşünce doğru da değildir.

Burak yılmaz’a gelirsek duruşu, istekleri, başkan ve yönetimdekilerle dialoğu onun olgunluk çağını yaşadığını görmekteyiz.

Umarız sonuna kadar bu şekilde devam eder.

Çünkü kendisi içinde vizyon takımı olacaktır GaziantepFK.

Akıllara şu soru gelebilir…

Neden bu transferler ilk iki hafta öncesi yapılmadı veya kampa yetiştirilmedi.

Futbolcu öncelikle kulübün yapısına sonra da hocasına bakar.

Yapılan transferler de mutlaka Burak hocanın da etkisi fazladır.

Transferi yapacak olan kulüp başkanı ve yönetim dahi teknik adamın desteğiyle bütünleşir.

Ve mantıklı isteklerini yerine getirmeye çalışırlar.

Tüm bunları dile getirirken şu an transferlerde eksiklik var mı ?

Tabi ki var…

Bu eksiklikleri de ara transferde halledilecek diye düşünüyorum.

Ancak gelecek yılın golcüsünü ve kalecisini de bonservisiyle alıp hazır etmek, her yıl yenilenen takım olmaktan bizi kurtarır.

Her şeyden önce kalıcı gelir oluşturacak ortamları yaratarak yola devam etmek kulübün geleceği açısından çok önemlidir.