Her şey Suriye sınırındaki mayınların sökülmesiyle başlamıştı. Eyvah demiş, ardındaki melanetin boyutunu düşünmeye başlamıştım. Esad’ın Eset’e evrildiği o günlerden bugün geldiğimiz noktanın tanıklarıyız. Oysaki Hudut vatanımızın kapısı, mayın ise kapı kilidimiz değil mi ? Oyun büyük, kimi başkentlerde senaryolaşan bu minvalde bölgeye ait figüranların sahneye davet edilmesiyle işlemeye başladığı günü gibi aşikâr bir plan. Önce Saddam ’sız Irak, sonrasında Kuzey Afrika’dan start alan “Arap Baharı”, Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve nihayetinde Türk’ten arındırılmış Anadolu projesi. Önce Güney, sonra Doğu sınırı boyunca kevgire dönüşen sınır güvenliği kalmayan Türk topraklarının kavimler çorbasına dönüşmesi. “Açık kapı” adı verilen akıllara ziyan bir politikayla adeta mülteci istifleme deposu haline gelen zavallı yurdum. Bunlar yetmezmiş gibi hükümetin çok milletli demografik yapıyı teşvik etmek istermişcesine konut satışı yoluyla ya da bireysel emeklilik fonuna yatırılacak parayla vatandaşlık dağıtması başka bir açmaz. Türkler kendi milli coğrafyasında konutları vitrin camından izlerken, konutlar ve diğer gayri menkuller yabancılar için kapanın elinde kalıyor. Gaziantep’te satın aldıkları evleri Türklere kiraya veren Suriyelilerden bahsediliyor. İstanbul’da kira için mülakata çağrılan İranlının, İranlı ev sahibiyle tesadüf etmesi gibi trajik haberler geliyor.Sınır kentlerinde son hızla arazi toplayan, bu yolla demografik üstünlüğü ele geçiren Suriyelilerin varlığı cabası. Peki, diğer ülkeler ne yapıyor ? Kanada. Parlamentodan çıkan bir kararla yabancılara konut satışını durdurdu. Amaç konut stoğunu Kanada’nın yerli halkı için koruma altına almak. Hollanda konut satışına ve kira artışına karşı devlet müdahalesini içeren bir kontrol müessesesi oluşturdu. İngiltere’de ise öteden beri bildiğimiz satın alınan konutun aslında kullanma hakkını esas alan bir düzenlemeyi gerektirdiği yönünde.Kurulduğu günden bugüne şehit kanıyla sulanmış, bu manada dünyanın en pahalı vatanını, çikletten çıkmış gibi yağmalayan bu anlayışa karşı Orhan Şaik Gökyay’ın dizeleriyle sormak gerekiyor. Bu vatan kimin ?