*Gaziantep’te de zamanın getirdiği değişiklikleri yaşıyoruz. Bu değişiklikler içinde beni rahatsız eden şey, insanın insana saygısını yitirmesi. *Bu kentte önemli bir fuar yapıldı.TÜYAP Kitap Fuarı’nın ikincisini beğenmedim, Gaziantepli yazarları en ücra yere koymuşlar. Bu kentin kendi değerlerine sahip çıkması gerekiyor.Gerçek Gaziantepliler onurlu insanlardır. Bakın şimdi de bugünün Gaziantep’ine. Şimdi her köşede insanlar, çocuklar dileniyor. Toplanabiliyor mu çocukları dilendiren adamlar ?Atatürk'ün Gaziantep'te kaldığı ev Konak yapılıyorGaziantepli Araştırmacı-Yazar Akten Köylüoğlu, kent kültürümüz adına önemli açıklamalarda bulundu. Gaziantep’in bilinmeyenlerini aktaran Köylüoğlu, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bey Mahallesi’nde bir evde kayıtlı bulunan nüfusunun yanlış olduğuna işaret ederek, “Gazi Paşa nüfusta belirtilen evde kalmadı, başka bir evde kaldı. O ev yıllar sonra yıkılıp yerine bina yapıldı. Şimdi Fatma Şahin, Atatürk’ün gerçekte kaldığı vali konağını yeniden yaptırmak için çalışmaya başladı. Gaziantep’te Atatürk’ün evi yapılıyor” dedi. ZAMAN DA DEĞİŞTİ, GAZİANTEP’TEKent kültüründe yaşanan değişikliklere değinen Köylüoğlu, geçen zamanla birlikte bir çok alışkanlığın yerini başka alışkanlıklara bıraktığını söyleyerek, “Gaziantep’te de zamanın getirdiği değişiklikleri yaşıyoruz. Bu değişiklikler içinde beni rahatsız eden şey, insanın insana saygısını yitirmesi” dedi.KADIN OKUMAZSA, TOPLUM KAYBEDERKadına yönelik şiddetin artışa geçtiğine değinen Köylüoğlu, toplumsal bütünlüğümüzün korunması adına kadınların bilinçli olması gerektğini savundu ve, “Kadın okuduğu zaman evlatlarını da öyle yetiştirecektir. Cahil bir kadın evladına hiçbir şey veremez, sadece onu dünyaya getirmiş olur. Kadın cinayetleri çok arttı,çocuk istismarları konuşuluyor. Erkeğin egemen olması, kadınlara geri plana çekilmesi gerektiği algısı veriliyor. Ben bunlara karşıyım” şeklinde konuştu.ŞAHİN’DEN KADIN ŞEHİTLERE VEFAFatma Şahin’in kadın şehitlerin anısına vefayla yaklaştığını belirten Köylüoğlu, “Ben Fatma Şahin’in bir kadın olarak bu kentte çok önemli noktalarda işler yaptığını biliyorum. Daha zarif, daha yumuşak hatlarla çalışıyor. Mesela milli mücadele döneminde can veren kadın şehitlerimiz için Şahin’in yaptırdığı anıt kent adına çok değerli” dedi.ANITIN BİLİNMEYEN HİKAYESİKadın Şehitler Anıtı projesinin nasıl hayata geçtiğini anlatan Köylüoğlu, “Boyacı Camii’nin arkasındaki mezarlıkta Antep Harbi şehitlerinin mezarları vardı. O kadar çok mezar vardı ki mezarlara basmadan yürümek istediğinizde ayağınızı koyacak yer bulamazdınız. Ben oraya gittim bir baktım ki mezarların hepsi yok olmuş. Orada bulunan bir kasaba sordum, buradaki mezarlar ne oldu diye. ‘Gelip bu mezarları açıp kemikleri topladılar, ne yaptıklarını bilmiyoruz’ dedi. Vakıflar o sırada bölgede çalışmalar yapıyorlardı. Hemen vakıflara gittim müdürle konuştum. Yok falan dedi, beraber de gittik. Biz onu toplu bir yere gömdük falan dedi, ben pek inanmadım açıkcası. Ama o mezarlar oradan yok edildi. Sonrasında Fatma Hanım olaydan haberdar oldu, bölgede özel çalışmalar yapıldı. Hiç olmazsa bu çalışma sayesinde o mezarlığın bulunduğu alanda kadın şehitler için anıt yaptırdık. Bakın bu çalışma bile başlıbaşına çok büyük bir hizmettir kentimiz için” ifadelerini kullandı.BOYACI YUSUF’U TANIYOR MUSUNUZ?Gaziantep’in tarihi yapılarının başında gelen Boyacı Camii’nin nasıl yapıldığını söyleyen Köylüoğlu, tarihi yapının yapımındaki hikayeyi şu sözlerle anlattı: “Boyacı Yusuf adında biri var Gaziantep’te. Bir de eşkiya var o dönem, yol kesiyor, kadınlara tasallut ediyor. Kimse eşkiyanın korkusundan dışarıya bile çıkamıyor. Gel zaman git zaman eşkiya yakalanıyor. Boyacı Camii’nin olduğu yerde bir büyük ceviz ağacı var. Eşkiyayı o ağaca asıyorlar. Boyacı Yusuf oradan geçerken bakıyor ki bir adam ağaca asılmış sallanıyor, hemen gidip bıçağıyla ipi kesiyor adamı kurtarıyor. Eşkiya kurtulunca boyacıya ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’ deyip, ne kadar zalim bir eşkiya olduğunu anlatıyor. Boyacı, ‘Senin keskinliğin benim bıçağım kadar bile yokmuş’ deyip adamın yanından ayrılıyor. Gel zaman git zaman yine aynı ağacın altında boyacı geçerken birisini kendisine sesleniyor, dönüyor bakıyor ki mükemmel bir at, üzerinde özel kıyafet giymiş birisi. Adam boyacıya ‘Sen beni tanıdın mı, ben bu ağaçtan kurtarıp indirdiğin eşkiyayım, gittim kadı oldum, seni de unutmadım geri dönüp bir armağan getirdim kabul et’ diyor. Elindeki armağanı boyacıya verip gidiyor. Boyacı armağanı açıp bakınca bunun bir heybe altın olduğunu görüyor. Yusuf bu armağanı ben ne yapayım diye düşünürken cami yaptırmaya karar veriyor. O nedenle caminin adı Boyacı Yusuf Cami. Kadı aradan zaman geçip yaşlanınca bu adam paraya ne yaptı acaba diye merak edip buraya geliyor. Bir de bakıyor ki ağacın yerinde koca bir cami var. Onu görünce ‘Ben senin yaptığını yapamazdım, burada yaşayıp öleceğim. Beni de bu caminin girişine gömün ki ibadete gelenler üstüme basıp geçsin, sevaplarını kazanayım’ diyor. Hakikaten de öyle oluyor. Bugün Kadı Kemalettin Bey’in naaşı caminin girişinde bulunuyor. Ancak camiye Kadı Kemalettin Camisi diyenler var bu yanlış. Caminin ismi Boyacı Yusuf Camisi’dir.”GAZİANTEP ONURLU İNSANLARIN KENTİDİRMilli mücadele sonrası Gaziantep’in yoklukla mücadele ederken dahi ne kadar asil olduğunu anlatan Köylüoğlu: “Benim büyük dayım Nail Bilen o dönem kentte belediye başkanı oluyor. Halk çok fakir, insanlar yokluk içinde yamalı elbiselerle geziyor. Yoldan bir adam geliyor ama yollar çok kötü. Adam ‘Antep’e sağ salim ulaşırsam orada bir fakire sadaka vereceğim’ diyor. Geliyor kentte dolaşırken üstü başı perişan bir adam görüp ikramda bulunuyor. Adam ‘Ben dilenci değilim’ deyip gidiyor. Böyle böyle üç dört kişide aynı şey oluyor. Adam geri belediye başkanının yanına geliyor, ‘Bu insanlara ne yaptınız üstleri başları perişan ama verdiğim parayı ben dilenci değilim deyip kabul etmiyorlar?’ diyor. Nail Bey gülüyor, ‘Eğer gerçekten ihtiyacı olan olursa bizim güçsüzler yurdumuza gelir faydalanır. Ama kimse kimseden para dilenip kabul etmez’ diyor. Bakın şimdi de bugünün Gaziantep’ine… İşte bu çok önemli bir değişiklik. Şimdi her köşede insanlar, çocuklar dileniyor. Toplanabiliyor mu çocukları dilendiren adamlar?” diye sordu.ZENGİNLER KAÇMADI, SAVAŞTIAntep Harbi sırasında zenginlerin kaçtığı söylentilerini duyduğunu belirten Köylüoğlu: “Bazıları ‘Antep harbi sırasında zenginler kaçıp gitti, fakirler savaştı’ diyorlar. Bunların hiçbiri doğru değil. Mesela benim büyük dedem Arif Paşa’nın iki evladının birisi şehit, birisi gazi. Paşanın zenginliği ile evlatlarının bu durumuna ne demeli o zaman? Şehit aylığını Arif Paşa kabul etmiyor. Bu nedenle şehitler arasında evladının adı geçmez, çünkü bugün adı bilinenler maaşı kabul edenlerdir. Arif Paşa ‘Ben torunlarımı şehit aylığına mı muhtaç edeceğim?’ deyip almıyor. Gazi olan oğluna da madalya verilmesi için kendisinden para istiyorlar. O da ‘Ben memleketimi madalya için savunmadım’ deyip reddediyor. Bu kadar onurlu insanlar korudu, kurtardı bu kenti. Hepsiyle iftihar ediyorum” dedi.ATATÜRK’ÜN YIKILAN EVİ YENİDEN YAPILIYORGazi Mustafa Kemal’in Gaziantep’te konakladığı vali konağının yılllar evvel yıkıldığını ancak şimdi yeni bir çalışmayla kente kazandırılacağını belirten Köylüoğlu: “Bey Mahallesi Gaziantep için çok önemli ancak bilinmeyen bir nokta var. Atatürk’ün nüfusunun kayıtlı olduğu ev yanlış. Atatürk Anı Evi yapıldı ama orası bir Ermeni evi. Gazi Paşa geldiğinde belirtilen evde değil, Ali Cenani Bey’in evinin karşısındaki vali konağında kalıyor. O ev yıllar sonra satıldı, bina yapıldı. Fatma Şahin şimdi o evin yerini aldı, binayı yıkacak Atatürk’ün kaldığı vali konağını yeniden yaptırıcak diye biliyorum. Bu kent adına yeri dolmayacak bir hizmettir” şeklinde konuştu.KİTAP FUARINA İLGİ YOKTUAraştırmacı –Yazar kimliği ile kente yeri dolmayacak eserler de bırakan Köylüoğlu, TÜYAP Gaziantep Kitap Fuarı hakkında da görüşlerini paylaşarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bildiklerimi aktarmaya çalışıyorum, bu kentin hafızası için ancak okumak, öğrenmek isteyen insan sayısı çok az. Bakın bu kentte önemli bir fuar yapıldı ama ilgi beklenildiği gibi olmadı. TÜYAP Kitap Fuarı’nın ikincisini beğenmedim, Gaziantepli yazarları şairleri en ücra yere koymuşlar.Bu kentin kendi değerlerine sahip çıkması gerekiyor.”Tuba CANPOLAT