A) Sorunlar ve Çözümleri
I) Fiziksel Sorunlar ve Çözümlerine Dair:

Okul ve Sınıfların Yetersizliği:

2003 - 2006 yılları arasında “Okul Yap, Adını Yaşat” kampanyasının sonucu olarak ilimize 114 okul yapılmış ve bu okulların 27 tanesi Gaziantepli eğitim hayırseverlerinin adını taşıyor. Tabii ki bu değerli insanlarımızı şehrimiz minnetle anacaktır her daim…
Buna rağmen ilimizde derslik başına düşen öğrenci sayısı ellili rakamlarla ifade edilmektedir. Ancak, o dönemlerde görülen bu çabanın/kampanyanın devam ettirilememesi de önemli bir eksikliktir.
Bu bağlamda eğitime gönül vermiş ekonomik durumu bir okul binası yaptıracak kadar yeterli olmayan vatandaşlarımız adına “sınıf yap, adını yaşat” biçiminde formüle edilebilecek bir kampanya düzenlenebilir. Daha önce “Sağlık Bakanlığı” tarafından benzer bir çalışma hastane ve sağlık ocakları için yürütülmüş ve gayet mutlu edici sonuçlar alınmıştır.
Bu tür çabaları teşvik edici unsurların özellikle de MEB tarafından da sürekli kılınması esas olmalıdır.

Öğretmen Açığı:

İlimizdeki eğitim sendikalarından birinin basına yansıyan açıklamalarından öğrendiğimize göre 2009 Haziran ayı verilerine göre ilimizde görev yapan toplam öğretmen sayısı 11.739'dur. Yeni eğitim-öğretim yılının başlangıcına yavaş yavaş yaklaştığımız şu günlerde ise ilimizde üç bine yakın öğretmen açığı olduğu bilinmektedir. Bu öğretmen açığından yaklaşık dört yüz tanesi sınıf öğretmeni, geriye kalanı ise branş öğretmenidir.
Bu kadar öğretmen açığının olduğu bir ilin -özellikle branş öğretmeni açığına dikkat etmenizi istiyorum- SBS ve YGS/ LYS gibi branş dersleri konularının temel alındığı sınavlarda başarı şansı var mıdır?

Okulların Semtlere Dağılımı:

İlimizde semtler arasında okul binalarının dağılımı açısından bir dengesizlik olması önemli sorunlardan birisidir. Bu dengesizlikte hem bu alanların inşasındaki planlama hatası hem de bazı semtlerde okul yapmaya elverişli arsaların sınırlı sayıda olması önemli etkenlerden biridir. Bu durum da bazı semtlerde öğrencilerin yığılmasına yol açmaktadır. Kentimizin konuya en duyarlı gazetelerinden olan Gaziantep 27 gazetesinin okul arsası için yaptığı haberler, çalışmalar kamuoyunca bilinmekte olup maalesef belediyelerimizin farklı hesap ve yaklaşımlarından dolayı somut neticeler alınamamıştır. Bu noktada başta Sayın Valimiz ve İl Milli Eğitim Müdürümüz olmak üzere diğer mülki amirlerimizin çabası ve milletvekillerimizin de katkısıyla bu arsalar “eğitim”e tahsis edilebilir.

Okullarda Eğitim-Öğretimin Düzeni:

İlimizdeki okullarımızın neredeyse tamamında eğitim-öğretim, “çiftli eğitim” olarak adlandırılan sabahçı – öğlenci sistemine göre düzenlenmektedir. Burada okul idare ya da öğretmenlerinin bir sorumluluğu söz konusu değildir tabii ki… Okul ve sınıfların yetersizliği böyle bir düzeni, planlamayı zorunlu kılmaktadır. Bunun önemli sonuçlarından birisi, sınıf mevcutlarının kalabalık olması ve bir diğeri de birinci ergenlik dönemini yaşayan gelişim çağındaki çocuklarımızın sabahın çok erken saatlerinde okul yollarına düşmeleridir ki bu da çocuklarımız açısından okulların sevimliliğini yitirmesine neden olmaktadır. Bu yaşlardaki bir çocuğun eğitim-öğretim adına uykusunu tam alamadan ve kahvaltısını yapamadan evden çıkması ne kadar sağlıklıdır? Ayrıca, var olan yetersizliklerimizin cefasını çocuklarımıza çektirmeye ne hakkımız var?

Okul Öncesi Eğitim:

Yaklaşık bir yıldır, AÇEV tarafından organize edilen ve medya organları aracılığıyla “7 Çok Geç” başlığı altında okul öncesi eğitime teşvik amaçlı kampanyalar düzenleniyor. 2010 eğitim-öğretim yılıyla birlikte de 8 yıl olan zorunlu eğitim-öğretim sürecinin 9 yıla çıkarılmasına dönük çalışmalar yapılıyor. Bunun pilot uygulaması 32 ilde MEB tarafından uygulanmakta ve bu yıl kapsamı daha da genişletilecek.
Okul öncesi eğitimin ilimiz açısından önceki dönemlerdeki durumu gerçekten içler acısı… Ancak, yukarıda bahsettiğimiz önemli gelişmeler uygulamaya geçerse bu konudaki sıkıntılarımızı kısmen de olsa aşmış olacağız. Gerçi bu durum beraberinde anaokulu ihtiyacını arttıracak, o alanda da öğretmen açığı gündeme gelecek ve anaokullarındaki sınıf mevcutları artacak. Alt yapı sorunları çözümlenmeden hayata geçirilen uygulamaların pratikteki cezasını öncelikle öğrencilerimiz olmak üzere tüm eğitim camiası (veliler de dâhil) çekmek zorunda kalacaktır yine…

Meslek Liselerinin Durumu:

Gelişmiş ülkelerde meslek liselerinin oranı % 70'lerde yer alırken ülkemizde bu oran 2000'li yıllardan sonraki bir çabanın ürünü olarak % 30'lara kadar çıkarılmıştır. Ülkemiz açısından barındırdığı genç nüfus potansiyeli ve istihdamda yaşadığı sorunlar göz önünde bulundurulduğunda meslek liselerinin önemi sanırım daha iyi anlaşılacaktır. Bu noktadan hareketle Gaziantep'imizin sanayi ve ticaretteki gelişimine paralel olarak fiziksel anlamda gelişmesi/geliştirilmesi gereken eğitim alanlarından biri de hiç şüphesiz “meslek liseleri”dir. Çünkü kalifiye eleman ihtiyacı, her geçen gün kendini daha da artan bir biçimde hissettirmektedir. “Küreselleşen dünya” esprisinin altında yatan gerçeğin, ekonominin yani sermaye pazarının genişletilmesi anlayışının bulunduğunu her akıl sahibi kişi bilmekte. Bununla beraber teknolojinin baş döndürücü gelişim hızına eskinin ustaları, halfeleri, kalfaları, çırakları ayak uydurmakta sıkıntı yaşamakta… Dolayısıyla, bu liselerde ve devamında meslek yüksek okullarında alanlarının gereğini gelişen teknolojiye uygun biçimde öğrenen, işin hem abecesini hem de pratiğini kavrayan yeni elemanlar hem eğitim hem de istihdam sorunlarının çözümüne katkı sunabilir duruma gelebilir.

Özel Eğitim Kurumlarının Durumu:

Özel okul ve dershaneler açısından ilimizin nüfus oranına ve ilimizde sınavlara katılan öğrenci potansiyeline göre çok gerilerde olduğunu bu alanda yıllarca çalışmış biri olarak rahat bir şekilde söyleyebilirim. Yine 2000'li yıllardan itibaren özel okul ve dershane sayısındaki önemli artışa rağmen bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Türkiye ortalamasının çok gerisinde bir tabloyla karşı karşıyayız yine bu alanda da… İlimizde otuz bine yakın öğrencinin girdiği YGS/LYS için dershanelere giden öğrenci sayısı sekiz dokuz binlerdedir. Belediyelerimizin popülist politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan belediye dershanelerinin de YGS/LYS'de somut bir katkısının bulunmadığı artık görülmelidir. Bu noktada belediyelerimiz, bu çalışmalarını belli bir merkeze ya da kuruma endeksli yapmaktansa bu öğrenci gruplarını belirli oranlarda diğer dershaneler dağıtmalı, o kurumların da çorbada tuzunun olması sağlanmalıdır. Tabii ki bu, ayrıca irdelenmesi gereken bir problem olup özel okul ve dershaneleri de kapsayan ayrı bir çalışmanın alanıdır.

(Devam Edecek...)