Telefonunuz çalıyor. Karşıdaki ses kendisini bankacı olarak tanıtıyor, kart numaranızı bile biliyor. “Gerçek olmalı” diye düşünüyorsunuz. Oysa bu, oyunun en tehlikeli kısmı. Güven, bu oyunda paradan daha değerli bir kazanç.

Dolandırıcıların repertuvarı her gün genişliyor. Kargo teslim edilemedi bahanesiyle gelen linkler, yatırım vaadiyle para toplanması, sahte icra mesajları… Son dönemde sahte kiralık ev ilanları ve sosyal medya çekilişleri öne çıkıyor. İlanda “kapora” adı altında para alınıyor, çekilişlerde kimlik ve kart bilgileri ele geçiriliyor. Amaç hep aynı: panik ya da cazibe yaratarak sizi refleksle hareket ettirmek.

Geçen ay bir müvekkilim, sosyal medyadaki çekiliş kazandınız mesajıyla linke tıklayıp, telefonuna indirilen zararlı yazılım üzerinden hesabının boşaltıldığını anlattı. Elinde sadece iki ekran görüntüsü vardı. Neyse ki başvuruyu zamanında yaptık ve bu iki belge, dosyada kritik delil oldu. Delil dediğiniz bazen küçücük bir ayrıntıdan ibaret olabilir.

Şok geçince çoğu kişi yanlış bir seçim yapıyor: Susmak. Oysa hukukun sunduğu imkânlar, sanılandan daha geniş. Önemli olan, bu imkânları doğru zamanda, doğru biçimde kullanmak.

Dolandırıcılık, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenir. Başvuru için adliyeye gitmek zorunda değilsiniz; e-Devlet’teki “Cumhuriyet Başsavcılığı Suç Duyurusu” hizmetinden elektronik olarak yapılabilir. Ancak hangi ayrıntının nasıl yazılacağı, başvurunun hangi kapsamda değerlendirileceğini doğrudan etkileyebilir. Ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, IBAN bilgileri, EFT ve havale dekontları… Hepsi önemli, fakat hangi belgenin hangi bağlamda sunulacağı olayın türüne göre değişir.

Banka hesabınızdan izinsiz para çekildiyse, bankanın da sorumluluğu söz konusu olabilir. Özellikle olağan dışı tutarlarda yapılan transferlerde ek onay mekanizması çalıştırmayan bankalar hakkında verilmiş tazminat kararları var. Fakat bu durum her dosyada aynı sonucu doğurmaz; olayın geçtiği tarih, kullanılan işlem kanalı, güvenlik prosedürlerinin devreye girip girmediği gibi detaylar sonucu tamamen değiştirebilir. Bazen aynı olay, küçük bir prosedür farkı yüzünden farklı hukuki sonuca bağlanabilir.

İnternetten yaptığınız alışverişlerde de haklarınız var. Ürün hiç gelmediyse, eksik geldiyse veya ayıplı çıktıysa Tüketici Kanunu devreye girer. 2025 yılı için değeri 104 bin TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru zorunludur. Süreç ücretsizdir ancak belgelerin eksiksiz ve doğru formatta yüklenmesi gerekir. Bazı durumlarda fotoğrafın çözünürlüğü veya fatura kaydının tarihi bile kararı etkileyebilir. Karşı tarafın savunmasıyla birlikte tüm belgelerin tutarlılığı, başvurunun kaderini belirler.

Bir de ikinci dolandırıcılık tehlikesi var. “Paranızı kurtarırız” vaadiyle tekrar ödeme talep eden veya kimlik bilgilerinizi isteyen girişimler, ilkinden bile daha zararlı olabilir. Burada kullanılan yöntemler bazen ilk vakadan ayırt edilemeyecek kadar ikna edici olabilir. Bir mağdur, ilk olaydan hemen sonra “yardım” teklifi alan bir gruba para yatırarak ikinci kez zarara uğradığında, ilk olayın peşine düşmeye bile vakit bulamadı.

Mağdurların yaptığı en büyük hatalardan biri, sadece bankaya bilgi verip süreci kapatmaktır. Bankayla görüşmek önemlidir ama bu, savcılığa ya da hakem heyetine başvurma hakkınızı ortadan kaldırmaz. Diğer yaygın hata ise “Bir süre bekleyeyim, belki öderler” düşüncesidir. Oysa geçen her gün, delillerin kaybolma riskini ve sürelerin dolma ihtimalini artırır. Bazı süreler, olayın niteliğine göre değişir ve geçtiğinde geri dönüş pek mümkün olmaz.

Dolandırılmak sizin kusurunuz değil. Sessiz kalmak ise zararın kalıcı olmasına neden olur. Dolandırıcılar, teknolojiden çok insanların “uğraşmaya değmez” demesine güvenir. Hakkınızı aradığınızda yalnızca kendi zararınızı değil, başkalarının da aynı tuzağa düşmesini engelleme şansınızı artırırsınız. “Geçmiş olsun” ile yetinmeyin; “Gerekeni yaptım” diyene kadar devam edin çünkü hakkını arayan, sadece kendini değil başkasını da korur.

Emel Meltem TAN

Avukat & Hukuk Müşaviri