Bir futbolcuda, güzel bir hareket iyi bir oyun, olamayan pozisyonu gole çevirdiğinde hep bu deyimi kullanırız… Hele, hele konu futbol ise “babanda mı futbolcuydu deriz…” Evet, babası da futbolcuydu… “Benim babamda…”
Uzunca bir zamandır sabahları erken saatte, ulusal gazetelerimi aldığım gazete bayisi “Ali Örnek” gerçekten örnek bir insan, örnek olduğu kadarda şirin mi şirin bir adam… “Mahallenin ve zamanın futbolcusu Kara Ali…” Futbol oynadığı yıllarda onu böyle bilirlermiş… Kara Ali… Nizip Caddesi, “hurdahaş olan Fuar Alanının” doğusundaki ilk binanın altında köşe dükkânında, “kaplıcaya gitmediği zamanlarda” gazetelerin arkasında onu bulabilirsiniz… Günlük gazeteleri yerleştirdikten sonraki ilk işi, önce yerel, daha sonra ulusal gazetelerin “spor sayfalarına” göz atarken onu görmeniz mümkün… Çünkü oğul “Soner babası gibi futbolcu…” Soner'e “babanda mı futbolcuydu” derseniz cuk oturur… Genç ve başarılı bir futbolcu olan Soner şimdi Gaziantep sporda top koşturuyor… 1989 doğumlu Soner, savunma veya orta saha oynayan 1.92 boyunda yağız bir delikanlı… Kiralık olarak sezon sonuna kadar, Şanlıurfa spora gönderilen Soner, orada umarım sürekli oynar ve kendisinde zaten var olan yeteneklerine artı deneyim katar… Ulusal takımın ve döndüğünde bir Gaziantepli olarak Gaziantep sporun değişmez on birinde sürekli yer almasını yürekten isteyenlerden birisi olarak, kendisine “komşu Şanlıurfa sporda başarılar diliyorum…” “Gaziantep'i ve Gaziantep sporu sevmek bir tutku ve ayrıcalıktır…”
Bu tutku; benim olduğu kadar, Gazianteplinin Gaziantepli gençlerin ve özellikle her koşulda takımını destekleyen, imkânsızlıklar içerisinde imkân yaratarak yabancı sahalardaki maçlarda bile takımını yalnız bırakmayan “gençlik 27” grubunundur…
Ve benim, başarılarıyla onur duyduğumuz; “Gaziantep spordur…” Yazımıza; “babanda mı futbolcuydu” diye başlamıştık, evet benim babamda futbol oynamış hem de 1929 yılının tüm olumsuzluklarına rağmen… Yakın akrabalarımdan futbol oynayanlar ve yönetici olanlarda var… Sizleri sıkmadan fırsat buldukça onlardan kısa, kısa söz edeceğim… Şartlar öyle istese de futboldan uzak kalmış olduğuma şimdi pişmanlık duyuyorum… Gaziantep sporun galibiyetle dönmesi dileklerimle herkese iyi seyirler… Maç hastalığı fıkrasıyla bitirelim… “maç hastalığı...”
Adam maça gitmiş... Aldığı bilet tribünün en uzak köşesinde… Yerine oturmuş birinci devreyi güç bela seyretmiş… 
Devre arası, ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş... Sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış… Yan koltuktaki adama sormuş: 
-Burası boş mu?
—Boş demiş, adam… 
Hayret bu tıklım, tıklım dolu tribünlerde boş yer kalmış...
“Orası benim karımım…” demiş adam… Aylar önce bu maç için almıştık… “Ama karım vefat etti...”
Çok üzüldüm… Demiş bizimki, Ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti? 
“Onların hepsi şu anda karımın cenazesinde” demiş adam...
Bu gazete ve her gazeteyi “okuduktan sonra” lütfen okunacak bir yere bırakın. Hiç bir yazının “son kullanma tarihi yoktur…” [email protected]